Apokalips’in Esrarengiz Atlıları
KAYALAR arasındaki bir yokuştan inerken burnundan soluyan, yelesi ve kuyruğu rüzgârda uçuşan bir atı, hayranlıkla izlersiniz. Cesur binicisi, sanki atın sıçrayan bedeninin bir parçası gibi eyere yapışmış durumdadır.
İster Avustralya’nın yüksek yaylalarındaki bir sığır çiftliğinde olsun, isterse dünyanın öbür ucunda bulunan bir Amerikan çiftliğinin çayırlarında olsun, iyi bir biniciyi seyretmek, gerçekten hayranlık vericidir. İyi eğitilmiş atlarla, binicilerden oluşan bir gösterinin görkemli görünüşü şaşkınlık uyandırır.
Böyle atlar ve binicileri bizi etkiler. Bununla birlikte Vahiy kitabının (Apokalips’in) yazarının gözlediği atları ve binicilerini görmek heyecan vericidir. Onlar hem esrarengizdirler, hem de korku uyandırırlar. Bu atlılar, genellikle Apokalips’in atlıları olarak tanınmaktadırlar.
Hayalinizde şunu canlandırın: Dört usta binici, gürleyen bir sesin ardından size doğru gelmekte, onlardan birisi kılıcını sallamaktadır! Atların renklerine dikkat edin. Her at farklı renktedir; biri kır, biri al, biri yağız ve biri de hasta gibi kirli sarı olan kuladır. Onlar, gerçekten şaşkınlık uyandıran esrarengiz bir görünümdedirler.
Mukaddes Kitap yazarlarından Yuhanna’nın akıcı bir dille yazdığı bu kaydı okuyalım. Şöyle okuyoruz: “Ve gördüm, ve işte, bir kır at, ve onun üzerine binmiş olanın bir yayı vardı; ve kendisine bir taç verildi; ve yensin diye yenerek çıktı . . . . Ve başka bir at, bir al at çıktı; ve onun üzerine binmiş olana, dünyadan barışı kaldırmağa, ve birbirini boğazlatmak için ruhsat verildi; ve kendisine büyük bir kılıç verildi . . . .. Ve gördüm, ve işte, yağız bir at, ve onun üzerine binmiş olanın elinde bir terazi vardı. Ve . . . . sanki bir sesin: Bir ölçek buğday [gündelik ücret olan] bir dinara, ve üç ölçek arpa [gündelik ücret olan] bir dinara, . . . . dediğini işittim. . . . . Ve gördüm, ve işte, bir kula at, ve onun üzerine binmiş olanın ismi Ölümdü; ve ölüler diyarı onun ardınca geliyordu. Ve onlara kılıçla ve kıtlıkla ve ölümle, ve dünyanın vahşi hayvanları ile öldürmek için dünyanın dörtte biri üzerine hâkimiyet verildi.”—Vahiy 6:2-8.
Kaleme alınmasından beri bu rüyetin anlamı, sayısız okuyucuyu şaşırtmıştır. Bu esrarengiz atlarla binicileri neyi temsil ediyorlar? Atlılar hareketlerine ne zaman başlamışlardır? Bu hareket, hayatımızı etkiliyor mu? Atlar ve binicileriyle neyin temsil edildiği ve gerçekten ne zaman hareket etmeğe başladıklarına dair birçok değişik açıklama yapılmıştır.
Anlamdaki en büyük ayrılık, kır at ve binicisiyle ilgilidir. Örneğin New Catholic Encyclopedia [Yeni Katolik Ansiklopedisi] adlı esere göre kır at “ya incilin, ya da emperyalizmin zaferini” temsil etmektedir.
Daniel and the Revelation [Daniel ve Vahiy] kitabında Uriah Smith şu yorumda bulunmaktadır. “Kır bir at . . . . ilk yüzyıldaki İncilin zaferinin uygun bir simgesidir. Atın beyaz rengi, o çağdaki imanın paklığını tasvir etmektedir.”
The Expositor’s Bible şöyle demektedir: “İlk binici, bizzat Mesih’i değil, fakat onun zaferine ilerlemesinin ilk aşamasında, gelecek zafer beklentisindeki Mesihî meseleyi sunmaktadır. . . . . Bundan, bu meselin dünyada mevcut olduğunu, yani Krallığın aramızda bulunduğunu ve ona karşı koyanların tam yenilgiye uğrayacaklarını biliyoruz.” Bununla birlikte “The Christian Jew Foundation” adlı kurula üye olan Woodrow Kroll, kır atın binicisinin Mesih Muhalifi olduğunu sanmaktadır.
Bazıları, atların ve binicilerin sayısının dört değil, beş olduğunu öne sürmüşlerdir. Öyle ise, bu yorumlardan hangisinin doğru olduğunu nasıl anlayabiliriz? Doğru bir yorumun bulunduğuna nasıl emin olabiliriz? Evet, Apokalips’in esrarengiz atları, tam olarak kimleri temsil eder ve ne zaman hareket etmeğe başlar?