17 “İşkence Direği”
Yunanca, σταυρός (stauros); Latince, crux
“İşkence direği” ifadesi Matta 27:40’ta İsa’nın Golgota ya da Kafatası denen yerde idam edilmesi bağlamında kullanılır. Burada geçen Yunanca stauros sözcüğünün, putperestlerin Mesih’ten önceki yüzyıllarda dinsel bir simge olarak kullandıkları haç ile aynı anlama geldiğine ilişkin hiçbir kanıt yoktur.
Klasik Yunancada stauros sözcüğü sadece dik bir direk, sırık ya da yapıların temelinde kullanılan bir kazık anlamına geliyordu. Stauroo fiili ise kazıklarla çit çekmek anlamına geliyordu. Yunanca Kutsal Yazıların yazarları, ortak Yunanca (koine) dilinde yazdılar ve stauros sözcüğünü klasik Yunancadakiyle aynı anlamda kullandılar. Bu sözcük, herhangi bir açıyla kesişen iki sırık için kullanılmaz; stauros tek bir sırık ya da kazık anlamına gelir. Bunun aksini gösteren bir kanıt yoktur. İsa’nın elçileri Petrus ve Pavlus, onun çivilendiği işkence aletine değinirken ksülon sözcüğünü de kullanmışlardır. Bu da onun başka bir parçayla kesişmeyen düz bir direk olduğunu gösterir, çünkü bu özel bağlamda ksülon bu anlama gelir (Elçiler 5:30; 10:39; 13:29; Galatyalılar 3:13; 1. Petrus 2:24). Septuagint çevirisinde ksülon sözcüğünü Ezra 6:11’de (2 Esdras 6:11) görüyoruz. Tıpkı Elçiler 5:30 ve 10:39’da olduğu gibi, orada da suçluların asılacağı bir direkten söz ediliyor.
W. E. Vine, stauros sözcüğünün anlamıyla ilgili şunları belirtiyor: “STAUROS (σταυρός) öncelikle dik bir sırık ya da direk demektir. İdam edilecek suçlular bunların üzerine çivileniyordu. Hem bu ismin, hem de bir direk ya da kazık üzerine bağlamak anlamına gelen stauroo fiilinin, kilisede kullanılan, kesişen iki direkten oluşan haç şekliyle ilgisi yoktur. Haç şeklinin kökeni eski Kalde’ye dayanır. O ülkede ve Mısır gibi komşu ülkelerde bu işaret, Tammuz tanrısının (isminin baş harfi T, yani mistik Tau) simgesi olarak kullanılırdı. MS 3. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, kiliseler Hıristiyan inancına özgü bazı öğretilerden saptılar ya da başka inançları taklit ederek bunları değiştirdiler. İmana isyan eden kilise sisteminin prestijini artırmak amacıyla, putperestler, imanda yeniden doğmadan kiliselere kabul edildiler; kendi putperest işaret ve simgelerini de kullanmalarına geniş ölçüde izin verildi. Böylece en yaygın şekliyle mistik Tau veya T’nin yatay parçasının biraz aşağı kaydırılmış hali olan haç, Mesih’in haçının simgesi olarak benimsetildi” (An Expository Dictionary of New Testament Words, 1966 basımı, Cilt 1, sayfa 256).
Lewis ve Short’un Latince sözlüğü, crux sözcüğünün temel anlamı olarak “suçluların gerildiği ya da asıldığı bir ağaç, darağacı ya da ağaçtan yapılmış diğer infaz aletleri” tanımını veriyor. “Haç” crux sözcüğüne sonradan verilmiş bir anlamdır. Bir suçlunun gerilmesi için kullanılan tek bir direğe Latincede crux simplex denir. Böyle bir işkence aleti Justus Lipsius (1547-1606) tarafından De cruce libri tres adlı eserinde (Anvers, 1629 basımı, sayfa 19) resmedilmiştir. Söz konusu resim arka sayfada görülmektedir.
Hermann Fulda, Das Kreuz und die Kreuzigung (Haç ve Çarmıha Geriliş) adlı eserinde (Breslau, 1878 basımı, sayfa 109) şöyle der: “Halka açık infazlar için seçilen her yerde ağaç bulunmuyordu. Bu yüzden düz bir direk toprağa saplanırdı. Kanunu çiğneyenler, elleri yukarı doğru kaldırılmış olarak ve çoğunlukla ayaklarından da bu direğe bağlanır ya da çivilenirdi.” Fulda, bu konuda birçok kanıt sunduktan sonra sayfa 219, 220’de şu sonuca varıyor: “İsa basit bir idam direği üzerinde öldü. Bunu destekleyen şu noktalar var: (a) Doğuda o zamanlar yaygın olarak bu infaz aracının kullanılması, (b) İsa’nın çektikleriyle ilgili tarihsel kaydın dolaylı olarak gösterdikleri ve (c) ilk kilise babalarının birçok ifadesi.”
Basel Üniversitesinde profesör olan Paul Wilhelm Schmidt, Die Geschichte Jesu (İsa’nın Öyküsü) adlı eserinde (Cilt 2, Tübingen ve Leipzig, 1904 basımı, sayfa 386-394) Yunanca stauros sözcüğü üzerine yaptığı ayrıntılı araştırmayı kaleme aldı. Eserinin 386. sayfasında şöyle diyor: “Dik duran her direğe ya da ağaç kütüğüne σταυρός [stauros] denir.” P. W. Schmidt, İsa’ya verilen cezanın infazıyla ilgili sayfa 387-389’da şunları yazdı: “İncil kayıtlarına göre, İsa’ya verilen cezayla ilgili olarak kırbaçlanma dışında söz konusu olan tek şey Roma’nın en basit çarmıha germe usulüdür; yani çıplak bedeni bir direk üzerine asmak. Bu arada utanç verici cezanın şiddetini artırmak amacıyla direk infaz yerine kadar İsa’ya taşıttırıldı ya da çektirildi. . . . Toplu idamlarda infaz şekli olarak yalnızca doğrudan direğe asma usulü söz konusudur: Varus bu yöntemle 2.000 kişiyi idam ettirdi (Jos. Ant. XVII 10. 10), Quadratus (Yahudi Savaşları II 12. 6), Vali Feliks (Yahudi Savaşları II 15. 2 [13.2]), Titus (Yahudi Savaşları VII. 1 [V 11. 1]) da toplu idamlar yaptırdı.”
O halde, İsa Mesih’in dik açıyla kesişen iki kereste parçası üzerinde çarmıha gerildiği konusunda hiçbir kanıt yoktur. Kutsal Yazılara putperest kökenli haç kavramını sokarak Tanrı’nın yazılı Sözüne bir şey eklemeyi asla istemediğimiz için, stauros ve ksülon sözcükleri en yalın anlamlarıyla çevrildi. İsa stauros sözcüğünü takipçilerinin çektiği acının, utancın ve işkencenin temsili olarak kullandığından (Matta 16:24), stauros sözcüğü “işkence direği” olarak çevrilip, “direk” olarak çevrilen ksülon sözcüğünden ayrılmıştır.
[Sayfa 1765’teki resim]
Crux simplex