Ne Büyük Şahitler Bulutu!
“Bu kadar büyük şahitler bulutu etrafımızı kuşatmış olduğundan . . . . önümüze konulan koşuyu sabırla koşalım.”—İbraniler 12:1
1, 2. (a) Pavlus, İbrani Hıristiyanlara yazarken hangi sembolik durumu düşünmüş olmalı? (b) İbrani iman kardeşlerinin neden kuvvetli bir imana ihtiyaçları vardı?
BİR an kendini stadyumda yarışa katılan bir koşucu olarak düşün. Tüm kaslarını zorlayarak ve gözlerini hedef üzerine dikerek hızla ilerliyorsun. Fakat şimdi bir de seyircilere bak. Onlar da başarılı koşuculardır! Onlar, sadece seyirci olmayıp, hem sözleriyle hem de koşularıyla bu yarışa katılan şahitlerdir!
2 Resul Pavlus, İbrani Hıristiyanlara yazarken (M.S. 61 sıralarında) ihtimal zihninde böyle sembolik bir durumu canlandırmıştı. Onların kuvvetli bir imana ihtiyaçları vardı. (İbraniler 10:32-39) Yeruşalim Romalılar tarafından (M.S. 70) harap edilmeden birkaç yıl önce, yani şehir, ordugâh kuran Roma orduları tarafından (M.S. 66) kuşatıldıktan sonra, ancak imanları sayesinde, İsa’nın verdiği uyarıya kulak verebilirler ve oradan kaçabilirlerdi. ‘Adalet uğrunda zulüm gördüklerinde’ yine imanları onlara destek olacaktı.—Matta 5:10; Luka 21:20-24.
3. İbraniler 12:1’de sözü geçen “bizi kolayca saran günah” nedir? Mesih’in takipçileri hangi koşuyu sabırla koşmaya teşvik ediliyorlar?
3 Hıristiyan çağından önceki iman işlerini hatırlatan (İbraniler 11. bapta) Pavlus, iman kardeşlerini şöyle teşvik etti: “İmdi bu kadar büyük şahitler bulutu etrafımızı kuşatmış olduğundan, [bize ruhen engel olabilecek] her ağırlığı ve bizi kolayca saran günahı [iman noksanlığını] bırakarak, . . . . biz de önümüze [ebedi hayat için] konulan koşuyu sabırla koşalım.” (İbraniler 12:1) Pavlus’un, imanı işlerle değerlendirmesi, imanın birçok yönüne ışık tuttu ve bu, ister ölümsüzlük için konulan koşuya katılan Mesih’in meshedilmiş takipçileri, isterse cennet yeryüzünde ebedi hayat için koşan “büyük kalabalık”a ait kişiler olalım, hepimize yardım edecektir. (Vahiy 7:4-10; Luka 23:43; Romalılar 8:16, 17) Öyle ise, acaba iman nedir? Bu ruhi niteliğin değişik özellikleri nelerdir? Ayrıca, imanımız varsa nasıl davranacağız? Gerek cemaatçe yapılan tetkiklerde, gerekse şahsen yaptığımız hazırlık sırasında bu sorulara cevap ararken İbraniler 11. ve 12. baplarda gösterilen ayetleri lütfen açıp oku.
İMAN NEDİR?
4. İman nedir?
4 Pavlus, önce imanı tanımladı. (İbraniler 11:1-3 ayetlerini oku.) İman, kısmen “ümit edilen şeylerle ilgili teminatlandırılmış bir bekleyiş”tir. İman eden kişi, Tanrı’nın tüm vaatlerinin yerine geleceğine dair bir güvenceye sahiptir. İman, aynı zamanda “görünmeyen gerçeklerin açık ispatıdır.” Görünmeyen gerçeklerin ikna edici delilleri o kadar güçlüdür ki, imanın bu delillere eşdeğer olduğu söylenebilmektedir.
5. İman sayesinde neyi anlıyoruz?
5 İmanla “eski zaman adamlarına şahadet olundu”ğu için onlar, Tanrı’yı memnun ettiler. Ayrıca “imanla anlıyoruz ki”, yeryüzü, güneş, ay ve yıldızlardan oluşan “âlemler, Allahın sözü ile teşkil olundular, şöyle ki görünen şeyler görünmiyen şeylerden oldu.” Görünmez bir Ruh olduğu için, O’nu göremiyorsak da, bu şeylerin Yaratıcısı”nın Yehova olduğundan eminiz.—Tekvin 1:1; Yuhanna 4:24; Romalılar 1:20.
İMAN VE “ESKİ DÜNYA”
6. Habil, ‘kadının zürriyeti’ hakkındaki Yehova’nın peygamberane sözlerinin gerçekleşeceğine dair neden “teminatlandırılmış bir bekleyiş”e sahipti?
6 İmanın sayısız özelliklerinden biri, günahlar için bir kurbana gerek olduğunun takdir edilmesidir. (İbraniler 11:4 ayetini oku.) “Eski dünya”da, günahlar için kan akıtılması gerektiğine iman eden ilk kişi, ilk insan çifti olan Adem ile Havva’nın ikinci oğulları olan Habil’di. (II. Petrus 2:5) Habil, miras aldığı günahın ölümcül etkisini muhakkak içinde hissetmiş olmalıydı. (Tekvin 2:16, 17; 3:6, 7; Romalılar 5:12) O, ayrıca, Adem’in üzerine yorucu bir iş yükleyen ve gebeliği sırasında Havva’nın oldukça acı çekmesine yol açan Tanrı’nın hükmünün yerine geldiğini de görmüş olmalıydı! (Tekvin 3:16-19) Bu nedenle Habil, Yehova’nın söylediği diğer şeylerin gerçekleşeceğine dair “teminatlandırılmış bir bekleyiş”e sahipti. Baş aldatıcı İblis Şeytan olan eski yılana karşı Tanrı’nın yönelttiği peygamberane sözler de muhakkak gerçekleşecekti: “Seninle kadın arasına, ve senin zürriyetinle onun zürriyeti arasına düşmanlık koyacağım; o senin başına saldıracak, ve sen onun topuğuna saldıracaksın.”—Tekvin 3:15.
7. (a) Habil, günahlar için bir kurbana gerek olduğunu takdir ettiğini nasıl gösterdi? (b) ‘Onun hediyeleri hakkında’ Tanrı ne şekilde ‘şahadet etti’?
7 Hayatını temsil eden bir hayvan kurbanını Tanrı’ya takdim eden Habil, böylece vaat edilen Zürriyete karşı imanını göstermiş oldu. İmansız ağabeyi Kain ise, kansız sebzeler takdim etti. Daha sonra da, kardeşini katlederek onun kanını döktü. (Tekvin 4:1-8) Bununla birlikte, Habil, Yehova’nın kendisini adil saydığını ve sunduğu ‘hediyeler hakkında Allahın şahadet ettiğini’ bilerek öldü. Tanrı acaba nasıl şahadet etti? Habil’in imanla takdim ettiği kurbanı kabul etmekle. Habil, Mukaddes Yazıların kendi hakkında şahadet ettiği imanı ve Tanrı’nın tasvibi sayesinde, ‘ölmüş olduğu halde, hâlâ konuşuyor.’ O, imanla günahlar için bir kurbana gerek olduğunu görebildi. Acaba sen, İsa Mesih’in verdiği çok daha önemli olan fidyesine, yani kurbanına iman ediyor musun?—I. Yuhanna 2:1, 2; 3:23.
8. (a) Hanok’un cesaretle verdiği şahadetten, onun imanı hakkında ne öğreniyoruz? (b) Nasıl “Hanok ölüm görmemek üzere naklolundu”?
8 İman, Tanrı’nın mesajını cesaretle konuşmamızı sağlar. (İbraniler 11:5, 6 ayetlerini oku.) Yehova’nın ilk şahitlerinden biri olan Hanok, tanrıtanımazlar üzerine gelecek olan Tanrı’nın hükmünün infazını cesaretle ilan etti. (Yahuda 14, 15) Hanok’un düşmanları şüphesiz onu öldürmek istediler. Fakat ölüm sancıları çekmesin diye “onu Allah aldı.” (Tekvin 5:24) Fakat alınmadan önce “Allaha makbul olduğuna şahadet edildi.” Bu şahadet kendisine nasıl verildi? “İmanla Hanok ölüm görmemek üzere naklolundu.” Benzer şekilde Pavlus da “cennete kapılıp götürül”erek nakledildi. Pavlus burada, ihtimal Mesih’in cemaatinin gelecekte yaşayacağı ruhi cennetin bir rüyetini gördü. (II. Korintoslular 12:1-4) Anlaşılan, Yehova, kendisini düşmanlarının elinden kurtarıp ölüm uykusuna yatırdığı zaman, Hanok da, ileride, yeryüzünde kurulacak olan Cennet’in rüyetini görmüş olmalıydı. Tanrı’yı memnun etmek için, biz de Hanok gibi Tanrı’nın mesajını cesaretle bildirmeliyiz. (Resullerin İşleri 4:29-31) Ayrıca, Tanrı’nın var olduğuna ve “kendisini arıyanlara mükâfat edici olduğuna iman” etmeliyiz.
9. Tanrı’nın talimatlarına harfiyen uymanın, imanın bir özelliği olduğunu Nuh’un davranış tarzı nasıl gösterdi?
9 İmanın başka bir özelliği, Tanrı’nın talimatlarına harfiyen uyulmasıdır. (İbraniler 11:7 ayetini oku.) Nuh, imanla hareket ederek “Allahın kendisine emrettiği her şeye göre yaptı; öyle yaptı.” (Tekvin 6:22; 7:16) “Nuh henüz görünmiyen şeyler hakkında Allah tarafından ihtar olunup”, dünya çapında bir tufanın geleceğine dair Yehova’nın söylediklerine iman etti. Nuh, imanla ve Tanrı’ya karşı duyduğu saygı dolu korkuyla harekete geçerek “evinin kurtuluşu için bir gemi hazırladı.” Böylece itaat etmekle ve adil işler yapmakla, iman etmeyen dünyanın kötü işlerini mahkûm edip, onun yok edilmeyi hak ettiğini gösterdi.—Tekvin 6:13-22.
10. Geminin inşa işiyle uğraşmasına rağmen, Nuh, diğer hangi iş için de zaman ayırdı?
10 Nuh da, Yehova’nın bir şahidi idi. Çünkü o, bir “adalet vaizi” idi. (II. Petrus 2:5) O, gemiyi inşa etme işiyle uğraşırken de, günlerimizde Yehova’nın Şahitlerinin yaptığı gibi, vaaz etmek üzere zaman ayırdı. Gerçekten Nuh, tufandan önce yaşayan tüm insanlara Tanrı’nın uyarısını iletirken, cesaretle konuştu. Fakat onlar “tufan gelip hepsini alıncıya kadar” bu uyarıya kulak asmadılar.—Matta 24:36-39.
TUFANDAN SONRAKİ ATALARIMIZIN İMAN ÖRNEĞİ
11. (a) İbrahim, iman eden bir kimsenin Yehova’nın vaatlerine tam olarak güvenmesi gerektiğini nasıl gösterdi? (b) İbrahim’in imanla beklediği “şehir” neydi?
11 Yehova’nın vaatlerine tam olarak güvenmek de imanın özelliklerinden biridir. (İbraniler 11:8-12 ayetlerini oku.) İbrahim (Abram), imanla Tanrı’nın emrine itaat ederek, kendisi için maddi yönden çok şeyler vaat eden bir şehir olan Kildanilerin Ur şehrini terk etti. “Yeryüzünün bütün kabileleri”nin kendi zürriyeti vasıtasıyla mübarekleneceklerine ve zürriyetine de bir memleket verileceğine dair Yehova’nın vaadine iman etti. (Tekvin 12:1-9; 15:18-21) İbrahim’in oğlu İshak ile torunu Yakub da “aynı vaadin hemvarisleri” idiler. İbrahim, imanı sayesinde ‘vadolunan diyarda yabancı imiş gibi oturdu.’ “Allahın mimarı ve banisi olduğu temelli şehri” özlemle bekliyordu. Evet; İbrahim, kendisini yeryüzündeki hayata diriltecek olan Tanrı’nın gökteki Krallığını bekledi. Bu Krallık, senin yaşamında da bu kadar önemli bir yer tutuyor mu?—Matta 6:33.
12. Sara’nın Yehova’nın vaatlerine iman etmesinin sonucu ne oldu?
12 Tanrı’nın karşısında saygıya dayanan bir korkuya sahip olan atalarımızın zevceleri de Yehova’nın vaatlerine iman ettiler. Örneğin, İbrahim’in karısı Sara, 90 yaşına gelmesine rağmen hâlâ kısır olduğu halde, “Vaadedeni [Tanrı’yı] sadık saydığından” imanı sayesinde “yaşı geçmişken, gebe kalmağa kuvvet buldu”. Zamanı geldiğinde, Sara, İshak’ı doğurdu. Böylece, üreme gücü “ölmüş” olan 100 yaşındaki İbrahim’den nihayet ‘çoklukta gökün yıldızları kadar zürriyet oldu.’—Tekvin 17:15-17; 18:11; 21:1-7.
13, 14. (a) İbrahim, İshak ve Yakub “vaatlere nail olma”dıkları halde nasıl davrandılar? (b) Yehova’nın vaatlerinin gerçekleştiğini şimdi göremesek bile, atalarımızın Yehova’ya karşı gösterdikleri sadakati düşünmek, bize nasıl yarar sağlar?
13 Yehova’nın vaatlerinin gerçekleşmesini hemen göremesek de, imanımız, O’na sadık kalmamızı sağlayacaktır. (İbraniler 11:13-16 ayetlerini oku) Vefakâr atalarımızın hepsi de, Tanrı’nın kendileri ile ilgili vaatlerinin tam olarak yerine geldiğini göremeden öldüler. Fakat hepsi de vaat edilen şeyleri “uzaktan görmüş ve selâmlamış ve dünya üzerinde garip ve misafirler olduklarını ikrar etmiş olarak” öldüler. Evet onlar, bir ömür boyu imanla yaşadılar, zira Vaat Edilen Diyar İbrahim’in zürriyetinin mülkiyeti olana dek nesiller geçti.
14 Tanrı’nın vaatlerinin gerçekleşmesini kendi yaşamları sırasında bizzat görmemeleri, İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u gücendirmedi veya onların irtidat etmesine neden olmadı. Onlar, Yehova’yı terk edip Ur şehrine geri dönerek dünyevi işlere dalmadılar. (Yuhanna 17:16; II. Timoteos 4:10; Yakub 1:27 ve I. Yuhanna 2:15-17 ile karşılaştır.) Hayır; onlar, Ur şehrinden çok daha iyi bir yer, “yani, semavi olan” bir yer için özlem duydular. Bu nedenle Yehova “Allah onların Allahı denilmekten utanmıyor.” Onlar, Yüce Olana karşı imanlarını ölüme kadar koruduklarından, pek yakında Tanrı’nın kendileri için hazırladığı “şehri”n veya Mesihi Krallığın hâkimiyet sahası içindeki yeryüzünde yaşamak üzere diriltileceklerdir. Fakat acaba sen ne durumdasın? Yıllardan beri “hakikatte yürümekte” ve Yehova’ya hizmet etmekte olsan bile, O’nun vaat ettiği yeni sisteminin bir gün mutlaka geleceğine dair sahip olduğun güveni koruman gerekir. (III. Yuhanna 4; II. Petrus 3:11-13) Sen ve imanlı ataların, böyle bir iman gösterdiğinizden dolayı ne mükemmel bir mükâfat alacaksınız!
15. (a) İbrahim’in İshak’ı kurban olarak sunmasını sağlayan neydi? (b) İbrahim ve İshak ile ilgili olay imanımızı nasıl etkilemelidir? (c) Bu olayla, neyin peygamberane bir temsili sergilendi?
15 İmanın hayati önem taşıyan özelliklerinden birisi ise, Tanrı’ya mutlak itaat gösterilmesidir. (İbraniler 11:17-19 ayetlerini oku.) İbrahim, kayıtsız şartsız Yehova’ya itaat ettiği için gözünü kırpmadan, Sara’dan olan tek oğlu İshak’ı, “biricik oğlunu takdim ediyordu.” İbrahim böyle bir şeyi nasıl yapabildi? Çünkü, Tanrı’nın gerçekleştireceği zürriyet vasıtasıyla vaadini yerine getirmek için, gerekirse “Allahın [İshak’ı] ölülerden bile kıyam ettirmeğe kadir olduğunu” kabul etti. İbrahim’in elindeki bıçak tam İshak’ın hayatına son vermek üzereyken, bir meleğin sesi bunu önledi. Böylece İbrahim, İshak’ı, ölümün elinden ‘temsilen’ geri almış oldu. Biz de kendi hayatımız veya çocuklarımızın hayatı söz konusu olsa bile benzer şekilde imanla Tanrı’ya itaat etmeye sevk olmalıyız. (I. Yuhanna 5:3) O fırsatta İbrahim ve İshak’ın, iman eden herkesin ebedi hayat alması için Yehova Tanrı’nın daha ilerideki bir tarihte yegâne tevlit edilmiş Oğlu olan İsa Mesih’i bir fidye olarak takdim edeceğine dair peygamberane bir temsil sergiledikleri de kayda değer bir gerçektir.—Tekvin 22:1-19; Yuhanna 3:16.
16. Çocuklarımızın Tanrı’nın vaatlerine iman etmesi ile ilgili olarak atalarımız bize nasıl bir örnek bıraktı?
16 İmanımız varsa, gelecekle ilgili Tanrı’nın vaatlerine karşı ümit bağlamaları için çocuklarımıza yardım edeceğiz. (İbraniler 11:20-22 ayetlerini oku.) Atalarımızın, o kadar kuvvetli bir imanı vardı ki, yaşamları boyunca, Yehova’nın kendileriyle ilgili vaatleri henüz tam olarak yerine gelmediği halde, kutsal bir biras olarak bu vaatleri çocuklarına öğrettiler. Böylece “İshak Yakuba ve Esava gelecek şeyler hakkında” hayırdua etti ve ölmek üzere olan Yakub, Yusuf’un oğulları olan Manasse ve Efraim’e hayırdua etti. Yahudilerin vaat edilen diyara gitmek üzere Mısır’dan çıkacaklarına dair kuvvetli bir imana sahip olan Yusuf, oradan ayrılırken kendi kemiklerini de götürsünler diye kardeşlerine yemin ettirdi. (Tekvin 27:27-29; 38-40; 48:8-22; 50:24-26) Yehova’nın vaatlerine karşı bu kişilerinkine benzeyen bir iman geliştirmeleri için acaba aile üyelerine yardım ediyor musun?
İMAN TANRI’YI ÖN PLANA ALMAMIZI SAĞLAR
17. Musa’nın ana-babası nasıl imanla hareket ettiler?
17 İman, Yehova’ya ve O’nun kavmine bu dünyanın vaat ettiği her şeyden daha çok değer vermemizi sağlar. (İbraniler 11:23-26 ayetlerini oku.) Musa’nın ana-babası imanla hareket ettiği zaman, Yahudiler Mısır’ın esaretinden kurtarılması gereken kölelerdi. Yeni doğan Yahudi erkek çocuklarının öldürülmesini emreden “kıralın fermanından korkma”yan ana-babası, Musa’yı, üç ay boyunca sakladıktan sonra, sazdan bir sepete koyarak Nil Nehri kenarındaki sazlığa bıraktılar. Musa’yı orada bulan Firavun’un kızı ‘onu kendisine oğul olsun diye büyüttü.’ Fakat Musa çocukluğunda anne ve babası olan Yokebed ve Amramın evinde emzirildi ve ruhen eğitildi. Daha sonra Firavunun ev halkının bir üyesi olarak “Mısırlıların her hikmetinde öğretilip sözlerinde ve işlerinde kudretli”, zihinsel ve bedensel yeteneklerinde çok güçlü biri oldu.—Resullerin İşleri 7:20-22; Çıkış 2:1-10; 6:20.
18. Musa, imanı sayesinde, Yehova’ya tapınmakla ilgili nasıl bir duruş aldı?
18 Buna rağmen, Mısır’daki eğitimi ve kraliyet evindeki maddi zenginliklerin görkemi, Musa’yı Yehova’ya tapınmaktan vazgeçirip, irtidat etmesine yol açmadı. Bir İbrani kardeşini savunduğu sırada gösterdiği davranış tarzından anlaşıldığı gibi, büyüyünce Yehova’ya yüz çevirmektense, imanla “Firavun kızının oğlu denilmeyi reddetti.” (Çıkış 2:11, 12) Yehova’ya tapınan Yahudi iman kardeşlerinden oluşan “Allahın kavmi ile beraber hakaret görmeği, bir müddet günahın safasını sürmeğe tercih etti.” Sen de geçmişte sağlam bir ruhi eğitim almış olan Yehova’nın vaftiz edilmiş bir hizmetçisi isen, acaba Musa’nın örneğini izleyerek hakiki tapınma için aldığın duruşu koruyacak mısın?
19. (a) Musa’nın, yaşamında Yehova’yı ve O’nun kavmini ön plana aldığını nasıl anlayabiliyoruz? (b) Musa, hangi mükâfatı almayı bekledi?
19 Musa, geleceğini Yehova’nın kavminin geleceği ile birleştirdi. Çünkü o, “Mesih sistemini Mısırın hazinelerinden daha büyük zenginlik saydı.” Musa, büyük ihtimalle ‘Mesih veya Tanrı’nın Seçilmiş Olanının’ peygamberane bir tipi olmaktan doğacak sistemi, Mısır’ın hazinelerinden daha büyük zenginlik saydı.’ Kraliyet ailesinin bir üyesi olarak, Mısır’da zenginliğin ve şöhretin safasını sürebilirdi. Fakat o, imanla “karşılık mükâfata bakıyordu”; bu mükâfat, Tanrı’nın vaat ettiği yeni sistemde yeryüzünde diriltilmek suretiyle kazanılacak olan ebedi hayattı.
20. Musa’nın olayında görüldüğü gibi imanın, Yehova’nın hizmetçileri olan bizleri de korkusuz kıldığını gösteren nedir?
20 İman, kurtarıcımız olarak Yehova’ya güvenmemizi de sağladığından, bizi cesur kılar. (İbraniler 11:27-29 ayetlerini oku.) Musa’nın bir Mısırlıyı öldürdüğünü öğrenen Firavun onu öldürmek istedi. “Fakat Musa Firavunun yüzünden kaçtı, ve Midyan diyarında kaldı.” (Çıkış 2:11-15) Pavlus şunları söylediğinde, herhalde İbranilerin Mısır’dan çıkışlarını kastediyordu: “İmanla [Musa, İsrail kavminin adına Tanrı’nın temsilciliğini yaptığı için kendisini ölümle tehdit eden] kıralın öfkesinden korkmıyarak Mısırı bıraktı, çünkü görünmiyen Zatı görür gibi davrandı.” (Çıkış 10:28, 29) Gerçekte de, Tanrı’yı hiç görmemesine rağmen, Musa, Yehova’nın kendisiyle olan ilişkilerine tamamen gerçekçi bir gözle bakıyordu ki, “görünmiyen Zatı” görüyormuş gibi davrandı. (Çıkış 33:20) Yehova ile arandaki ilişki de bu kadar kuvvetli midir?—Mezmur 37:5; Süleymanın Meselleri 16:3.
21. İsrail kavminin Mısır’dan çıkışında “imanla” neler oldu?
21 İsrail’in Mısır’dan çıkışından hemen önce, Musa, “imanla fıshı ve kan serpmeyi icra etti, ta ki [İsrailli] ilk doğanları helâk eden kendilerine dokunmasın.” Evet, Mısırlıların ilk doğanları ölürken, İsrail kavminin korunacağına inanarak Fıshı tutmak, iman gerektiren bir durumdu; bu iman mükâfatsız kalmadı. (Çıkış 12:1-39) Yine “imanla [İsrailliler] Kızıl Denizden karadan geçer gibi geçtiler; Mısırlılar bunu tecrübe ederek boğuldular.” Tanrı, ne mükemmel bir kurtarıcıydı! İşte bu kurtarışından dolayı İsrailliler, “Yehovadan korktu[lar] ve Yehova’ya ve kulu Musaya inandılar.”—Çıkış 14:21-31.
22. İman ile ilgili başka hangi sorular cevap bekliyor?
22 Musa’nın ve diğer ataların sahip olduğu iman, bugün Yehova’nın Şahitleri tarafından örnek alınmalıdır. Fakat daha sonraları, Tanrı, İbrahim’in zürriyetiyle teokratik şekilde teşkilatlanmış bir millet olarak ilgilendiğinde acaba neler oldu? Daha sonraki iman işlerinden neler öğrenebiliriz?
NASIL CEVAP VERECEKSİN?
◻ İman nedir?
◻ Hanok’un örneğinden imanla ilgili ne öğreniyoruz?
◻ Tanrı’dan saygı gereği korkan atalarımız, imanın, Tanrı’nın vaatlerine tam olarak güvenmek olduğunu nasıl gösterdiler?
◻ Tanrı’ya kayıtsız şartsız itaat etmenin, imanın hayati önem taşıyan bir özelliği olduğunu İbrahimin hangi davranışı gösterir?
◻ İmanın, Yehova’ya ve kavmine dünyanın vaat ettiği herşeyden daha çok önem vermek demek olduğunu Musa’nın hangi davranışları gösterir?