İlginç Sorulara Cevaplar
◼ Musa’nın Vaat Edilen Diyara girmesini engelleyen hata neydi? Kayaya söylemek yerine vurması mı, yoksa Yehova Tanrı’yı yüceltmemesi mi?
Musa’nın hatasında, Tanrı’nın emrettiği gibi, kayaya söylemek yerine vurulmasından daha fazlasının söz konusu olduğu anlaşılıyor.
40 yol dolaşmalarının sonunda İsrailliler, Tsni (veya Paran) çölüne gidip Kadeş-barnea’da kamp kurdular. Bölgede bulunan üç pınar sayesinde yeşil bir vaha bulunduğu için İsrailliler, orada birçok yıl önce de kamp kurmuşlardı. Fakat bu sefer az su vardı; bu durum kavmin fazla yiyecek bulamayacağı anlamına gelebilirdi. Böylece Yehova’nın temsilcisi olan Musa ile şu sözlerle tartıştılar: “Bu kötü yere getirmek üzere niçin bizi Mısırdan çıkardınız? ekin, ve incir, ve bağ, ve nar yeri değil; içecek su da yok.”—Sayılar 20:5.
Bunun üzerine Tanrı, Musa ve Harun’a şöyle dedi: “Değneği al, ve . . . cemaati toplayın, ve onların gözü önünde kayaya, suyunu versin diye söyleyin ve kayadan onlara su çıkaracaksın; ve cemaate ve hayvanlarına içireceksin.” (Sayılar 20:8) Bundan sonra ne oldu?
“Musa ve Harun cemaati kayanın önüne topladılar, ve onlara dedi: Ey asiler, şimdi dinleyin; bu kayadan size su çıkaralım mı? Ve Musa elini kaldırdı, ve kayaya değneğiyle iki kere vurdu; ve bol su çıktı.”—Sayılar 20:10, 11.
Bazıları Tanrı’nın, Musa ve Harun’a kayaya söylemeyi emrettiğini fark ettiler, oysa onlar “kayaya . . . vurdu”lar. Acaba bu farklı davranış, Musa ile Harun’un Vaat Edilen Diyara girmelerini engelleyecek kadar Yehova’yı kızdırdı mı?
Böyle olmadığı anlaşılıyor. Kavmın su sıkıntısından ilk şikâyetinin Mısır’dan çıkıştan sadece birkaç ay sonra olduğu bir gerçektir. O ilk olay, sonra Meriba olarak adlandırılan Sina (Horeb) dağına yakın bir yerde oldu. Tanrı’nın Musa’ya o zaman ne dediğine dikkat edelim: “Horebde, kaya üzerinde, senin önünde duracağım; ve kayaya vuracaksın, ve kavm içsin diye ondan sular çıkacak.” (Çıkış 17:2-7; 33:6) Dolayısıyla Kadeş’te kendisine kayaya söylemesi emredildiği zaman, Musa’nın Tanrı’nın daha önce verdiği emri tekrarlama eğilimiyle davrandığı düşünülebilir.
Bu meselede Tanrı’nın Musa ile Harun’a hükmetmesine yol açan bir başka etkenin bulunduğu anlaşılmaktadır. Acaba bu ne olabilir? Musa asi kavme: “Bu kayadan size su çıkaralım mı?” dedi. Mezmur 106:33 bizi bu konuda aydınlatır, çünkü Musa’nın acı bir ruhla hareket ettiğini ve “dudakları ile tedbirsizce söyledi”ğini yazıyor. O, kızgın sözlerle konuşarak dikkati mucizevi şekilde suyu Sağlayan’a değil, kendisine ve Harun’a çekmiş oldu. Dolayısıyla Musa, Vaat Edilen Diyarın sınırında ölmeden az önce Tanrı, Kadeş-barnea’daki olaya değindi ve Musa’nın hatasının ‘kavmin gözleri önünde Tanrı’yı takdis etmemesi’ olduğunu söyledi.—Sayılar 27:12-14.
Bundan bizler bir ders alabiliriz. Öfkeli hareketlerden kaçınmamız ne kadar önemliyse de, özellikle başkalarının kusurları karşısında ruhumuzu kontrol etmemiz de aynı oranda önemlidir. Fazla rahatsız olmamıza izin verirsek, Tanrı’nın hizmetçilerine O’nun “koyunları” gözüyle bakmaktansa, onları insani açıdan görmeye başlayabiliriz. Gerçi onlar nakâmildir ve sinirlendirici hareketlerde bulunabilirler, fakat buna rağmen, ‘O’nun kavmi ve otlağının koyunlarıdırlar.’ (Mezmur 100:3) Tanrı, Oğlunun bu gibi kişiler için ölmesine izin verdiğine göre, biz de onlara karşı sabırlı davranmaya çalışıp, bizzat nasıl hissettiğimize veya nasıl etkilendiğimize bakmak yerine, onların Tanrı’nın indinde durumuna önem vermeyelim mi?
◼ I. Korintoslular 15:5’te sözü edildiği gibi, İsa’nın göründüğü “Onikiler” kimlerdi?
I. Korintoslular 15:5’te sözü edilen olayın Yuhanna 20:26-29’da kayıtlı bulunan ve Tomas’ı içeren olayın aynısı olduğu anlaşılıyor. Bununla birlikte, bu olay bir grup olarak resullere atfeder ve aralarında herhalde Mattias da bulunmaktadır.
Dirilme konusunu ele alan Pavlus, diriltildikten sonra İsa’nın bazı kişilere göründüğünü yazdı. Mesih, “Kifasa, sonra Onikilere göründü; ondan sonra, beş yüzden ziyade kardeşlere . . . . göründü.”—I. Korintoslular 15:5, 6.
İsa, şakirt olarak ardınca yürüyenler arasından 12 resul seçti. (Matta 10:2-5) Onikilerden biri Yahuda İskariyot idi; o hain olup İsa’yı ele verdi ve gidip kendini astı. (Matta 26:20-25; 27:3-10) Böylece, Mesih’in diriltildiği anda önce seçilmiş olan 12 asıl resulden sadece 11’i sadık kalmıştı. İsa, dirilişiyle göğe çıkış süresi arasında çeşitli şakirtlere göründü. Daha sonra resuller, Yahuda İskariyot’un yerine bir başkasını seçmenin gereğini gördüler. Tanrısal yönetim altında Mattias seçildi, ve o, “on bir resuller ile sayıldı.”—Resullerin İşleri 1:6-26.
Bazıları, Pavlus’un, Yahuda’nın ölmüş ve Mattias’ın henüz seçilmemiş olduğu bir zamanda İsa’nın nasıl “Onikilere göründüğü”nü yazabildiğini merak ettiler. Kesin sayıya bakarsak, o zaman, İsa tarafından seçilip gönderilen sadece “onbir resul”ün olduğunu görürüz.—Luka 6:13-16.
Bir grubun üyelerinden biri eksik olsa da bu gruptan bir bütün olarak söz etmek normaldir. (“Yönetim kurulu karar verdi . . . ” “İhtiyarlar kurulu buluştu . . . ”) Böylece “Onikiler” terimi, o anda bir veya iki üyesi bulunmasa da, tüm resuller grubuna atfen kullanılmış olabilir. (Resullerin İşleri 6:1-6 ile karşılaştır.) İsa, kapıları kapalı bir odadaki şakirtlerine ilk kez göründüğünde “Onikilerden biri . . . Tomas . . . . onlarla beraber değildi.” Sekiz gün sonra o da hazır bulundu, ve bütün şüpheleri giderildi. (Yuhanna 20:19-29) Mattias, Yahuda’nın yerini almak üzere henüz seçilmemiş olsa da, çoktandır İsa’nın bir şakirdiydi. (Resullerin İşleri 1:21, 22) O, bu resullerin yakın arkadaşıydı ve kısa zaman sonra ise, ‘onlarla bir sayıldı.’ Bu nedenle İsa’nın göründüğü “Onikiler” hakkında söylenen söz, herhalde Mattias’ı da içine aldı.
◼ Tanrı’nın kavminin üyelerinin ‘kendininkilere bakması’ beklendiğine göre, İbrahim Hacar ve İsmail’i nasıl çöle yollayabildi?
Tanrı’nın hizmetçilerinin, muhtaç durumdaki aile üyelerine bakmaları hem sevgi dolu hem de uygun bir davranıştır. İsa’nın ardınca giden ana-babalar hakkında resul Pavlus şunları yazdı: “Eğer biri, kendininkilere, ve bilhassa evi halkına bakmazsa, imanı inkâr etmiştir, ve imansızdan fenadır.”—I. Timoteos 5:8.
İbrahim’in hareket tarzının bu Tanrısal öğüdün ruhuna aykırı olmadığından emin olabiliriz. Çünkü o, “Yehova’nın dostu” olarak gerçek imanın örneğini verdi.—Yakub 2:23; İbraniler 11:8-19.
Tanrı, İbrahim’in zürriyeti veya mirasçısı vasıtasıyla bereket getireceğini vaat etmişti. Yaşlanan Sara, kısır olduğundan, Mısırlı hizmetçisi Hacar vasıtasıyla bir oğul meydana getirmek üzere İbrahim’i teşvik etti. Hacar, gebe kalınca, Sara’ya karşı öylesine küstahça davranmaya başladı ki, sanki İbrahim’in sevgili karısı Sara’ya karşı “zorbalık” veya kötülük işliyormuş gibiydi. (II. Samuel 22:49; Mezmur 11:5) İbrahim, Sara’nın Hacar’a dilediğini yapmasına izin verdikten sonra, Hacar, çöle kaçtı, belki de Mısır’a dönmek istedi. Kayıt onun yanına erzak aldığını söylemediğinden, Hacar başka ordugâhlarda belki Bedevilerinkinden yiyecek ve su temin edebileceğini tahmin etmiş olabilirdi.—Tekvin 12:1-3, 7; 16:1-6.
Araya giren bir melek Hacar’a dönmesini, birçok soyu olacağını ve oğlu İsmail’in ise, ‘elinin herkese karşı olacağını’ söyledi. (Tekvin 16:7-12) Birkaç yıl sonra İsmail, İbrahim’in Sara’dan doğmuş olan gerçek mirasçısı İshak’a karşı çıktı. İsmail, İshak ile alay etmeye veya ona karşı kötü davranmaya başladı. Durum bir kardeş rekabeti olayından daha da ciddiydi. Tanrı’nın Sözü, bu hareketi, Tanrısal vaade göre doğan İbrahim’in zürriyetine karşı yapılan bir “eza” olarak tanımladı. Dolayısıyla kesin adımlar atılmalıydı.—Tekvin 21:1-9; Galatyalılar 4:29-31.
Yehova, İbrahim’e, karısının isteğine uyup ‘Hacar’la oğlunu dışarı atmasını’ söyledi. İbrahim, Hacar’la İsmail’in gönderilmesinden hoşlanmadıysa da, onlar için erzak hazırladı. Belki çöle yollandığı ilk keresine zıt olarak, Hacar, bu sefer ekmekle (ki çeşitli yiyecekler demek olabilir) ve su ile çıktı. İbrahim bunları verdi. Hacar, herhalde “Beer-şeba çölünde” yolunu kaybetti ve o bölgedeki kuyulardan birini henüz bulmadan, erzağı bitti. Onun başına gelenlerden İbrahim sorumlu tutulamazdı, çünkü o, Hacar’ın, ev halkı arasından atılmasını gerektirecek kötü davranışları karşısında bile ‘kendininkilere bakmıştı.’—Tekvin 21:10-21.