Araf
Tanım: Bazı dinlerde cennet ile cehennem arasında olduğuna inanılan yer. Örneğin, yetkili bir kaynak Katoliklerin Araf inancını şöyle açıklar: “Bazı kişiler Tanrı’nın lütfuna erişerek ve Tanrı’nın dostu olarak öldükleri halde bazı hafif günahlardan arınmamışlardır. . . . . bu kişilerin ruhları Araf’ta arınır. Ardından Tanrı’yı görebilirler” (Hıristiyan İnancı: Kutsal Kitaplar, Kilise Babaları ve Belgelerine Göre Açıklanan Hıristiyan Gerçekleri, Müjde Yayıncılık, İstanbul, 1994). Bu bir Kutsal Kitap öğretisi değildir.
Araf öğretisi neye dayanır?
Katolik yazarların Matta 12:32, 1. Korintoslular 3:10-15 ve apokrif bir metin olan 2. Makabiler 12:39-45 gibi ayetler hakkında söylediklerini ele aldıktan sonra New Catholic Encyclopedia şunu kabul etti: “Sonuçta, arafla ilgili Katolik öğretisi Kutsal Yazılara değil, geleneğe dayalıdır” (1967, Cilt XI, s. 1034).
“Kutsal Kitap’ta ‘Araf’ sözcüğü yoktur ve Araf doktrini burada açıkça bildirilmez” (Hıristiyan İnancı, 1994, s. 372).
Arafın özelliği hakkında Katolik inancının yetkili kaynakları ne söyler?
“Birçok kişi arafta çekilen tüm acıların Tanrı’yı görme mutluluğunun geçici olarak ertelendiğini fark etmekten kaynaklandığını kabul eder, fakat daha yaygın olan görüş orada bu acının yanı sıra olumlu bir cezanın da çekildiğidir. . . . . Latin Kilisesinde genel olarak bu acının gerçek ateşten kaynaklandığı görüşü korunmuştur. Tabii, bu görüş araf inancı için şart değildir. Üstelik kesin de değildir. . . . . Biri Doğu ilahiyatçıları gibi ateşle çektirilen azap fikrini reddetmeyi seçse bile, olumlu ceza fikrini araftan tümüyle ayrı tutmamaya dikkat etmelidir. Yine de dert, üzüntü, keder, vicdan azabı ve cana gerçekten ıstırap verebilecek manevi acılar söz konusudur. . . . . Ne olursa olsun, acı çeken canların bunun yanı sıra kurtuluşun kesin olduğunun bilinciyle sevinç içinde oldukları da unutulmamalıdır” (New Catholic Encyclopedia, 1967, Cilt XI, s. 1036, 1037).
“Araf’ta çekilen acıların tümünü Kilise asla tanımlamamıştır” (Hıristiyan İnancı, 1994, s. 373).
Beden öldükten sonra can yaşamaya devam eder mi?
Hez. 18:4, YÇ: “Ölecek olan, günah işleyen candır.”
Yak. 5:20, YÇ: “Günahkârı sapık yolundan döndüren, ölümden bir can kurtarmış, bir sürü günahı örtmüş olur” (İtalikler tarafımızdan). (Burada canın ölmesinden söz edildiğine dikkat edin.)
Daha fazla ayrıntı için “Ölüm” ve “Can” başlıklı bölümlere bakın.
Kişi öldükten sonra da günahları yüzünden ceza çeker mi?
Rom. 6:7, YÇ: “Ölmüş kişi günahtan özgür kılınmıştır [“beraat etmiştir,” YD].”
Ölülerin, “kurtuluşlarının kesin olduğu bilinciyle sevinç içinde olması” mümkün mü?
Vaiz 9:5, YÇ: “Yaşayanlar öleceğini biliyor, ama ölüler hiçbir şey bilmiyor.”
İşa. 38:18, YÇ: “Ölüler diyarı sana şükredemez, ölüm övgüler sunmaz sana. Ölüm çukuruna inenler senin sadakatine umut bağlayamaz.” (O halde ölülerin, “kurtuluşlarının kesin olduğu bilinciyle sevinç içinde olması” nasıl mümkün olabilir?)
Kutsal Kitaba göre günahlardan arınmanın yolu nedir?
1. Yuhn. 1:7, 9, YÇ: “O [Tanrı] ışıkta olduğu gibi biz de ışıkta yürürsek, birbirimizle paydaşlığımız olur ve Oğlu İsa’nın kanı bizi her günahtan arındırır. . . . . Günahlarımızı itiraf edersek, güvenilir ve adil olan Tanrı günahlarımızı bağışlayıp bizi her kötülükten arındıracaktır.”
Vah. 1:5, 6, YÇ: “Bizi seven, kanıyla bizi günahlarımızdan özgür kılmış . . . . Mesih.”