Bölüm 19
Hayat ve Kana Karşı Tanrısal Saygı
1. Dünya şiddet hareketlerine alışkın olduğu halde, Mukaddes Kitap hayat hakkında nasıl bir görüşe sahip olmamızı öğretiyor?
HERKES hayat ve kana karşı tanrısal bir saygı duysaydı, çok daha güvenlik içinde olurduk, değil mi? Fakat birçok insan böyle bir saygıya sahip değildir. Şiddet ve kan dökme olayları her yerde artmaktadır. Birçok yerde, gece tek başına sokağa çıkmak bile, kişinin hayatını tehlikeye sokar. Dünya, şiddete öylesine alışmıştır ki, insanlar sırf eğlenmek amacıyla saatlerce oturup şiddet dolu televizyon programlarını veya filmleri izliyorlar. Ancak, Mukaddes Kitap bize hayatın kutsal olduğunu öğretiyor. Siz de aynı görüşte misiniz?
2. Mukaddes Kitabın hayat ve kan hakkında öğrettiği şeyler neden bazılarına şaşırtıcı gelebilir?
2 Mukaddes Kitaba aykırı görüşler günümüzde o kadar yaygın hale gelmiştir ki, Mukaddes Kitabın hayat ve kana ilişkin öğrettiği şeyler bazılarına önce şaşırtıcı bile gelebilir. Bununla birlikte, Hayat Verici ve kanın Yaratıcısı olan Mukaddes Kitap Yazarı, bu konuda En Üstün Otorite’dir. O’nun kanunlarına saygı gösterilmelidir.—Mezmur 36:5-9; İşaya 55:8, 9.
“HER KİM ADAM KANI DÖKERSE”
3. (a) Tanrı, insan canı almanın ciddiyeti konusunda ilk önce kiminle konuştu? Neden? (b) Tanrı, hayatın değerli olduğunu Tufandan hemen sonra nasıl belirtti? (c) Bu kanun artık geçersiz midir?
3 Yehova’nın, insan canı almanın ciddiyeti hakkında konuştuğu ilk kişi, Âdem’in oğullarından Kain’di. Tanrı Kain’i öfkesinin kendisini günaha götürebileceği konusunda zaten uyarmıştı; fakat Kain bu uyarıyı önemsemeyip kardeşi Habil’e saldırarak onu öldürdü. O zaman Tanrı şunları söyledi: “Kardeşinin kanının sesi topraktan bana bağırıyor.” Kain, kanunsuz şekilde kan döktüğü için Tanrı’ya hesap vermek zorundaydı. (Tekvin 4:6-11) Tanrı, Nuh’un günlerindeki tufandan sonra, insan hayatının kendi gözünde değerli olduğunu tekrar vurguladı. Şöyle dedi: “Sizin kanınızı, canlarınız için arıyacağım” ve “her kim adam kanı dökerse, onun kanı adam elile dökülecektir; çünkü Allah kendi suretinde adamı yaptı.” (Tekvin 9:5, 6) Bu emir yürürlükten kaldırılmamıştır. Nuh’un soyu olarak bugün bütün insanlık için geçerlidir. İnsan hükümetleri suçlulara bu tanrısal kanuna göre davransınlar ya da davranmasınlar, kanunsuz şekilde can alanlardan Yehova hesap soracaktır.
4. Ebedi hayat istiyorsak, başkalarının hayatını tehlikeye sokmamak için, yaşamımızdan neyi tümüyle söküp atmalıyız?
4 Fakat Hayat Verici’nin önünde suçsuz olabilmek için, bundan daha çok şey gerekir. I. Yuhanna 3:15’te şöyle yazılmıştır: “Kardeşinden nefret eden her adam katildir; ve bilirsiniz ki hiç bir katilde, kendisinde duran ebedî hayat yoktur.” Eğer ebedi hayat istiyorsak, hemcinslerimize duyduğumuz tüm nefreti yaşamımızdan söküp atmamız gerekir. Tanrı, Kain gibi tanrısal uyarıları önemsemedikleri ve çabuk öfkelendikleri için başkalarının hayatını tehlikeye sokanların, yeni sisteminde yaşamalarına izin vermeyecektir. Hayat hakkında tanrısal bir bakış açısına sahip olmak, hemcinslerimizi sevmeyi öğrenmemizi gerektirir.—I. Yuhanna 3:11, 12; Matta 5:21, 22.
5. Mukaddes Yazıların çocuk aldırma hakkındaki görüşü nedir?
5 Bu konuda Tanrı’nın düşüncesine uyacak olursak, ister çok küçük ister çok yaşlı olsun, her insanın hayatının kutsal olduğunu da takdir edeceğiz. Tanrı’nın Sözü, ana rahminde bulunan doğmamış bir çocuğun hayatının bile Yehova’nın gözünde değerli olduğunu göstermektedir. (Çıkış 21:22, 23; Mezmur 127:3) Buna rağmen dünyada her yıl milyonlarca çocuk aldırma olayı yaşanıyor. Bu Tanrı’nın kanununun çiğnenmesidir; çünkü insan cenini, canlı bir varlık olduğundan asla yok edilmemelidir. Evli çiftler, ekonomik, sağlıkla ilgili veya başka nedenlerle çocuklarının sayısını sınırlı tutmak istiyorlarsa, bu kişisel bir meseledir; ve bunun için kullanacakları yöntemi seçmek de genellikle kendilerine aittir. Fakat şunu açıkça kabul etmeliyiz ki, çocuk aldırma uygulaması hayata tanrısal saygı göstermemek demektir.
‘KENDİNİZİ KANDAN UZAK TUTUN’
6. (a) Kanın ne şekilde kullanılması gerektiği konusunda tam bir söz hakkına sahip olan kimdir? (b) Tanrı, insanın hayvan eti yemesine izin verdiği zaman, kan hakkında hangi kanunu verdi?
6 Mukaddes Kitap, “kan” sözcüğünü sık sık “hayat” anlamında kullanmaktadır. Bunun nedeni, hayatın veya canın kanda bulunuyor olmasıdır. (Levililer 17:11) Tanrı kanın Yaratıcısı olduğuna göre, Kendisi bu konuyu hepimizden çok daha iyi bilir ve “kan”ın nasıl kullanılabileceği konusundaki söz hakkına tamamen O sahiptir. Tanrı, insanların hayvan eti yemesine ilk kez küresel tufandan sonra, izin vermiştir. O zaman, Kendisi onlara kan hakkındaki kanununu da vererek şunları söylemişti: “Hareket eden her hayvan size yiyecek olacaktır, yeşil ot gibi, size hepsini verdim. Fakat eti onun canı olan kanı ile yemiyeceksiniz.” (Tekvin 9:3, 4) Hayvan eti yenebilir, fakat kanı asla.
7. (a) İlk Hıristiyanların yönetim kurulu kan hakkında ne yazdı? (b) Bu karar, ‘kandan kendinizi uzak tutmanın’ çok önemli olduğunu nasıl belirtiyor?
7 Daha sonra, bu kanun İsrail milletine verilen emirlerde somutlaştırılmıştı ve Tanrı’nın Sözü, bu kanunun İsa’nın takipçileri için de bağlayıcı nitelikte olduğunu gösteriyor. İlk Hıristiyan cemaatinin yönetim kurulu Tanrı’nın Hıristiyanlardan talep ettiği şeyleri ayrıntılı olarak inceledikten sonra Yahudi olmayan imanlılara şunları yazmıştır: “Çünkü mukaddes ruh ve biz, şu gerekli şeylerden ayrıca size başka bir yükün eklenmemesini uygun gördük: Putlara kurban edilen şeylerden, kandan, boğulmuş olanlardan ve fuhuştan kendinizi uzak tutun. Bu şeylerden dikkatle sakınırsanız başarılı olursunuz. Sağlıcakla kalın.” (Resullerin İşleri 15:28, 29) Bu nedenle biz de kendimizi ‘kandan uzak tutmalıyız.’ Bunu yapmamız çok ciddi bir konudur; çünkü kandan kaçınmak, zina ve putperestlikten kaçınmakla aynı kefeye konmuştur.
8. (a) Bir hayvanın kanı akıtılmadıysa eti yenmeli mi? (b) Herhangi bir yemeğe kan karıştırmak uygun olur mu? (c) İnsan kanı neden daha az kutsal değildir?
8 Tanrı’nın bu konudaki sözlerine göre, kanı akıtılmamış bir hayvanın etini yemememiz gerektiği açıktır. (Tesniye 12:15, 16) Aynı zamanda, yiyeceklere karıştırılmış durumda olsun veya olmasın hayvan kanı yememeliyiz. Fakat, acaba söz konusu olan yalnızca hayvanların kanı mıdır? Tabii ki, Tanrı’nın insanlara bir taraftan hayvan kanı yemeyi yasakladığı, diğer yandan da sanki daha az kutsalmış gibi insan kanı yenmesine izin verdiği düşünülemez! Daha sonra İsraillilere şunları söylediği zaman bunu açıkça belirtti: “Her kim her hangi çeşit bir kan yerse, ben kan yiyen cana karşı döneceğim.”—Levililer 17:10.
9. İlk Hıristiyanlardan olan bir yazar, (a) o zaman bazı kimselerin kan içmelerinin nedeni, (b) ilk Hıristiyanların kanla ilgili görüşleri hakkında ne yazmıştır?
9 Bu konu, ilk Hıristiyanlar tarafından gayet iyi anlaşılmıştır. O zamanlar başka bir insanın kanını içmenin sağlığa yararlı olduğuna yaygın şekilde inanıldığı halde, İsa’nın takipçileri, fiziksel ve ruhsal yönden kalıcı sağlığın Tanrı’ya itaate bağlı olduğunu biliyorlardı. Bu nedenle, MS ikinci ve üçüncü yüzyıllarda yaşamış bir Hıristiyan yazar olan Tertullian şunları söylemiştir: “Arenadaki gladyatör gösterilerinde katledilen suçluların yaralarından akan taze kanı, sara hastalığının tedavisi için açgözlülükle içip kaçanlar—onlar kimin tarafındadır? . . . . İğrenç hareketlerinizden dolayı Hıristiyanların önünde yüzleriniz kızarsın; onlar, basit ve doğal yiyeceklerinde bile hayvan kanı bulundurmazlar; boğulan şeylerden ve doğal şekilde ölmüş hayvanları bile yemekten kaçınırlar . . . . Bu konuyu bir örnekle somutlaştırmak için şunu söyleyeyim: Siz, Hıristiyanları kan sosisleriyle deniyorsunuz; çünkü çok iyi biliyorsunuz ki, onların günah işlemeleri için uğraştığınız bu şeyi onlar kanuna aykırı sayıyorlar.” Onlar, Tanrı’nın kanununun, hayvan veya insan kanı olsun, her tür kanı kapsadığını anlamışlardı.
10. (a) Kan naklinin kan ‘yemekten’ neden farklı olmadığını açıklayın. (b) ‘Kandan çekinmenin’ bedenimize hiçbir şekilde kan almamak anlamına geldiğine ilişkin bir örnek verin.
10 Ya insan kanının bugünkü kullanım tarzı için ne denebilir? Kanın hayatı sürdürücü nitelikteki gücünü anlayan doktorlar, hastaların tedavisinde serbestçe kan nakli yapıyorlar. Acaba bu Tanrı’nın iradesine uygun mu? Bazı kimseler, kan naklinin gerçekte kan “yemek” anlamına gelmediğini ileri sürebilirler. Fakat bir hasta ağızdan beslenemeyecek durumdaysa, doktorların onu kan naklinde uygulanan yönteme benzer şekilde besledikleri doğru değil mi? Mukaddes Kitap ayetlerinin ‘kandan çekinin’ ve ‘kendinizi kandan uzak tutun’ dediğine dikkat edelim. (Resullerin İşleri 15:20, 29) Acaba bu ne anlama gelir? Eğer bir doktor size alkolden uzak durmanızı söylerse, bu ağızdan alkol alamayacağınız fakat doğrudan damardan alabileceğiniz anlamına mı gelir? Tabii ki hayır! Aynı şekilde ‘kandan çekinmek’, bedenimize hiçbir şekilde kan almamak anlamına gelir.
11. (a) ‘Kandan çekinmek’ Tanrı’nın hizmetçileri için gerçek bir zorluk yaratır mı? (b) Kan nakli yaptıran birçok hastanın başına ne geliyor? (c) Doktorlar, bir hastaya kan verilmediği takdirde öleceğini kesin olarak bilebilirler mi?
11 Acaba bu, Mukaddes Kitabı görmezlikten gelip kan nakli yaptıran kişilere kıyasla Tanrı’nın hizmetçilerinin daha dezavantajlı durumda olmalarına mı neden oluyor? Hayır, bu emir onlar için gerçek bir zorluk yaratmaz. Unutmayalım ki, İsa’nın takipçilerine ‘kandan çekinmelerini’ söyledikten hemen sonra ayet şöyle devam ediyor: “Bu şeylerden dikkatle sakınırsanız başarılı olursunuz. Sağlıcakla kalın.” (Resullerin İşleri 15:29) Tanrı bunu Mukaddes Kitaba bir amaçla kaydettirmiştir. Kendisi ne söylediğini iyi bilir. O, kan hakkında doktorlardan daha fazla bilgiye sahiptir. Doktorlar iyi niyetli olabilir; fakat her zaman arzu edilen sonuçlara erişememektedirler. (Markos 5:25-29) Her ne kadar kan nakli yapılan hastaların çoğu hayatta kalıyorsa da, gerçek şudur ki, onlardan birçoğu bunun sonucu olarak hastalanmakta ve her yıl binlercesi doğrudan kan naklinin bir sonucu olarak ölmektedir. Böyle zararlara yol açmayan başka tedavi yöntemleri de vardır. Bir doktor, hastasına kan naklini kabul etmezse kısa süre içinde öleceğini söyleyebilir; fakat hasta kan naklini kabul etse bile yine de ölebilir. Diğer yandan, bildiğiniz gibi, doktorların aksi yöndeki öngörülerine karşın sağlığına yeniden kavuşan birçok hasta da vardır.
12. (a) Hayatımızı kurtarmaya çalışmak amacıyla Tanrı’nın kanununu çiğnemek, neden hikmetli bir hareket değildir? (b) Şimdiki hayatımız Tanrı’ya vefakâr kalmaktan daha mı değerli?
12 Acaba birinin şüpheli bir olasılığa dayanarak bu şeyler sisteminde biraz daha yaşamak uğruna Tanrı’nın kanununu çiğneyip O’na yüz çevirmesi anlamlı olur mu? Eğer hayatımızı, yani canımızı Tanrı’nın kanununu çiğneyerek kurtarmaya çalışırsak, onu sonsuza dek yitirmiş oluruz. Bu nedenle İsa şunları söyledi: “Kim canını kurtarmak isterse, onu zayeder; ve kim benim uğruma canını zayederse, onu bulur.” (Matta 16:25) Dolayısıyla hikmetli olan yol, Tanrı’nın kanununun doğruluğuna güvenmek ve gerekirse Tanrı’nın bize diriltme yoluyla yeni şeyler sisteminde tekrar hayat verebileceğine tam bir iman göstermektedir. (I. Selânikliler 4:13, 14) Bu şekilde, hayata karşı tanrısal saygı göstermiş olacağız. Şimdiki hayatımızı Tanrı’ya vefakâr kalmaktan daha değerli olarak görmeyeceğiz. Bunun yerine gözümüzü, hakikat yolunda yürüyenler için Tanrı’nın sağladığı ebedi hayattan ayırmayacağız.
13. (a) Kurtuluş kan nakliyle değil, ancak ne şekilde elde edilir? (b) Resul Pavlus gibi, “bütün insanların kanından temiz” olabilmek için ne yapmamız gerekiyor?
13 Bugün bütün dünyadaki insanların, Tanrı’nın hayat hakkındaki görüşünü öğrenme ihtiyacı her zamankinden daha acildir. Yehova’nın hayat kurtarmak için neler sağladığını öğrenmeleri gerekmektedir. Oğlu İsa Mesih’i, ona iman gösterecekler uğruna kendi hayat kanını dökmesi amacıyla göndermiş ve sonra onu diriltmiştir. (İbraniler 13:20, 21) Kurtuluş kan nakliyle değil, ancak İsa’nın dökülen kanına iman etmekle elde edilebilir. Aynı zamanda bu imanı bugün, bu eski şeyler sistemi sona ermeden önce kazanmak ve hayata geçirmek acildir. Eğer biz bu sevgi dolu tedarik hakkında bilgi aldıysak, başkalarına da bunu anlatma arzusu duymalıyız. Diğer insanların hayatlarına karşı göstereceğimiz tanrısal ilgi, bunu şevkle ve cesaretle yapmak üzere bizi harekete geçirecek. (Hezekiel 3:17-21) Eğer bu sorumluluğu yüklenip işitme fırsatını herkes elde edinceye kadar bunu yerine getirmeye ısrarla devam edersek, biz de resul Pavlus gibi şunları söyleyebileceğiz: “Bütün insanların kanından temizim; çünkü Allahın bütün muradını size beyan etmekten çekinmedim.”—Resullerin İşleri 20:26, 27.