Hayatımız ve Hizmetimiz İbadeti Kitapçığı İçin Kaynaklar
5-11 TEMMUZ
TANRI’NIN SÖZÜNDEKİ HAZİNELER | TEKRAR 11-12
“Yehova Kendisine Nasıl Tapınmamızı İster?”
it-2-E 1007 p. 4
Can
Tüm Canımızla Hizmet Etmek. “Can” kelimesi, tüm varlığıyla kişinin kendisine atfeder. Ancak bazı ayetler bize Tanrı’ya yalnız ‘bütün canımızla’ değil ‘bütün yüreğimizle’ de hizmet etmemizi söyler (Tkr 4:29; 11:13, 18). Tekrar 6:5 ise “Tanrın Yehova’yı bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün gücünle seveceksin” der. İsa da bir kişinin, Yehova’yı bütün canı ve gücüyle sevmesinin yanı sıra ‘bütün zihniyle’ de sevmesi gerektiğini söyledi (Mr 12:30; Lu 10:27). Can kişinin kendisiyse, kişinin yüreğini, gücünü, zihnini kapsıyor demektir. Öyleyse bunlar neden canla birlikte tekrar sayılıyor? Bunu bir örnekle açıklayalım. Bir kişi kendisini, yani canını birine köle olarak satabilirdi ve böylece efendisine ait olurdu. Fakat köle efendisine tüm yüreğiyle, yani onu memnun etme isteğiyle hizmet etmeyebilirdi. Ayrıca efendisinin işlerini yaparken tüm gücünü veya tüm zihnini kullanmayabilirdi (Ayrıca Ef 6:5; Kl 3:22 ile karşılaştırın). Bizler de Tanrı’ya ve bizi fidyeyle satın alan Oğluna aitiz. Anlaşılan ayetlerde canın yanı sıra yürekten, güçten ve zihinden söz edilmesinin nedeni hizmetimizde bunlara özellikle dikkat etmemiz gerektiğini hatırlatmaktır. Tanrı’ya ‘bütün canımızla’ hizmet etmek tüm varlığımızla hizmet etmek demektir. Tüm bedenimiz, davranışlarımız, yeteneklerimiz ve arzularımız da buna dahildir (Ayrıca Mt 5:28-30; Lu 21:34-36; Ef 6:6-9; Flp 3:19; Kl 3:23, 24 ile karşılaştırın).
it-1-E 84 p. 3
Sunak
İsrailoğulları etraflarındaki halkların yaptığı tüm sunakları, kutsal direkleri ve dikili taşları yok etmeliydi (Çk 34:13; Tkr 7:5, 6; 12:1-3). Onlar asla Kenanlılar gibi böyle şeyler inşa etmemeli ve çocuklarını kurban olarak ateşte yakmamalıydılar (Tkr 12:30, 31; 16:21). İsraillilerin gerçek Tanrı’ya tapınmak için sadece tek bir sunakları olmalıydı ve bu sunak Yehova’nın seçeceği yerde bulunmalıydı (Tkr 12:2-6, 13, 14, 27). Bu diğer milletlerin yaptıklarından çok farklıydı. Örneğin, Babil’de sadece tanrıça İştar için 180 sunak vardı. İsrailoğulları Ürdün Irmağı’nı geçtikten sonra, Yehova ilk kez yontulmamış taşlardan bir sunak yapmalarını emretti (Tkr 27:4-8). Yeşu bu sunağı Ebal Dağı’nda yaptı (Yş 8:30-32). Diyarı paylaştıktan sonra Rubenoğulları, Gadoğulları ve Manasse kabilesinin yarısı Ürdün Irmağı’nın kıyısında büyük bir sunak yaptı. Diğer kabileler bunu putperest bir eylem sandılar ve bu bir krize yol açtı. Ancak sonra onların bu sunağı Yehova’ya bağlılıklarını gösteren bir anıt olarak yaptıkları anlaşıldı (Yş 22:10-34).
12-18 TEMMUZ
TANRI’NIN SÖZÜNDEKİ HAZİNELER | TEKRAR 13-15
“Kanun Yehova’nın Yoksullarla İlgilendiğini Nasıl Gösteriyordu?”
it-2-E 833
Sebt Yılı
Sebt yılı “af yılı” olarak adlandırılıyordu (Tkr 15:9; 31:10). O yıl memleket için tam bir dinlenme yılıydı, toprak nadasa bırakılırdı (Çk 23:11). Ayrıca “Yehova’nın onuruna” borçlar affedilirdi. Farklı görüşler olsa da bazı bilginlere göre aslında borçlar silinmiyordu. Sebt yılında İbrani çiftçi gelir elde edemeyecekti. Bu yüzden alacaklı, borcunu ödemesi için o yıl ona baskı yapmamalıydı. Öte yandan borçlu olan yabancıysa alacaklı ona baskı yapabilirdi (Tkr 15:1-3). Bazı hahamlara göre birinin yoksul bir kardeşine yardım etmek için verdiği borçlar siliniyordu ama iş anlaşması kapsamındaki borçlar farklı şekilde sınıflandırılıyordu.
it-2-E 978 p. 6
Köle
Köle-efendi ilişkisini düzenleyen kanunlar. Eski İsrail’de İbrani kölelerin statüsüyle yabancı ve göçmen kölelerin statüsü farklıydı. İbrani olmayan köleler efendilerinin malı olarak kalırdı ve babadan oğula miras olarak bırakılabilirdi (Le 25:44-46). Öte yandan İbrani bir köle hizmetinin yedinci yılında ya da Azatlık yılında (hangisi önceyse o esas alınarak) özgür bırakılırdı. İbrani kölelere ücretli işçi gibi davranılmalıydı (Çk 21:2; Le 25:10; Tkr 15:12). Bir İbrani kendisini bir yabancıya, yabancının ailesinden birine ya da bir göçmene satarsa, her zaman özgürlüğünü geri alma imkânı vardı. Bunu ya kendisi ya da geri satın alma hakkı olan biri yapabilirdi. Kurtarma bedeli, Azatlık yılına ya da kölenin hizmetinin yedinci yılına kaç yıl kaldığına bakılarak hesaplanırdı (Le 25:47-52; Tkr 15:12). Efendi İbrani kölesini serbest bırakırken yeni hayatına güzel bir başlangıç yapması için ona hediye vererek destek olmalıydı (Tkr 15:13-15). Biri evliyken köle olduysa eşi de onunla birlikte serbest kalırdı. Eğer köleyi efendisi evlendirmişse, kadın ve çocuklar efendinin olacaklardı. Anlaşılan burada kastedilen yabancı bir kadındı; onların yedinci yılda serbest kalma hakkı yoktu. Böyle bir durumda İbrani köle efendisinin yanında kalmayı seçebilirdi. Ömür boyu köle olacağının işareti olarak kulağı bizle delinecekti (Çk 21:2-6; Tkr 15:16, 17).
19-25 TEMMUZ
TANRI’NIN SÖZÜNDEKİ HAZİNELER | TEKRAR 16-18
“Adaletle Hüküm Vermek İçin İlkeler”
it-1-E 343 p. 5
Körlük
Yolsuzluk yaparak adaleti çarpıtmak körlükle temsil edilirdi. Kanunda rüşvet, hediye ya da önyargıya karşı birçok uyarı vardı. Çünkü bu tür şeyler bir hâkimin gözünü kör edebilir ya da adaletin tarafsız şekilde uygulanmasını engelleyebilir. “Rüşvet, sağgörülü adamın gözünü kör eder” (Çk 23:8). “Rüşvet hikmetlinin gözünü kör eder” (Tkr 16:19). Bir hâkim ne kadar adil ve ayırt edici olursa olsun, davaya dahil olan kişilerin hediyelerinden ister istemez etkilenebilir. Tanrı’nın kanunu sadece hediyelerin değil, acıma gibi duyguların da bir hâkimin gözünü kör edebileceğini dikkate alarak şöyle der: “Düşkünün tarafını tutmayacaksın ve güçlüyü kayırmayacaksın” (Le 19:15). Dolayısıyla bir hâkim, duygusal sebeplerle ya da toplumu memnun etmek amacıyla, birine sırf zengin olduğu için aleyhte hüküm vermemeliydi (Çk 23:2, 3).
it-2-E 511 p. 7
Rakamlar
İki. Kutsal Kitapta iki rakamı sık sık adli meselelerle bağlantılı olarak kullanılır. Bir olayla ilgili iki tanığın anlattıklarının birbirine uyması, iddialarını güçlendirirdi. Hâkimler önünde bir meselenin kesinlik kazanması için iki, hatta üç şahit gerekliydi. Bu ilke Hıristiyan cemaatinde de uygulanır (Tkr 17:6; 19:15; Mt 18:16; 2Ko 13:1; 1Ti 5:19; İb 10:28). Tanrı da, Oğlunu insanlığın kurtarıcısı olarak tanıtırken bu ilkeye uydu. İsa şöyle dedi: “Kendi Kanununuzda da, ‘İki kişinin tanıklığının doğru’ olduğu yazılıdır. Ben kendi hakkımda tanıklık ediyorum; beni gönderen Babam da benim hakkımda tanıklık ediyor” (Yhn 8:17, 18).
it-2-E 685 p. 6
Kâhin
Tanrı’nın kanununu açıklama ayrıcalığı en başta kâhinlere aitti. Onlar İsrail’deki yargı sisteminde önemli bir rol oynuyorlardı. Kâhinler kendilerine ayrılmış olan şehirlerde hâkimlere yardım etmeye hazırdılar; onlar aynı zamanda yerel mahkemeleri aşan zor davalarda, hâkimlerle birlikte hizmet ediyorlardı (Tkr 17:8, 9). Çözülmemiş cinayetlerde şehrin ihtiyarlarına yardım etmeleri gerekiyordu. Kâhinler şehrin kan dökme suçundan kurtulması için doğru yöntemlerin uygulanmasını sağlıyordu (Tkr 21:1, 2, 5). Kıskanç bir koca, eşinin onu aldattığından şüphelenirse kadını kutsal mekâna getirmeliydi. Kâhin, kadının masum olup olmadığını öğrenmek için kanundaki adımları izleyerek Yehova’ya danışırdı (Sy 5:11-31). Tüm davalarda, kâhinlerin ve tayin edilmiş hâkimlerin verdiği hükme saygı duyulmalıydı; bilerek yapılan saygısızlığın ya da itaatsizliğin cezası ölümdü (Sy 15:30; Tkr 17:10-13).
Ruhi Hazineleri Keşfedin
it-1-E 787
Cemaatten Atılmak
Kanuna göre, birinin ölümle cezalandırılması için en az iki kişinin tanıklığı gerekiyordu (Tkr 19:15). Suçluya ilk taşı bu tanıkların atması isteniyordu (Tkr 17:7). Bu, onların Tanrı’nın kanununa uymak ve İsrail cemaatini temiz tutmak konusundaki gayretini gösterecekti. Aynı zamanda aceleyle, dikkatsizce tanıklık etmeye ya da yalan beyanda bulunmaya karşı uyarıcı olacaktı.
TARLA HİZMETİNDE KENDİNİZİ GELİŞTİRİN
Konuşma
it-1-E 519 p. 4
Hıristiyan cemaati
Hıristiyan cemaatinin bu dünyadaki mahkemeler gibi bir yetkisi yoktur. Ancak, ruhi açıdan terbiyeye ihtiyacı olan kişilere karşı harekete geçebilir, hatta onları cemaatten çıkarabilir. Bu nedenle Pavlus, gözetmenlere cemaatin içindekileri yargılamaları gerektiğini söyledi (1Ko 5:12, 13). Pavlus ve Petrus, cemaatlere yazdıkları mektuplarda ihtiyarların cemaatin ruhi durumunu dikkatle gözlemlemeleri gerektiğini belirtti. Onlar, hikmetsizce ya da yanlış bir adım atanlara yardım etmeli ve öğüt vermeliydi (2Ti 4:2; 1Pe 5:1, 2; ayrıca Ga 6:1 ile karşılaştırın). Mezheplere ve bölünmelere yol açanlar, haklarında bir karar alınmadan önce iki kez uyarılmalıydı (Tit 3:10, 11). Günah işlemekte ısrar edenler cemaatten çıkarılmalıydı. Bu bir terbiyeydi ve kişiye günahkâr davranışlarının cemaat tarafından hoş görülemeyeceğini gösteriyordu (1Ti 1:20). Pavlus ihtiyarlara, toplanıp hâkimler gibi davayı ele almalarını söyledi (1Ko 5:1-5; 6:1-5). Bir suçlamayı, sadece iki ya da üç tanık varsa kabul etmeliydiler. Kanıtları değerlendirirken önyargılı olmamalı ve kesinlikle taraf tutmamalıydılar (1Ti 5:19, 21).
26 TEMMUZ–1 AĞUSTOS
TANRI’NIN SÖZÜNDEKİ HAZİNELER | TEKRAR 19-21
“Yehova İçin İnsan Hayatı Çok Değerlidir”
it-1-E 344
Kan
Tanrı insanların onlara verdiği hayattan zevk almasını ister. Birinin canını alan kişi Tanrı’ya hesap verecektir. Bunu Tanrı’nın katil Kain’e söylediklerinden görebiliriz: “Kardeşinin kanı Bana topraktan feryat ediyor” (Ba 4:10). Kardeşinden nefret eden biri de aslında onun ölmesini ister. Kardeşine iftira atan veya hakkında yalan tanıklık eden kişi de onun hayatını tehlikeye atar. Böyle biri kardeşinin kanından sorumlu olur (Le 19:16; Tkr 19:18-21; 1Yh 3:15).
Ruhi Hazineleri Keşfedin
it-1-E 518 p. 1
Mahkeme
Yerel mahkemeler şehir kapılarındaydı (Tkr 16:18; 21:19; 22:15, 24; 25:7; Ru 4:1). Kapı derken kastedilen, şehrin içinde kapıya yakın açık bir alandı. Şehir kapılarında halk toplanır ve Kanun okunurdu, ayrıca duyurular da orada yapılırdı (Ne 8:1-3). Mülk satışı gibi hukuki işlemler için şehir kapısında şahit bulmak kolaydı. Çünkü gün içinde birçok insan kapılardan girip çıkıyordu. Şehir kapısında görülen davalar halka açık, göz önünde olduğu için hâkimler dava boyunca ve karar verirken adil olmaya daha çok dikkat ederdi. Anlaşılan hâkimlere kapının yakınlarında görevlerini yapabilecekleri rahat bir ortam sağlanmıştı (Ey 29:7). Samuel “Beytel, Gilgal ve Mitspa bölgelerini dolaşır, oralarda İsrail’e hâkimlik yapardı.” Evinin olduğu Rama’ya döndüğünde de hâkimlik görevini sürdürürdü (1Sa 7:16, 17).
2-8 AĞUSTOS
TANRI’NIN SÖZÜNDEKİ HAZİNELER | TEKRAR 22-23
“Kanun Yehova’nın Hayvanlara Değer Verdiğini Gösterir”
it-1-E 375-376
Yük
Eski devirlerde yük taşımak için genelde hayvanlar kullanılırdı. Kanuna göre bir İsrailli, kendisinden nefret eden birinin eşeğini yük altında çökmüş görürse, öylece bırakıp gitmemeliydi. ‘Hayvanın yükünü hafifletmesi için sahibine yardım etmeliydi’ (Çk 23:5).
it-1-E 621 p. 1
Kanunun Tekrarı
Tekrar kitabında hayvanlara şefkatle davranmanın da önemi belirtilir. Kanuna göre bir İsrailli, yuvasında oturan kuşu almamalıydı. Çünkü anne kuş, içgüdüsel olarak yavrularını korumaya çalışıp zarar görebilirdi. Bu yüzden yuvadan uzaklaştırılmalıydı. Sadece yavru kuşlar alınabilirdi. Serbest kalan anne kuş yeniden yavru büyütebilirdi (Tkr 22:6, 7). Bir çiftçi eşekle öküzü aynı boyundurukla sabana koşmamalıydı (22:10). Öküz harman döverken ağzı bağlanmamalıydı. Aç bir öküzün önünde tahıl varken ağzını bağlamak, bir yandan da tüm gücüyle çalışmasını beklemek ona işkence etmek demekti (25:4).
Ruhi Hazineleri Keşfedin
it-1-E 600
Borç, Borçlu
Borç sözcüğü, ödünç alınan ve geri verilmesi ya da ödenmesi gereken bir şeye atfen kullanılır. Eski İsrail’de borçlanmanın en önemli nedeni maddi sıkıntıydı. Borçlanmak İsrailliler için çok kötü bir şeydi; çünkü borç alan kişi bir anlamda borç verenin kulu olurdu (Öz 22:7). Bu nedenle Tanrı toplumuna, muhtaç durumdaki kardeşlerine borç verirken bencil davranmamalarını ve cömert olmalarını emretti. Faiz isteyerek kardeşlerinin başına gelen felaketten kazanç sağlamaya çalışmamalıydılar (Çk 22:25; Tkr 15:7, 8; Me 37:26; 112:5). Ancak, yabancılardan faiz alabilirlerdi (Tkr 23:20). Yahudi yorumculara göre, bu düzenleme ticari borçlanmalar için yapılmıştı. İsrail’de yabancılar genellikle geçici olarak bulunurdu ve bunların çoğu tüccardı. Tüccarlar kendileri de faizle borç verdikleri için, onlardan faiz istemek mantıklıydı.
9-15 AĞUSTOS
TANRI’NIN SÖZÜNDEKİ HAZİNELER | TEKRAR 24-26
“Kanun Yehova’nın Kadınlara Duyduğu Şefkati Yansıtır”
it-2-E 1196 p. 4
Kadın
Askerlikle ilgili kanunlar da yeni evli bir adamı askerlikten bir yıllığına muaf tutarak karı kocanın iyiliğini gözetirdi. Bu sayede onların çocuk sahibi olma fırsatı olurdu. Kocası savaşa giderse hatta cephede ölse bile, çocuklarının olması kadın için büyük bir teselli kaynağıydı (Tkr 20:7; 24:5).
it-1-E 963 p. 2
Hasattan Kalanları Toplamak
Memleketin yoksulları için yapılan bu harika düzenleme hiçbir şekilde halkı tembelliğe teşvik etmiyordu. Tersine cömert olmaya ve Yehova’nın desteğine güvenmeye teşvik ediyordu. Davut şu sözleri yazarken bu düzenlemeyi düşünmüş olmalı: “Doğru kişinin terk edildiğini, çocuklarının ekmek dilendiğini görmedim” (Me 37:25). Fakirler bile Kanundaki bu düzenlemeden yararlanarak kendi emekleriyle karınlarını doyurabiliyordu. Kendileri de çocukları da ekmek dilenmek zorunda kalmıyordu.
Ruhi Hazineleri Keşfedin
nwtsty, Mt 19:7’deki inceleme notu
boşanma belgesi: Kanun boşanmayı düşünen bir adamın yasal bir belge hazırlamasını ve muhtemelen ihtiyarlara danışmasını talep ederek, ona böyle ciddi bir karar almadan önce yeniden düşünmesi için zaman tanıyordu. Anlaşılan Kanunun amacı birinin aceleyle boşanma kararı almasını önlemek ve kadınlara bir ölçüde yasal korunma sağlamaktı (Tkr 24:1). Fakat İsa’nın zamanında din adamları boşanmayı kolaylaştırmıştı. Birinci yüzyılda yaşamış bir tarihçi ve boşanmış bir Ferisi olan Josephus, “herhangi bir nedenle (ki, erkeklerin ileri sürdüğü pek çok neden var)” boşanılabileceğini söyledi.
16-22 AĞUSTOS
TANRI’NIN SÖZÜNDEKİ HAZİNELER | TEKRAR 27-28
Ruhi Hazineleri Keşfedin
it-1-E 360
Sınır İşareti
Yehova’nın kanunu birinin, komşusuyla arasındaki sınırın yerini değiştirmesini yasaklamıştı (Tkr 19:14; ayrıca Öz 22:28’e bakın). Hatta bunu yapan kişi lanetleniyordu (Tkr 27:17). Toprak sahipleri genelde geçimlerini, tarlalarından aldıkları üründen sağlardı. Bu yüzden birinin arazisinin sınırını değiştirmek onun ekmeğine el uzatmak gibiydi. Eski devirlerde de buna hırsızlık gözüyle bakılıyordu (Ey 24:2). Hoşea’nın zamanındaki Yahuda yöneticileri de böyle vicdansız kişilere benzetilmişti (Ho 5:10).
23-29 AĞUSTOS
TANRI’NIN SÖZÜNDEKİ HAZİNELER | TEKRAR 29-30
Ruhi Hazineleri Keşfedin
it-1-E 665 p. 3
Kulak
Yehova, itaatsiz ve inatçı İsraillilere ‘kulaklarının sünnetsiz’ olduğunu söylemişti (Yr 6:10; Elç 7:51). Sanki bir şey kulaklarını tıkamıştı ve duyamıyorlardı. Yehova, rehberliğini arayanlara, anlayış kazanmalarını ve itaat etmelerini sağlayacak ‘kulaklar verir.’ İtaatsiz kişilerin ise mecazi duyma yetilerinin körelmesine izin verir. Bu anlamda Yehova, İsraillilerin kulaklarını açmamıştı (Tkr 29:4; Ro 11:8). Pavlus, Hıristiyan olduğunu söyleyen bazı kişilerin gerçek imandan sapacağını söyledi. Onlar Tanrı’nın Sözündeki hakikati değil, “kulaklarına hoş gelen şeyleri duymak” isteyeceklerdi, bu yüzden de sahte öğretmenleri dinleyeceklerdi (2Ti 4:3, 4; 1Ti 4:1).