KUTSAL KİTAP ÜZERİNE BİR SOHBET
Yaratıcımız Acılara Neden İzin Veriyor?
Aşağıda göreceğiniz diyalog bir Yehova’nın Şahidinin ziyaret ettiği biriyle arasında geçebilecek tipik bir sohbettir. Meltem isimli bir Şahidin, Ayşe isimli birinin kapısını çaldığını düşünelim.
YARATICIMIZ ÇEKTİĞİMİZ ACILAR HAKKINDA NE HİSSEDİYOR?
Meltem: Merhaba Ayşe hanım. Sizi evde bulduğuma sevindim.
Ayşe: Hoş geldiniz.
Meltem: Geçen seferki gelişimde sizinle, çektiğimiz acılar hakkında Yaratıcımızın ne hissettiğini konuşmuştuk.a Siz de bu konunun uzun zamandır zihninizi meşgul ettiğini söylemiştiniz, özellikle de anneniz trafik kazası geçirdikten sonra. Bu arada anneniz nasıl?
Ayşe: Bazen iyi bazen kötü, ama bugün kendini iyi hissediyor.
Meltem: Çok sevindim. Sizin için çok zor olmalı. Böyle bir durumda insanın olumlu düşünmesi kolay olmuyor.
Ayşe: Evet. Bazen annem bu acıları daha ne kadar çekecek diye merak ediyorum.
Meltem: Böyle düşünmeniz çok normal. Hatırlıyor musunuz, geçen gelişimde sohbetimizi şu soruyla noktalamıştık: ‘Tanrı acıları ortadan kaldıracak güce sahipse, neden hâlâ bir şey yapmıyor?’
Ayşe: Evet hatırlıyorum.
Meltem: İsterseniz Kutsal Kitabın bu soruya verdiği cevabı görmeden önce, geçen sefer konuştuğumuz birkaç noktayı gözden geçirelim.
Ayşe: Olur.
Meltem: Hatırlarsanız geçmişte bir peygamber bile Tanrı’nın acılara neden izin verdiğini merak etmişti. Ancak Tanrı ona bu sorusundan dolayı ne kızmış ne de imansız biri olduğunu söylemişti.
Ayşe: Evet, bu bana ilginç gelmişti.
Meltem: Ayrıca acı çektiğimizde Yaratıcımız Yehova’nın üzüldüğünü de görmüştük. Örneğin Kutsal Kitap, kulları ‘ne zaman sıkılsa O da sıkılmıştı’ der.b Sıkıntılı zamanlarımızda, Tanrı’nın çektiklerimizi anladığını bilmek ne kadar rahatlatıcı değil mi?
Ayşe: Evet, öyle.
Meltem: Son olarak, şöyle bir sonuca varmıştık: Yaratıcımız muazzam bir güce sahip olduğuna göre, insanların içinde bulunduğu bu kötü duruma istediği zaman müdahale edebilir ve son verebilir.
Ayşe: İşte bunu anlamıyorum. Madem Tanrı acılara son verebilecek güce sahip, öyleyse neden bir şey yapmıyor?
KİM DOĞRU SÖYLÜYORDU?
Meltem: Bunun cevabını almak için Kutsal Kitabın ilk sayfalarına, Başlangıç kaydına bakalım. Âdem’le Havva ve yasak meyveyle ilgili anlatılanları duymuşsunuzdur.
Ayşe: Evet duydum. Sanırım meyveden yememeleri gerekiyordu ama yediler.
Meltem: Doğru. Tanrı onlara yememelerini söylemişti ama onlar itaatsizlik ettiler. Şimdi Âdem’le Havva bu günahı işlemeden önce olanlara bakalım. Bu olayların, yaşadığımız acıların nedeniyle doğrudan bağlantısı var. Sizden rica etsem Başlangıç kitabının 3. bölümünün 1-5 ayetlerini okur musunuz?
Ayşe: Olur. “Yehova Tanrı’nın yarattığı tüm yaban hayvanları içinde en temkinlisi yılandı. Kadına şöyle dedi: ‘Tanrı gerçekten bahçedeki her ağacın meyvesinden yemeyeceksiniz mi dedi?’ Kadın yılana şu cevabı verdi: ‘Bahçedeki ağaçların meyvesinden yiyebiliriz. Fakat bahçenin ortasındaki ağacın meyvesi hakkında Tanrı, “Ondan yemeyeceksiniz, ona asla dokunmayacaksınız, yoksa ölürsünüz” dedi.’ O zaman yılan, kadına şöyle söyledi: ‘Kesinlikle ölmezsiniz. Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesinden yediğiniz gün gözleriniz açılır, iyiyi kötüyü bilerek Tanrı gibi olursunuz.’”
Meltem: Teşekkürler. Şimdi bu ayetlere biraz yakından bakalım. Öncelikle, dikkat ettiyseniz kadınla, yani Havva’yla konuşan bir yılandı. Kutsal Kitaptaki başka bir ayet, yılanı kullanarak kadınla konuşan kişinin İblis Şeytan olduğunu gösterir.c Şeytan Havva’ya, ağacın meyvesiyle ilgili Tanrı’nın emri hakkında bir soru sordu. Âdem ile Havva meyveden yerse Tanrı bunun cezasının ne olacağını söylemişti?
Ayşe: Ölürsünüz demişti.
Meltem: Doğru. Şeytan hemen sonraki sözleriyle Tanrı’ya büyük bir suçlamada bulundu. Bakın ne dedi: “Kesinlikle ölmezsiniz.” Şeytan aslında Tanrı’ya yalancı demiş oldu!
Ayşe: Hikâyenin bu kısmını hiç duymamıştım.
Meltem: Ayrıca Şeytan, Tanrı’yı yalancılıkla suçladığında çözümü zaman isteyecek bir mesele ortaya atmış oldu. Neden zamana ihtiyaç olduğunu fark edebildiniz mi?
Ayşe: Tam olarak değil.
Meltem: Bu noktayı bir örnekle anlatayım. Diyelim ki bir gün yanınıza gelip fiziksel olarak sizden daha güçlü olduğumu iddia ediyorum. Bunun doğru olup olmadığını nasıl kanıtlardınız?
Ayşe: ‘Deneyip görelim’ derdim.
Meltem: Evet, kesinlikle. Belki ağır bir nesne seçer, hangimizin kaldırabileceğine bakardık. Aslında kimin daha güçlü olduğunu kanıtlamak oldukça kolaydır.
Ayşe: Hımm, anlıyorum.
Meltem: Peki sizden daha güçlü değil de daha dürüst olduğumu iddia etseydim ne olurdu? Bu daha farklı bir durum, değil mi?
Ayşe: Evet, galiba öyle.
Meltem: Sonuçta dürüstlük güç gibi basit bir testle kanıtlanabilecek bir şey değil.
Ayşe: Doğru.
Meltem: Aslında meseleyi çözmenin tek yolu, başkalarının ikimizi de izlemesi ve kimin gerçekten daha dürüst olduğunu görebilmesi için yeterince zamanın geçmesidir.
Ayşe: Evet, mantıklı.
Meltem: Şimdi Başlangıç kitabındaki kayda tekrar bakalım. Şeytan, Tanrı’dan daha güçlü olduğunu mu iddia etmişti?
Ayşe: Hayır.
Meltem: Eğer böyle olsaydı Tanrı bunun yanlış olduğunu hemen kanıtlayabilirdi. Oysa Şeytan, Tanrı’dan daha dürüst olduğunu iddia etti. Şeytan sanki Havva’ya şöyle diyordu: ‘Tanrı sana yalan söylüyor, ama ben sana doğruyu söylüyorum.’
Ayşe: İlginç.
Meltem: Kusursuz hikmete sahip Tanrımız için de, bu meseleyi çözmenin en iyi yolu belli bir zamanın geçmesine izin vermekti. Sonunda kimin doğru kimin yalan söylediği ortaya çıkacaktı.
ÖNEMLİ BİR MESELE
Ayşe: Peki Havva ölünce Tanrı’nın doğru söylediği kanıtlanmış olmadı mı?
Meltem: Bir anlamda evet. Ancak Şeytan’ın iddiası bununla sınırlı değildi. 5. ayete tekrar bakalım. Şeytan Havva’ya başka ne demişti?
Ayşe: O meyveden yerse gözlerinin açılacağını söyledi.
Meltem: Evet. Ve ‘İyiyi kötüyü bilerek Tanrı gibi olursun’ dedi. Böylece Şeytan, Tanrı’nın insanlardan iyi bir şeyi esirgediğini iddia etti.
Ayşe: Anlıyorum.
Meltem: Bu da büyük bir suçlamaydı.
Ayşe: Öyle mi?
Meltem: Şeytan sözleriyle Havva’nın ve dolayısıyla tüm insanların, Tanrı’nın yönetimi olmadan daha iyi durumda olacağını ima etti. Yehova bu meselede de en iyi çözüm yolunun, Şeytan’ın bu iddiasını kanıtlamasına izin vermek olduğunu biliyordu. Bu nedenle Tanrı bir süreliğine Şeytan’ın bu dünyayı yönetmesine izin verdi. Bu da insanların yaşadığı bunca acının nedenini açıklıyor: Bu dünyanın gerçek yöneticisi Tanrı değil, Şeytan’dır.d Ancak durumumuz ümitsiz değil.
Ayşe: Nasıl?
Meltem: Kutsal Kitap Yaratıcımızla ilgili iki güzel noktaya dikkat çeker. Birincisi, Yehova sıkıntı çektiğimiz zamanlarda yanımızdadır. Örneğin Davut peygamberin Mezmur 31:7’de geçen sözlerine bakalım. Davut hayatı boyunca birçok sıkıntıyla karşılaştı. Yine de bakın duasında Tanrı’ya neler söyledi. Bu ayeti okuyabilir misiniz?
Ayşe: Tabii. “Senin vefandır benim neşem, sevincim, çünkü çektiğim ıstırabı gördün; içimdeki dertleri anladın.”
Meltem: Davut sıkıntılar çekse de yaşadığı her şeyi Yehova’nın gördüğünü bilmek onu rahatlattı. Yehova’nın her şeyin farkında olduğunu, hatta başka hiç kimsenin tam olarak anlamadığı acı veren duygularımızı anladığını bilmek sizi de teselli etmez mi?
Ayşe: Tabii.
Meltem: İkinci güzel noktaysa Yaratıcımızın acı çekmemize sonsuza dek izin vermeyeceğidir. Kutsal Kitap Yehova’nın, Şeytan’ın bu kötü yönetimine çok yakında bir son vereceğini söyler. Ayrıca Yaratıcımız, yaşanan tüm kötü şeyleri tamamen telafi edecek; buna annenizin ve sizin çektiğiniz sıkıntılar da dahil. Peki Tanrı’nın yakında tüm acıları ortadan kaldıracağından nasıl emin olabiliriz?e İsterseniz bu konuyu da haftaya konuşalım.
Ayşe: Olur, beklerim.
Kutsal Kitaptan merak ettiğiniz herhangi bir konu var mı? Yehova’nın Şahitlerinin neye inandığını ya da nasıl ibadet ettiğini merak ediyor musunuz? Bu konularda öğrenmek istediğiniz bir şey varsa onlara sorabilirsiniz. Sizinle konuşmaktan zevk duyacaklardır.
a Bu derginin 1 Temmuz 2013 tarihli sayısındaki “Kutsal Kitap Üzerine Bir Sohbet: Tanrı Acı Çeken İnsanlarla İlgileniyor mu?” başlıklı makaleye bakın. Bu dergiye www.jw.org adresinden de ulaşabilirsiniz.
b İşaya 63:9’a bakın.
c Vahiy 12:9’a bakın.
d Yuhanna 12:31 ve 1. Yuhanna 5:19’a bakın.
e Daha fazla bilgi için Yehova’nın Şahitleri tarafından yayımlanan Kutsal Kitap Aslında Ne Öğretiyor? kitabının 9. bölümüne bakabilirsiniz.