Yaşlıların Gereksinimleriyle İlgilenmek
“Sizden her biri kendi işlerine değil, fakat her biriniz diğerlerin de işlerine baksın.”—Filipililer 2:4.
1, 2. (a) İlk yüzyıldaki yönetim kurulu, yaşlıların gereksinimlerine baktığını nasıl gösterdi? (b) Vaaz etme işinin ihmal edilmediğini hangi delil gösterir?
M.S.33 yılının Pentikost gününden hemen sonra “Yunanca konuşan Yahudilerden İbranilere karşı [Mesih’in cemaatinde] mırıldanma oldu; çünkü kendi dullarına gündelik [yiyecek] yardımda bakılmıyordu.” O dulların birçoğu muhakkak yaşlıydılar ve kendilerini geçindirecek durumda da değillerdi. Bundan dolayı resuller bizzat duruma el koyarak şöyle dediler: “Haklarında iyi şahadet olunan ruh ve hikmetle dolu yedi kişi aranızda araştırın; onları bu (gerekli) işe tayin edelim.”—Resullerin İşleri 6:1-3.
2 Böylece, ilk yüzyıldaki Mesih’in takipçilerinin, yoksullara yardım işine “gerekli” bir “iş” gözüyle baktıkları anlaşılıyor. Bundan yıllar sonra şakirt Yakub şunları yazdı: “Allahın ve Babanın indinde temiz ve lekesiz dindarlık (tapınma şekli) şudur: Öksüzleri ve dulları sıkıntılarında ziyaret etmek[tir].” (Yakub 1:27) Fakat bu, her şeyden önemli olan vaaz etme işinin ihmal edileceğini mi gösterir? Hayır; zira Resullerin İşleri kitabındaki kayıt, dulları teselli etme işinin doğru bir şekilde düzenlenmesinden sonra, ‘Allahın sözünün büyüdüğünü, ve Yeruşalimde şakirtlerin sayısının çok arttığını söylemektedir.—Resullerin İşleri 6:7.
3. Filipililer 2:4’te ne teşvik edilmektedir? Bu, özellikle günlerimiz için neden yerinde bir teşviktir?
3 Günlerimizde “çetin anlar” ile karşı karşıya bulunuyoruz. (II. Timoteos 3:1) Aileyle ilgili talepleri ve dünyevi işin getirdiği sorumlulukları karşılama çabası, yaşlıların gereksinimleriyle ilgilenemeyecek kadar bizi kuvvetten düşürebilir veya bu yöndeki arzumuzu azaltabilir. Bunun için Filipililer 2:4 ayeti yerinde olarak bizi ‘kendi işlerimizi değil, fakat her birimizi başkalarının işlerine de bakmaya’ teşvik eder. Acaba bu, dengeli ve pratik bir şekilde nasıl yapılabilir?
DULLARA HÜRMET ETMEK
4. (a) İlk yüzyıldaki cemaat, dullara neden ve nasıl “hürmet” etti? (b) Bu gibi düzenlemeler her dul için de gerekli miydi?
4 Pavlus, I. Timoteos mektubunun 5. babında, ilk Hıristiyanların cemaatteki yaşlı dullara nasıl baktıklarını açıklar. Timoteos’u şöyle teşvik eder: “Gerçekten dul olan dul kadınlara hürmet et.” (Ayet 3) Özellikle parasal yönden muntazam şekilde yaşlı dullara destek sağlanarak, hürmete layık oldukları belirtilir. Bu durumdaki kişi, tüm maddi kaynakları kesilmiş olduğundan, ancak “ümidini Allaha bağlamıştır, ve gece gündüz niyazlara ve dualara devam ede”bilir. (Ayet 5) İlk yüzyılda yaşayan dulların geçimleri için yapılan dualara acaba nasıl cevap verildi? Mesih’in cemaati vasıtasıyla. Muhtaç olan dullara teşkilatlandırılmış şekilde mütevazı bir geçim sağlandı. Elbette maddi durumu iyi olan veya akrabalarından maddi destek gören dullar için böyle bir şeye gerek yoktu.—Ayet 4 ve 16.
5. (a) Bazı dullar ne şekilde kendilerini ‘zevke vermiş’ olabilirler? (b) Böyle kimselere karşı cemaat destek olmak zorunda mı bırakılmıştı?
5 Bununla birlikte, Pavlus şöyle uyardı: “Fakat kendini zevke veren [dul] kadın hayatta iken [ruhen] ölmüştür.” (Ayet 6) Pavlus, bazılarının ne durumda olduklarını açıklamıyor, fakat Kingdom Interlinear tercümesi, bunu, harfi anlamda “zevk ve lükse düşkün davranış” olarak açıklar. Bazıları ihtimal “nefsani heves”, yani ‘cinsel içtepileriyle’ mücadele etmeliydiler. (Ayet 11) Bununla birlikte, Liddell and Scott’s Greek-English Lexicon’a göre de, “zevk ve lükse düşkün davranış” ihtimal onların ‘tatlı veya aşırı konforlu veyahut rahatına aşırı düşkün bir hayat’ yaşadıklarını ifade ediyordu. Buna göre belki de bazıları, cemaatin kendilerini zenginleştirmesini, savurgan ve nefsine düşken ölçüsüz bir hayat parasal destek sağlanmasını bekliyorlardı. Durum ne olursa olsun, Pavlus, bu gibi kişilerin cemaatin yardım alanının dışında bırakıldığını gösterir.
6, 7. (a) Sözü edilen “liste” neydi? (b) 60 yaşından küçük olanlar neden cemaatin maddi desteğinin dışında bırakıldılar? (c) Pavlus, genç dulların uygun olmayan bir “mahkûmiyet” almalarını önlemek için ne dedi?
6 Pavlus devamen şöyle der: “Altmış yaşından aşağı olmayan dul kadın . . . . [maddi destek alanlar listesine] kaydolunsun.” Pavlus’un günlerinde, altmış yaşını aşan bir kadına, kendini geçindiremez ve evlenmesi de olanaksıza biri gözüyle bakılırdı. Pavlus, sözlerine şöyle devam etmektedir: “Fakat daha genç dul kadınları [kaydetmeyi] reddet, çünkü Mesihe muhalif olarak nefsani heveslerine düştükleri zaman evlenmek isterler; ilk ahdi (ilk iman ikrarlarını) reddettikleri için mahkûmiyetleri olur.”—Ayet 9, 11 ve 12.
7 Şayet genç dullara da ‘listede’ yer verilmiş olsaydı, onlar acele ile o anda evlenmeyi düşünmeden dul kalmaya niyet edip bunu alenen açıklayabilirlerdi. Fakat zaman geçtikçe, “nefsani heves” veya ‘cinsel içtepilerine’ yenik düşüp tekrar evlenmeyi düşünerek ‘ilk iman ikrarını reddettikleri için mahkkûm’ olabilrlerdi. (Vaiz 5:2-6 ile karşılaştır.) Pavlus, bu gibi sorunlara meydan vememek için devamen “istiyorum ki, daha genç dul kadınlar, evlensinler, çocukları olsun” dedi.—Ayet 14.
8. (a) Pavlus’un rehberliği, cemaati nasıl korudu? (b) Muhtaç durumda olan genç dullara ve yaşlı erkeklere de bakıldı mı?
8 Pavlus, uzun süreden beri Tanrısal prensiplerle uyum içinde yaşayan ve mükemmel işler yapan kişilerin listeye alınmalarını yazdı. (Ayet 10) Mesih’in cemaati, tembel veya açgözlü kimseleri barındıracak bir “hayır tekkesi” değildi. (II. Selânikliler 3:10, 11) Fakat acaba yaşlı erkeklerle daha genç dullar ne durumdaydı? Bu gibi kişiler muhtaç duruma düştüklerinde cemaat muhakkak onlarla ilgilenmekteydi.—I. Yuhanna 3:17, 18 ile karşılaştır.
9. (a) Bugün yaşlılar için yapılan düzenlemeler, neden ilk yüzyıldakilerden farklı olabilir? (b) Pavlus’un I. Timoteos mektubunun 5. babında dullarla ilgili söyledikleri, bugün neyi takdir etmemize yardım etmektedir?
9 Böyle düzenlemeler, ilk yüzyıldaki cemaatlerin gereksinimleri açısından oldukça yerinde sayılabilir. Ancak The Expositor’s Bible Commentary’nin belirttiği gibi: “Bugün, sigorta geliri, sosyal güvenlik ve iş fırsatları gibi olanaklardan dolayı durum çok farklıdır.” Değişen sosyal ve ekonomik durumun sonucu olarak bugün, cemaatlerde yardıma muhtaç yaşlıların listelerini tutmaya pek gerek kalmamaktadır. Bununla birlikte, Pavlus’un Timoteos’a yazdığı mektup şunları takdir etmemize yardım eder. (1) Yaşlıların sorunları tüm cemaati ve özellikle de ihtiyarları ilgilendirmelidir. (2) Yaşlıların bakımı düzgün şekilde organize edilmelidir. (3) Bu iş, ancak muhtaç olanlarla sınırlandırılmalıdır.
İHTİYARLAR OLARAK YAŞLILARIN GEREKSİNİMLERİYLE İLGİLENMEK
10. Günlerimizde nazırlar, yaşlı kişilere karşı ilgi gösterme işine nasıl önderlik edebilirler?
10 Nazırlar, bugün, yaşlı kişilere ilgi göstermekte acaba nasıl önederlik edebilirler? Onlar, buluşmalarında zaman zaman yaşlıların gereksinimlerini gündeme getirebilirler. Özel yardımlar gerektiğinde, yardımın sağlanması için düzenlemeler yapabilirler. İçinde gençler de olmak üzere cemaatte yardım etmeye hazır pek çok kişi olduğundan, bizzat ihtiyarların yardım etmelerine gerek yoktur. Bununla birlikte ihtiyarlar, bir kişiye sağlanacak yardımın düzenlenmesinde bir biraderi görevlendirerek, yakın bir ilgiyle yardıma nezaret edebilirler.
11. Nazırlar, yaşlıların gereksinimlerini nasıl bilebilirler?
11 Süleyman şu öğüdü verdi: “Davarının halini iyice bil.” (Süleymanın Meselleri 27:23) Bu nedenle nazırlar, cemaatteki yaşlı kişilerin “ihtiyaçlarına iştirak” etmenin en iyi yolunu bulmak amacıyla onları bizzat ziyaret edebilirler. (Romalılar 12:13) Seyahat eden bir nazır bunu şöyle açıkladı: “Bazı yaşlılar kendi başlarına buyrukturlar ve onlar için ne yapabileceğinizi kendilerine sormanız uygun değildir. Ne yapılması gerektiğini sezip hemen işe girişmek, izlenmesi gereken en iyi yoldur!” Bir ülkede bazı nazırlar, 80 yaşındaki bir hemşirenin çok ilgiye gereksinimi olduğunu sezdiler ve şunu bildirdiler: “Şimdi sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez onun ziyaret edilmesini veya telefonla birinin mutlaka onunla temasta bulunmasını sağlıyoruz.”—Matta 25:36 ile karşılaştır.
12. (a) Nazırlar, yaşlıların cemaat ibadetlerinden yararlanmalarını nasıl sağlayabilirler? (b) Teşkilatın yayımladığı bantlardan nasıl yaralanılabilir?
12 Nazırlar, yaşlı kişilerin cemaat ibadetlerinden yaralanmalarıyla da ilgilenirler. (İbraniler 10:24, 25) Bazılarının ulaşım aracına gereksinimi var mı? Bazıları sırf duyu bozuklukları yüzünden ibadetleri ‘dinleyip anlama’ fırsatından yoksun mu? (Matta 15:10) Onlar için İbadet Salonlarına kulaklık sistemi koymak yararlı olabilir. Benzer şekilde, bazı cemaatler, özürlü kardeşlerin evlerinde dinleyebilmeleri için, ibadetleri telefonla evlerine iletmektedirler. Başkaları ise, ibadete katılamayacak kadar hasta olanlara ibadette geçen konuşmaları bantlara alamakta ve hatta bunun için teyp bile satın alamaktadırlar. Bir ülkedeki nazır, banttan söz ederken şöyle dedi: “Yaşlılara yaptığım ziyaretlerde, pek çoğunun televizyonun karşısında oturup hiç de ruhen bina edici olmayan programları izlediklerine tanık oldum.” Daha çok ilahiler ve Mukaddes Kitap okumaları gibi teşkilatın yayımladığı bantları dinlemeleri için neden onları teşvik etmiyelim?
13. Yaşlıların gökteki Krallığı ilan işinde faal olmalarına nasıl yardım edilebilir?
13 Cemaatteki yaşlılardan bazıları, vaaz etme işinde gayrimuntazam veya faaliyetsiz olmuşlardır. Oysa yaşlılık, kişinin “krallığın iyi haberini” ilan etmesine mutlaka engel olan bir etken değildir. (Matta 24:14) Bu durumda olan yaşlılardan bazıları tarla hizmetinde birlikte çalışmak için yapacağın bir teklifi kabul edebilir. Belki de tarla hizmetinde onlarla birlikte tecrübeler edinmekle, onların vaaz etme arzularını yeniden alevlendirebilirsin. Eğer merdiven çıkmaları sorun oluyorsa, onlarla asansörlü apartmanlarda veya giriş katlarında çalışmayı ayarlayabilirsin. Bazı müjdeciler, Mukaddes Kitap tetkiklerinde yaşlı kardeşlerin de hazır bulunmalarını sağlayabilir veya tetkiki bizzat yaşlı kardeşin evinde idare edebilirler.
14. (a) Yaşlı bir kardeş büyük parasal sıkıntıya düştüğünde ihtiyarlar neler yapabilirler? (b) Bazı cemaatler yaşlı müjdecilerin gereksinimlerini nasıl karşıladılar?
14 ‘Para bir tür korunmadır.’ (Vaiz 7:12) Ne var ki birçok yaşlı birader veya hemşire büyük maddi sıkıntı içindedir ve kendisine yardım etmeye hazır akrabası da yoktur, Oysa cemaatin fertleri, ihtiyacı haber aldıklarında, her zaman yardıma hazır olmalıdırlar. (Yakub 2:15-17) Ayrıca ihtiyarlar, hükümet yardımları, sosyal hizmetler, sigorta poliçeleri ve aylık bağlanması gibi olanakları araştırabilirler. Ancak bazı ülkelerde böyle hizmetler bulunmadığından I. Timoteos mektubunun 5. babındaki örneğe uygun olarak, tüm cemaatin yardımını sağlamaktan başka çare kalmayabilir.
Nijerya’daki müjdeciler 82 yaşında daimiöncü olan biraderi ve karısını muntazam şekilde maddi hediyelerle desteklediler. Hükümet onların oturduğu binanın yıkılmasını kararlaştırınca, kalacak başka bir yer ayarlayana kadar, cemaat, onları İbadet Salonuna bitişik bir odaya taşınmaya davet etti. Brezilya’da bir cemaat, yaşlı bir çiftin bakımı için bir hastabakıcı tuttu. Ayrıca, kardeşlerden bir hemşire de evi temiz tutmak, yemeklerini hazırlamak ve diğer fiziksel ihtiyaçlarını karşılamakla görevlendirildi. Bundan başka bu cemaat, onlara verilmek üzere her ay muntazaman bir para ayırdı.
15. (a) Cemaatin yardımla ilgili düzenlemesi sınırlı olabilir mi? (b) Luka 11:34’teki öğüt, gereksiz şeyleri talep eden kişiler için neden uygundur?
15 İlk yüzyılda yapılan böyle tedarikler gerçek gereksinimleri olan layık kişiler için düzenlenmiştir. Nazırlar, makul olmayan veya bir kimsenin gereksiz olan taleplerini yerine getirmek için mecburiyet altında değildirler. Yaşlılar da bizzat ‘sağ bir göze’ sahip olmalı, yani makul olmalıdırlar.—Luka 11:34.
KİŞİSEL OLARAK YAŞLILARIN GEREKSİNİMLERİYLE İLGİLENMEK
16, 17. (a) İhtiyarların yanı sıra, başkalarının da yaşlılarla ilgilenmesi neden önemlidir? (b) İşleri oldukça çok olan müjdeciler, yaşlılar için nasıl ‘fırsatı satın alabilirler’?
16 Bir ülkede yaşlı bir hemşire hastaneye kaldırıldı. Konulan teşhiş, yetersiz beslenmeydi. Bir ihtiyar, mektubunda “eğer cemaatte daha çok kişi ona kişisel ilgi gösterseydi, belki de bu durum başına gelmeyecekti” diye yazdı. Evet, yaşlılarla ilgilenmesi gerekenler sadece ihtiyarlar değildir. Pavlus şöyle demişti: “Birbirimizin azasıyız.”—Efesoslular 4:25.
17 Muhakkak bazılarınız, zaten bazı kişisel sorumlulukların yükü altındasınız. Fakat, sadece ‘kendi işlerinize bakmayın.’ (Filipililer 2:4) Kendin için yapacağın düzenli bir programla çok kere ‘fırsatı satın alabilirsin.’ (Efesoslular 5:16) Örneğin, tarla hizmeti dönüşünde yaşlı bir kardeşi ziyaret etmen mümkün olamaz mı? Özellikle hafta içinde bazıları evlerinde yalnız oluyorlar. Gençler de yaşlıları ziyaret edip onların günlük işlerini yapabilirler. Bir gençten yardım gören yaşlı bir hemşire şöyle dua etti: “Bu genç . . . . birader için sana çok teşekkür ederim, Yehova. O, ne kadar iyi bir insan.”
18. (a) Yaşlı biriyle konuşmak neden bazen zor olabilir? (b) Bir kimse yaşlı birine yaptığı ziyaretin veya konuşmanın karşılıklı bina edici olmasını nasıl sağlayabilir?
18 İbadetlerde, yaşlılara aceleci ve gelişigüzel bir selam vermekle mi yatiniyorsun? İşitme engeli olan veya konuşmakta güçlük çeken biriyle sohbet etmenin kolay olmayacağını kabul ediyoruz Üstelik bozulan sağlık da, insandan bir şeyler götürdüğü için, tüm yaşlıların neşeli bir tabiata sahip olmaları beklenemez. Ancak, herşeye rağmen, ‘sabırlı olmak iyidir. (Vaiz 7:8) Az bir çabayla gerçek bir “teselli” alışverişi yapılabilir. (Romalılar 1:12) Tarla hizmetinde edindiğiniz bir tecrübeyi anlatmayı deneyin. “Dinsel” veya “Bilimsel Seri” kitaplarında okuduğunuz bir noktayı paylaşın. Veya daha iyisini yapıp, dinleyin (Eyub 32:7 ile karşılaştır.) Fırsat verildiğinde, şüphesiz yaşlıların anlatacağı pek çok şeyleri var. Bir nazır şunu itiraf etti: “Bu yaşlı biraderi ziyaret etmek bana çok şey kazandırdı.”
19. (a) Yaşlılara karşı gösterdiğimiz ilgi, kimleri de içine almalıdır? (b) Yaşlı ana-babalarına bakan ailelere ne şekillerde yardımcı olabiliriz?
19 Yaşlılara karşı duyduğunuz samimi ilginin, onların bakımlarıyla uğraşan ailelerine karşı da gösterilmesi gerekmez mi? Yaşlanan ana-babalarına bakan bir çift şunları söyledi: “Cemaatteki bazı kardeşler, bizi teşvik edecekleri yerde, bize karşı oldukça tenkitçi bir tavır takınıyorlar. Bir hemşirenin şu sözlerine kulak verin: ‘İbadetleri kaçırmaya devam ederseniz, ruhen hastalancaksınız.’ Ne var ki, bunu söyleyen hemşire, ibadete katılmamıza yardım etmek üzere henüz en ufak bir şey bile yapmadı ve arzu da duymamaktadır.” Bunun kadar cesaret kırıklığına yol açan başka bir şey de, ‘yardıma gereksinimin olursa, haberim olsun’ gibi yarım ağızla söylenen sözlerdir. Bunların, “ısının ve doyun” demekten faklı olduğu söylenemez. (Yakub 2:16) İlginin, işlere dönüştürülmesi ne kadar daha iyidir! Bir çift şunları söyledi: “Kardeşler duygudaşlık gösteriyorlar ve çok yardımcı oluyorlar. Bazıları zaman zaman dinlenebilmemiz için birkaç günlüğüne annemize bakıyorlar. Başkaları ise, onu Mukaddes Kitap tetkiklerine götürüyor. Kardeşlerin onun iyiliğini aramaları bizi gerçekten teşvik ediyor.”
20, 21. Yaşlılar, kendilerine bakanların işlerini kolaylaştırmak üzere neler yapabilirler?
20 Aramızdan olan yaşlılara genellikle iyi bakılmaktadır. Ancak, bu işin, söylenerek değil, sevinçle yapılabilmesi için acaba bu yaşlı kardeşlere bizzat ne düşmektedir? (İbraniler 13:17 ile karşılaştır.) İhtiyarların sizin iyiliğiniz ve yararınız için yaptığı düzenlemelere uyun. Sizin için yapılan her iyi işe karşı teşekkür ve takdirinizi ifade edin. Aşırı talep ve tenkitten kaçının. Ayrıca, yaşlılığın gerçek olan acı ve ağrıları karşısında bile, neşeli ve olumlu bir tutum takınmaya çalışın.—Süleymanın Meselleri 15:13.
21 Birçok yaşlı kişinin, ‘kardeşler birer hediyedir, onlar olmasaydı ne yapardım, bilemiyorum” dediğine tanık olunmuştur. Bununla birlikte, yaşlılara bakmakta asıl sorumluluk onların çocuklarına düşmektedir. Acaba bu sorumluluk en iyi şekilde nasıl yerine getirilebilir?
[Dipnotlar]
a Levililer 27:1-7 ayetleri (adak vasıtasıyla) mabede işçiler olarak ‘takdim’ edilen kişilerin kurtarılmalarına değinir. Yaşa göre, kişilerin kurtarılmalarına değinir. Yaşa göre, kefaret ücreti değişmektedir. 60 yaşına gelenlerin kefaret ücretleri ise, bu durumda olan bir kişinin bir genç kadar çalışamayacağı düşünülerek büyük oranda düşürülmüştür. The Encyclopedia Judaica bu konuda şöyle demektedir: “Talmud’a göre, yaşlılık devresi . . . . 60 yaşında başlar.”
HATIRLIYOR MUSUN?
● Birinci yüzyılda yaşlı dullar için ne gibi tedarikler sağlanmıştı?
● Nazırlar, cemaatteki yaşlı kardeşlerin bakımını nasıl düzenleyebilirler?
● Cemaatin üyeleri, yaşlı kardeşlere ilgilerini nasıl gösterebilirler?
● Yaşlılar, kendilerine bakanların işlerini kolaylaştırmak üzere neler yapabilirler?
[Sayfa 19’daki çerçeve]
Yaşlılara Yardım Etmek—Bazıları bakın neler yapıyorlar:
Brezilya’daki bir cemaat, İbadet Salonunun yakınlarında oturan bir biraderin fiziksel ihtiyaçlarını karşılamanın bir yolunu buldu: Salon temizliğiyle görevlendirilen kitap tetkiki grubu onun evini de temizliyor.
Aynı ülkede başka bir cemaat, özürlü bir biraderi Konuşma Yeteneğini Geliştirme Programında faal tutmanın basit bir yolunu buldu. Konuşma verme sırası biradere geldiğinde, bir ihtiyar, iki veya üç müjdeciyle birlikte biraderi ziyaret etmek üzere görevlendirildi. İbadet dua ile açılarak, birader tahsisini yerine getirdi ve kendisine gerekli nasihat verildi. Bu tür ziyaretler ne kadar güçlü birer cesaret kaynağı olmaktadır!
Seyahat eden nazırlar, önderlik etmenin mükemmel örneklerini sergilediler. Bir cemaatte tekerlekli sandalyeye bağlı kalan yaşlı bir birader, son zamanlarda çabuk alınıyor ve kızıyordu. Bu yüzden de evine seyrek gidiliyordu. Fakat seyahat eden bir nazır, slaytlı konuşmasını özel olarak biraderin evinde takrarladı. Bu hareketten dolayı yaşlı biraderin gözleri yaşardı. Nazır bunun üzerine şunları söyledi: “Bu kadar küçük bir ilgi ve sevginin böyle bir sonuç doğurduğunu görmek benim için büyük bir mükâfat oldu.”
Nijerya’da bazı ihtiyarlar yaşlı bir biradere çobanlık ziyareti yaptıklarında, ciddi şekilde hasta olduğunu gördüler. Birader, hemen hastaneye götürüldü ve geniş kapsamlı bir tıbbi tedaviye ihtiyacı olduğu anlaşıldı. Ancak giderleri karşılayacak parası yoktu. Bu ihtiyaç cemaate bildirildi, müjdeciler, hemen bu gideri karşılamaya yetecek kadar para topladılar, İki ihtiyar, fedakârlık yaparak kendi dünyevi işleini azalttılar ve yaşlı biraderi sırayla hastaneye götürüp getirdiler. Biraderin sağlığına kavuştuğunu ve ölene kadar, yani dört yıl buyunca öncü-yardımcılığı yaptığını görerek büyük sevinç tattılar.
Filipinler’de yaşayan yaşlı bir hemşirenin ailesi yoktu. Cemaat üç yıl süren hastalığı boyunca onun bakımını üstlendi. Ona, oturacak küçük bir yer buldular, her gün yemek getirdiler ve sağlığıyla ilgiliendiler.