Hanna İç Huzuruna Nasıl Kavuştu?
SADIK bir kadın yüksek sesle dua ederek Yehova’yı yüceltir. Üzüntüsünün yerini sevincin almasını sağlayan Tanrı’nın, adeta onu ‘topraktan kaldırdığını’ hisseder.
Bu kadın Hanna’dır. Acaba onun duygularındaki bu büyük değişikliğe ne yol açtı? Neden şimdi bu kadar sevinçliydi? Onun yaşadıklarından biz neler öğrenebiliriz? Bu soruların cevabını öğrenmek için Hanna’nın öyküsüne bakalım.
Stres Altındaki Bir Aile
Hanna, Efraim bölgesinde yaşayan bir Levili olan Elkana’nın iki karısından biriydi (1. Samuel 1:1, 2a; 1. Tarihler 6:33, 38). Çokeşlilik, Tanrı’nın insanlıkla ilgili başlangıçtaki amacında yer almasa da, Musa Kanununda buna izin verildi ve bu düzenlemeyle ilgili yasalar yer aldı. Elkana’nın ailesi Yehova’ya tapınıyordu, ama çokeşli evliliklerin çoğunda yaşanan sorunlar Elkana’nın ailesinde de görülüyordu.
Hanna kısırdı, Elkana’nın diğer karısı olan Peninna’nın ise çocukları vardı. Peninna, Hanna’yı rakip olarak görüyordu (1. Samuel 1:2b).
Kısırlık İsrailli kadınlar arasında bir leke, hatta Tanrı’nın gözünde kişinin değersiz olduğunun bir işareti olarak görülüyordu. Ama Hanna’nın, Tanrı onu onaylamadığı için çocuk sahibi olamadığına dair hiçbir belirti yoktu. Ancak Peninna, Hanna’yı teselli edeceği yerde, çocuk sahibi olmasını, Hanna’nın kendisini kötü hissetmesine yol açmak için kullanıyordu.
Yehova’nın Kutsal Mekânına Yapılan Yolculuklar
Elkana’nın ailesi bu gerginliğe rağmen, kurbanlar sunmak için Yehova’nın Şilo’daki kutsal mekânına her yıl yolculuk ediyordu.a Gidiş dönüş yaklaşık 60 kilometre olan bu yolculuk muhtemelen yürüyerek yapılıyordu. Bu seyahatler Hanna için özellikle zor olmalıydı, çünkü Peninna ve çocuklarına paylaşma sunusundan birkaç pay verilirken, Hanna’ya sadece “bir pay (NW)” veriliyordu. Peninna bu fırsatları Hanna’yı kızdırmak için kullanıyordu ve görünüşe göre Yehova “onun rahmini kapamış” olduğundan Hanna’nın incinmesine yol açıyordu. Bu gerginlik her yıl yaşanıyordu, bunun sonucunda da Hanna ağlıyor ve yemek yemiyordu. Böylece Hanna’ya sevinç vermesi gereken bu yolculuklar ona çok acı vermeye başladı. Yine de Hanna Yehova’nın kutsal mekânına yapılan bu yolculuklara katıldı (1. Samuel 1:3-7).
Hanna bize ne kadar güzel bir örnek bıraktı, değil mi? Moraliniz bozulduğunda siz nasıl tepki veriyorsunuz? Kendinizi soyutlayıp iman kardeşlerinizle görüşmeyi bırakıyor musunuz? Hanna böyle yapmadı. O, Yehova’ya tapınanların arasında olmayı alışkanlık haline getirdi. Zor koşullara rağmen biz de aynısını yapmalıyız (Mezmur 26:12; 122:1; Süleyman’ın Meselleri 18:1; İbraniler 10:24, 25).
Elkana Hanna’yı teselli etmeye çalıştı ve yüreğindeki duyguları anlatmaya teşvik etti. “Hanna, niçin ağlıyorsun? Ve niçin yemek yemiyorsun? Ve niçin yüreğin kederlidir?” diye sordu. “Ben sana on oğuldan daha iyi değil miyim?” (1. Samuel 1:8). Elkana belki Peninna’nın kırıcı davranışlarından habersizdi ve Hanna belki de şikâyet etmek yerine sessizce acı çekmeyi tercih ediyordu. Durum ne olursa olsun ruhi düşünüşlü biri olan Hanna iç huzuruna kavuşmak için Yehova’ya dua etti.
Hanna Bir Adakta Bulunuyor
Paylaşma sunuları Yehova’nın kutsal mekânında yeniliyordu. Hanna yemek odasından çıkıp Tanrı’ya dua etti (1. Samuel 1:9, 10). Tanrı’ya şöyle yalvardı: “Ey orduların RABBİ, eğer gerçekten kendi cariyenin düşkünlüğüne bakarsan, ve beni hatırlarsan, ve cariyeni unutmazsan, ve cariyene bir erkek çocuk verirsen, hayatının bütün günlerince onu RABBE vereceğim, ve başına ustura değmiyecektir” (1. Samuel 1:11).
Hanna’nın duası açık ve netti. O bir erkek çocuk istedi ve adak adayarak çocuğu ömür boyu Yehova’ya bir Nezir olarak vereceğini söyledi (Sayılar 6:1-5). Elbette böyle bir adak için kocasının da onayı gerekiyordu, Elkana’nın sonraki davranışları onun, sevgili karısının bu sözünü onayladığını gösterir (Sayılar 30:6-8).
Hanna’yı dua ederken seyreden başkâhin Eli onu sarhoş sandı. Hanna’nın dudakları kımıldanıyordu, fakat içinden dua ettiği için hiçbir şey duyulmuyordu. Çok hararetle dua ediyordu (1. Samuel 1:12-14). Eli, onu sarhoşlukla suçladığında Hanna’nın neler hissetmiş olabileceğini düşünün! O yine de başkâhine saygılı şekilde karşılık verdi. Eli onun, ‘kaygısının ve üzüntüsünün çokluğundan dolayı’ dua ettiğini öğrenince şöyle dedi: “İsrailin Allahı kendisinden dilediğin dileğini sana versin” (1. Samuel 1:15-17). Bunun üzerine Hanna gidip yemek yedi ve “artık yüzü kederli değildi” (1. Samuel 1:18).
Tüm bunlardan ne öğrenebiliriz? Kaygılarımız hakkında Yehova’ya dua ederken, O’na hislerimizi açabiliriz ve yürekten gelen isteklerde bulunabiliriz. Eğer sorunu çözmek için yapabileceğimiz başka bir şey yoksa meseleyi Yehova’nın ellerine bırakmalıyız. İzlememiz gereken daha iyi bir yol yoktur (Süleyman’ın Meselleri 3:5, 6).
Yehova’nın hizmetçileri hararetle dua ettikten sonra muhtemelen Hanna’nınkine benzer bir iç huzuruna sahip olacaklar. Elçi Pavlus dua hakkında şöyle yazdı: “Hiçbir konuda kaygı çekmeyin, her dileğinizi Tanrı’ya dua ve yakarışla, şükrederek bildirin. Tanrı’nın, her düşünüşün çok üstünde olan barışı, Mesih İsa aracılığıyla yüreğinizi ve zihninizi koruyacaktır” (Filipililer 4:6, 7). Yükümüzü Yehova’ya bıraktığımızda, meseleyle O’nun ilgilenmesine izin vermeliyiz. O zaman Hanna gibi bizim de artık üzülmemize gerek kalmayacak (Mezmur 55:22).
Yehova’ya Armağan Edilen Oğul
Tanrı Hanna’yı andı; Hanna hamile kaldı ve bir oğul doğurdu (1. Samuel 1:19, 20). Bu, hizmetçisi olacak birinin doğumu konusundaki sorumluluğu Tanrı’nın üstlendiği Mukaddes Kitaptaki birkaç olaydan biridir. Elkana ve Hanna’nın oğlu Samuel, Yehova’nın peygamberi olup, İsrail’de krallık yönetiminin kurulmasında önemli bir rol oynayacaktı.
Hanna şüphesiz Samuel’e bebekliğinden itibaren Yehova hakkında bilgi verdi. Peki adağını unuttu mu? Kesinlikle hayır! O şöyle dedi: “Çocuk sütten kesilmeden çıkmıyacağım; ve RABBİN önünde görünsün diye onu o zaman götüreceğim, ve daima orada kalacaktır.” Samuel sütten kesilince, belki de üç yaşında ya da daha büyükken, Hanna adak adarken söylediği gibi onu Yehova’nın kutsal mekânına götürdü (1. Samuel 1:21-24; 2. Tarihler 31:16).
Hanna ve kocası, Yehova’ya kurban sunduktan sonra Samuel’i Eli’ye götürdüler. Hanna Eli’ye şu sözleri söylerken muhtemelen küçük oğlunun elini tutuyordu: “Ah, efendim, senin hayatın hakkı için, efendim, burada senin yanında RABBE dua ederek durmuş olan kadın benim. Bu çocuk için dua ettim; ve RABDEN dilediğim dileğimi bana verdi; ben de onu RABBE armağan ettim; yaşıyacağı bütün günlerce Allaha armağan edilmiştir.” Böylece Samuel, Tanrı’ya hayat boyu sunacağı özel hizmete başladı (1. Samuel 1:25-28; 2:11).
Yıllar geçip giderken Hanna Samuel’i kesinlikle unutmadı. Kutsal Yazılarda şöyle yazıyor: “Anası ona küçük bir cübbe yapardı, ve yıllık kurbanı arzetmek için kocası ile beraber çıktığı zaman her yıl ona getirirdi” (1. Samuel 2:19). Hanna mutlaka Samuel için dua etmeye devam etti. Yıllık ziyaretlerinde şüphesiz onu, Tanrı’ya hizmetini sadakatle sürdürmeye teşvik etti.
Bu ziyaretlerden birinde Eli, Samuel’in ana babasına hayırdua etti ve Elkana’ya şöyle dedi: “RABBE verdiği armağanın yerine RAB sana bu kadından zürriyet versin.” Bu sözlerle uyumlu olarak Hanna ve Elkana üç oğul ve iki kızla ödüllendirildi (1. Samuel 2:20, 21).
Elkana ve Hanna İsa’nın takipçisi ana babalar için çok güzel bir örnek oldular! Birçok ana baba da oğullarını ve kızlarını evden uzakta tamgün hizmetin bir alanına katılmaya teşvik ederek bir anlamda Yehova’ya armağan etmiş oldular. Böyle sevgi dolu ana babalar yaptıkları özveriler nedeniyle övülmeliler. Yehova onları da ödüllendirecektir.
Hanna’nın Sevinçle Yaptığı Dua
Bir zamanlar kısır olan Hanna sonunda çok mutlu oldu! Kadınlar tarafından yapılan dualar Kutsal Yazılara nadiren kaydedilmiştir. Ancak Mukaddes Kitapta Hanna’nın iki duasını okuyoruz. İlki gergin ve üzgünken dile getirdiği duyguları içerir, ikincisi sevinçle yaptığı bir şükran duasıdır. Hanna duasına “Yüreğim RABDE sevinçle coşuyor” diye başladı. “Kısır kadın bile çocuk” doğurduğu için mutlu oldu ve Yehova’nın ‘yoksulu topraktan kaldırdığını’, yükselttiğini söyleyerek O’nu yüceltti. Evet, O fakiri küllerden “yükseltir” (1. Samuel 2:1-10).
Hanna’yla ilgili ilham edilmiş kayıt başkalarının kusurları ve art niyetleri yüzünden incinebileceğimizi gösterir. Yine de böyle sınavların Yehova’ya hizmet etme sevincini elimizden almasına izin vermemeliyiz. O “duayı işiten” yüce Tanrı’dır. Toplumundaki sadık kişilerin yakarışlarına cevap verir, onları sıkıntılarından kurtarır, onlara büyük bir iç huzuru verir ve başka birçok yolla onları ödüllendirir (Mezmur 22:23-26; 34:6-8; 65:2).
[Dipnot]
a Mukaddes Kitap hakiki tapınmanın bu merkezini Yehova’nın “mabedi” olarak adlandırır. Ancak İsrail’in tarihindeki bu dönemde ahit sandığı hâlâ bir çadırda, yani toplanma çadırında duruyordu. Yehova’nın ilk kalıcı mabedi daha sonra, Kral Süleyman’ın saltanatı sırasında inşa edildi (1. Samuel 1:9; 2. Samuel 7:2, 6; 1. Krallar 7:51; 8:3, 4).
[Sayfa 17’deki resim]
Hanna, Samuel’i Yehova’ya armağan etti