İmanımızı Savunmak
“Mesihi Rab olarak yüreklerinizde takdis edin; . . . . sizde olan ümit hakkında sizden her sebep sorana, . . . . cevap vermeğe daima hazır olun.”—I. PETRUS 3:15.
1, 2. Yehova’nın Şahitleri muhalefetle karşılaştığında neden şaşırmaz, fakat neyi arzu ederler?
YEHOVA’NIN Şahitleri çoğu ülkede dürüst ve temiz yaşayan insanlar olarak tanınır. Birçok kişi onları hiç sorun çıkarmayan, iyi komşular olarak görür. Bununla birlikte, ne gariptir ki, İsa’nın bu barışsever takipçileri gerek savaş gerekse de barış zamanında haksız yere zulüm çekmiştir. Böyle bir muhalefet onları şaşırtmaz. Aslında, onlar bunu bekler. Her şey bir yana, İsa’nın MS birinci yüzyıldaki sadık takipçilerinin ‘nefret gördüğünü’ bilirler; öyleyse bugün Mesih’in gerçek takipçisi olmaya çalışanlar neden farklı bir muamele beklesin? (Matta 10:22) Bunun yanı sıra Mukaddes Kitap şöyle der: “Mesih İsada takva üzre yaşamak istiyenlerin hepsi eza çekeceklerdir.”—II. Timoteos 3:12.
2 Yehova’nın Şahitleri ne zulüm görmek isterler, ne de para cezalarından, hapsedilmekten ve kendilerine kötü davranılmasından zevk alırlar. Tanrı’nın Gökteki Krallığını bir engelleme olmadan vaaz edebilmek için ‘sakin ve huzurlu bir hayat yaşamak’ isterler. (I. Timoteos 2:1, 2) Tapınmalarının gereklerini yerine getirmek üzere birçok ülkede sahip oldukları dinsel özgürlüğü takdir ediyor ve hükümet görevlileri de dahil, ‘bütün insanlarla barışta olmak’ amacıyla ellerinden gelen dikkati gösteriyorlar. (Romalılar 12:18; 13:1-7) Öyleyse neden ‘nefret görüyorlar’?
3. Yehova’nın Şahitlerinden haksız yere nefret edilmesinin bir nedeni nedir?
3 Yehova’nın Şahitlerinin haksız yere nefret görmelerinin nedenleri ilk Hıristiyanlarınkiyle temelde aynıdır. Öncelikle dinsel inançlarını yerine getirme tarzları yüzünden bazıları tarafından sevilmezler. Örneğin, Tanrı’nın Gökteki Krallığını gayretle vaaz ederler, fakat bazı insanlar gayretlerini yanlış anlayarak bunu “başkalarını kendi dinlerine çevirmeye yönelik saldırgan çabalar” olarak niteler. (Resullerin İşleri 4:19, 20 ile karşılaştırın.) Onlar aynı zamanda siyaset ve çatışmalar konusunda da tarafsızdır; bu bazen yanlış anlaşılarak Şahitlerin vatanlarına bağlılık göstermedikleri şeklinde yorumlanır.—Mika 4:3, 4.
4, 5. (a) Yehova’nın Şahitleri sahte suçlamalara nasıl hedef olmuştur? (b) Yehova’nın hizmetçilerine yöneltilen zulmün asıl kışkırtıcısı çoğu zaman kimler olmuştur?
4 İkincisi, Yehova’nın Şahitleri açık yalanlarla ve inançlarının çarpıtılmasıyla da sahte suçlamaların hedefi olmuştur. Bunun sonucunda, bazı ülkelerde tehlikeli bir tarikat olarak damgalandılar. Ayrıca, Mukaddes Kitabın ‘kandan çekinin’ emrine itaat etme arzularına uyan kansız bir tıbbi tedavi şeklini istedikleri için, haksız yere “çocuk katilleri” ve “intihar tarikatı” olarak nitelendirildiler. (Resullerin İşleri 15:29) Fakat gerçek şu ki, Yehova’nın Şahitleri yaşama büyük değer vermelerinin yanı sıra, kendileri ve çocukları için mümkün olan en iyi tıbbi tedaviyi isterler. Kan naklini reddetmeleri sonucu her yıl Yehova’nın Şahitlerinin çocuklarından birçoğunun öldüğü şeklindeki suçlamalar tamamen asılsızdır. Aile bireylerinin Mukaddes Kitap hakikatinden etkilenişi farklı olduğundan, Şahitler aynı zamanda aileleri parçalamakla da suçlanmıştır. Yine de Yehova’nın Şahitlerini tanıyanlar onların aile yaşamını çok değerli saydıklarını, eşlerin birbirine sevgi ve saygı duymasını ve çocukların iman etseler de etmeseler de ana-babalarına itaat etmelerini emreden Mukaddes Kitap emirlerini izlemeye çalıştıklarını bilir.—Efesoslular 5:21–6:3.
5 Birçok olayda, Yehova’nın hizmetçilerine karşı zulmün baş kışkırtıcılarının siyasi otoriteleri ve medyayı etkileyerek Şahitlerin faaliyetini engellemeye çalışan dinsel muhalifler olduğu ortaya çıktı. İster inanç ve uygulamalarımızdan, isterse de sahte suçlamalardan kaynaklansın, Yehova’nın Şahitleri olarak böyle bir muhalefete nasıl karşılık vermeliyiz?
“Makullüğünüz Bütün İnsanlarca Bilinsin”
6. Cemaatin dışındaki kişilere ilişkin dengeli bir görüşe sahip olmak neden önemlidir?
6 En başta, dinsel inançlarımızı paylaşmayan kişilere ilişkin doğru görüşe—Yehova’nın görüşüne—sahip olmalıyız. Yoksa gereksiz yere başkalarının düşmanlığı ve kınamasına hedef oluruz. Resul Pavlus şöyle yazdı: “Makullüğünüz bütün insanlarca bilinsin.” (Filipililer 4:5) Bu nedenle Mukaddes Kitap bizi, cemaatin dışında olanlara ilişkin dengeli bir görüşe sahip olmaya teşvik eder.
7. Kendimizi “dünyadan lekesiz tutmak” neleri içerir?
7 Bir taraftan Kutsal Yazılar ‘kendimizi dünyadan lekesiz tutmak’ konusunda açıkça uyarıyor. (Yakub 1:27; 4:4) Buradaki “dünya” sözcüğü, Mukaddes Kitabın birçok yerinde olduğu gibi İsa’nın hakiki takipçilerinin dışındaki insan toplumunu kasteder. Bu insan toplumunun arasında yaşıyoruz; işte, okulda ve oturduğumuz mahallede onlarla ilişki içindeyiz. (Yuhanna 17:11, 15; I. Korintoslular 5:9, 10) Bununla birlikte, Tanrı’nın adil yollarıyla çelişen tutum, söz ve davranışlardan uzak kaldığımızdan bu dünyanın bizi lekelemesine izin vermeyiz. Aynı zamanda bu dünyayla, özellikle de Yehova’nın standartlarını hiçe sayan kişilerle çok yakın bir ilişkinin yol açabileceği tehlikeyi fark etmemiz yaşamsaldır.—Süleymanın Meselleri 13:20.
8. Neden dünyadan lekesiz kalmakla ilgili öğüt başkalarını küçük görmemiz için bir temel oluşturmaz?
8 Bununla birlikte, dünyadan lekesiz kalma öğüdü bize Yehova’nın Şahidi olmayan kişileri küçümsenecek bir sınıfmış gibi görmek üzere hiçbir temel sağlamaz. (Süleymanın Meselleri 8:13) Önceki makalede ele alınan Yahudi dinsel liderlerin örneğini hatırlayın. Onların geliştirdiği din şekli Yehova’nın onayını kazanmadı; Yahudi olmayanlarla iyi ilişkiler geliştirmeye de katkıda bulunmadı. (Matta 21:43, 45) Kendilerini adil gören bu fanatik adamlar Yahudi olmayanlara tepeden bakıyordu. Biz böyle bir dargörüşlülük yansıtıp Şahit olmayanları küçümsemiyoruz. Resul Pavlus gibi, bizim dileğimiz de, Mukaddes Kitap mesajını duyan herkesin Tanrı’nın onayını kazanmasıdır.—Resullerin İşleri 26:29; I. Timoteos 2:3, 4.
9. Dengeli ve Kutsal Yazılara dayalı bir görüş, inançlarımızı paylaşmayan kişiler hakkındaki konuşmalarımızı nasıl etkilemeli?
9 Kutsal Yazılara dayalı, dengeli bir görüş Şahit olmayanlar hakkındaki konuşmalarımızı da etkilemeli. Pavlus Titus’a İsa’nın Girit adasındaki takipçilerine “kimseye küfretmemeği, kavgacı olmamağı, bütün insanlara tam hilim göstererek mülâyim olmağı” hatırlatmasını söyledi. (Titus 3:2) İsa’nın takipçilerinin “kimse” hakkında, hatta Girit’teki iman etmeyen ve yalancılıkları, oburlukları ve tembellikleriyle tanınan kişiler hakkında bile kırıcı konuşmaması gerektiğine dikkat edin. (Titus 1:12) Öyleyse inançlarımızı paylaşmayan kişilerden söz ederken küçük düşürücü ifadeler kullanmak Kutsal Yazılara uygun olmaz. Üstünlük taslayan bir tutum başkalarının gözünde Yehova’ya sunulan tapınmayı çekici kılmayacak. Bunun yerine, insanlarla ilgili görüşümüz ve onlara karşı davranışlarımız Yehova’nın Sözünün makul ilkeleri doğrultusunda olursa Tanrı’nın ‘öğretimini süsleriz.’—Titus 2:10.
Ne Zaman Susmalı Ne Zaman Konuşmalı?
10, 11. İsa (a) ‘susmanın vaktini’ ve (b) ‘söylemenin vaktini’ bildiğini nasıl gösterdi?
10 Vaiz 3:7’de “susmanın vakti var, ve söylemenin vakti var” der. Öyleyse bu konudaki zorluk şudur: Ne zaman muhalefet edenlere aldırmamamız gerektiğine, ne zaman imanımızı savunmak için konuşmamız gerektiğine karar vermeliyiz. Sağgörü konusunda daima kusursuz bir örnek olan İsa’dan çok şey öğrenebiliriz. (I. Petrus 2:21) O ‘susmanın vaktini’ biliyordu. Örneğin, önde gelen kâhinler ve diğer ihtiyarlar tarafından Pilatus’un önünde haksız yere suçlandığında İsa “hiç cevap vermedi.” (Matta 27:11-14) Tanrı’nın kendisiyle ilgili iradesinin yerine gelmesini engelleyecek hiçbir şey söylemek istemedi. Bunun yerine, herkesin önünde yaptığı işlerin kendisine tanıklık etmesini tercih etti. Hakikatin bile onların gururlu zihin ve yüreklerini değiştirmeyeceğini biliyordu. Bu yüzden özellikle sessiz kalıp onların suçlamalarına aldırmadı.—İşaya 53:7.
11 Bununla birlikte, İsa ‘söylemenin vaktini’ de biliyordu. Bazı durumlarda, kendisini eleştirenlerin sahte suçlamalarını çürüterek doğrudan ve açıkça onlarla mücadele etti. Örneğin, yazıcı ve Ferisiler İsa’yı cinleri Beelzebul aracılığıyla çıkarmakla suçlayarak kalabalık önünde itibarını sarsmaya çalıştığında İsa bu sahte iddiaları yanıtsız bırakmak istemedi. Çarpıcı bir mantık ve etkili bir benzetme kullanarak yalanlarını çürüttü. (Markos 3:20-30; ayrıca Matta 15:1-11; 22:17-21; Yuhanna 18:37’ye bakın.) Benzer şekilde, İsa ele verilip tutuklandıktan sonra Sanhedrin’in önüne çıkarıldığında, Başkâhin Kayafa kurnazlıkla şunu talep etti: “Hay olan Allah hakkı için, sana and ettiririm, eğer Allahın Oğlu, Mesih, isen, bize söyle”! Bu da “söylemenin vakti” idi, çünkü sessiz kalmak kendisinin Mesih olduğunu inkâr etmesi olarak yorumlanabilirdi. Bu yüzden İsa cevap verdi: “Benim.”—Matta 26:63, 64; Markos 14:61, 62.
12. Hangi koşullar Pavlus ile Barnabas’ın Konya’da cesaretle konuşmasına yol açtı?
12 Ayrıca Pavlus ile Barnabas’ın örneğini düşünün. Resullerin İşleri 14:1, 2 şunu belirtir: “Konyada vaki oldu ki, Yahudilerin havrasına birlikte girip öyle söylediler ki, hem Yahudilerden, hem Yunanlılardan, büyük bir kalabalık iman etti. Ve iman etmiyen Yahudiler Milletlerin yüreklerini kardeşlere karşı kışkırttılar ve bozdular.” The New English Bible şöyle der: “Fakat iman etmeyen Yahudiler diğer milletlerden olanları kışkırttılar ve onların zihinlerini Hıristiyanlara karşı zehirlediler.” Yahudi muhalifler mesajı kendileri reddetmekle yetinmeyip diğer milletlerden olanlara da İsa’nın takipçilerine karşı önyargı aşılamaya çalışarak bir karalama kampanyasına giriştiler.a İsa’nın takipçilerinden çok nefret etmiş olmalılar! (Resullerin İşleri 10:28 ile karşılaştırın.) Pavlus ve Barnabas, aleni suçlamalar yüzünden yeni öğrencilerin cesaret kırıklığına uğramaması için “söylemenin vakti” olduğunu düşündü. “İmdi [Pavlus ve Barnabas] orada uzun zaman geçirip Rab için cesaretle söyliyorlardı.” Yehova da onlara mucizevi alametler yapma gücü vererek onayını gösterdi. Bunun sonucunda, “bazıları Yahudilerle, bazıları ise, resullerle oldular.”—Resullerin İşleri 14:3, 4.
13. Suçlamalarla uğraşırken, genellikle ne zamanlar “susmanın vakti” olarak görülmeli?
13 Öyleyse açıkça suçlandığımızda nasıl karşılık verelim? Bu tamamen koşullara bağlıdır. Bazı durumlar “susmanın vakti var” ilkesini uygulamamızı gerektirir. Özellikle kararlı muhalifler bizi boş tartışmalara çekmeye çalıştıklarında durum böyledir. Bazı insanların hiçbir zaman hakikati öğrenmek istemediğini unutmamalıyız. (II. Selânikliler 2:9-12) Yürekleri gururlu şekilde imansızlığa saplanmış kişilerle akıl yürütmeye çalışmak yararsızdır. Dahası, bize sahte suçlamalarıyla saldıran herkesle tartışmaya dalarsak çok daha önemli ve sonuç alabileceğimiz bir faaliyetten—Mukaddes Kitap hakikatini gerçekten öğrenmek isteyen dürüst yürekli kişilere yardım etmekten—uzak kalabiliriz. Bundan dolayı, hakkımızda yalanlar yaymaya kararlı muhaliflerle karşılaştığımızda yapmamız gerekenle ilgili ilhamla verilmiş öğüt şudur: “Onlardan çekinin.”—Romalılar 16:17, 18; Matta 7:6.
14. Hangi yollarla başkalarının önünde imanımızı savunabiliriz?
14 Tabii bu, imanımızı savunmayacağımız anlamına gelmez. Her şey bir yana, “söylemenin vakti” de vardır. Bizim hakkımızda karalama niteliğindeki eleştirilerle karşılaşmış samimi insanlar için yerinde bir endişe duyuyoruz. Yürekten inandığımız şeyleri başkalarına açıkça anlatmaya istekliyiz, evet, bunun için fırsatlar arıyoruz. Petrus şöyle yazdı: “Mesihi Rab olarak yüreklerinizde takdis edin; iyi vicdanınız olup sizde olan ümit hakkında sizden her sebep sorana, hilim ve korku ile cevap vermeğe daima hazır olun.” (I. Petrus 3:15) Gerçekten ilgi gösteren kişiler yürekten benimsediğimiz inançlarla ilgili kanıt istediğinde, muhalefet edenler tarafından ortaya atılan sahte suçlamalar hakkında sorular sorduğunda, imanımızı savunmak ve Mukaddes Kitaba dayanan doğru yanıtlar vermek bizim sorumluluğumuzdur. Ayrıca iyi davranışlarımız da büyük bir şahitliğe yol açabilir. Açık fikirli gözlemciler bizim Tanrı’nın adil standartlarıyla uyumlu yaşamaya gerçekten gayret ettiğimizi fark ettiğinde, bize yöneltilen suçlamaların sahte olduğunu hemen görebilecekler.—I. Petrus 2:12-16.
Karalama Kampanyaları İçin Ne Denebilir?
15. Medya yoluyla yayılan ve Yehova’nın Şahitlerini hedef alan çarpıtılmış bilgilere bir örnek nedir?
15 Zaman zaman, medya yoluyla Yehova’nın Şahitlerini hedef alan çarpıtılmış bilgiler yayılmıştır. Örneğin, 1 Ağustos 1997’de bir Rus gazetesi iftiralarla dolu bir makale yazarak, başka şeylerin yanı sıra Şahitlerin kendi mensuplarından ‘eğer imanlarını anlamıyor ve onlara katılmıyorlarsa karılarını, kocalarını ve ana-babalarını reddetmelerini’ kesin olarak talep ettiğini iddia etti. Yehova’nın Şahitlerini gerçekten tanıyan herkes bunun sahte bir suçlama olduğunu bilir. Mukaddes Kitap İsa’nın takipçilerinin iman etmeyen aile üyelerine sevgi ve saygıyla davranmasını söyler; Şahitler de bu yönlendirmeye uymaya gayret eder. (I. Korintoslular 7:12-16; I. Petrus 3:1-4) Böyle olmasına rağmen söz konusu makale yayımlandı ve birçok okuyucu yanlış bilgilendirilmiş oldu. Bize karşı suçlamalar yapıldığında imanımızı nasıl savunabiliriz?
16, 17 ve 16. sayfadaki çerçeve. (a) Bir keresinde Kule dergisi medyadaki yanlış bilgilere karşılık vermekle ilgili ne söylemişti? (b) Yehova’nın Şahitleri hangi durumlarda medyayla yayılan olumsuz bilgilere karşılık verebilir?
16 Yine bu durumda da “susmanın vakti var, ve söylemenin vakti var.” Kule dergisi bir keresinde bunu şöyle açıklamıştı: “Yanlış bilgiyi dikkate almamak ya da hakikati uygun yöntemlerle savunmak, koşullara, eleştirinin kaynağına ve amacına bağlıdır.” Bazı durumlarda yalanların daha da fazla yayılmasını önlemek amacıyla olumsuz haberleri dikkate almamak en iyisi olabilir.
17 Başka durumlar “söylemenin vakti” olabilir. Güvenilir bir gazeteci ya da muhabir Yehova’nın Şahitleri hakkında yanlış bilgiler almış olabilir ve hakkımızda gerçekleri öğrenmek isteyebilir. (“Bir Yanlış Anlamanın Düzeltilmesi” çerçevesine bakın.) Medyadaki olumsuz haberler vaaz etme işimizi engelleyecek bir önyargıya yol açarsa Yehova’nın Şahitlerinin bürosunun temsilcileri bazı uygun yollarla hakikati savunmak üzere inisiyatif kullanabilir.b Örneğin, bir TV programında ya da benzer ortamlarda Yehova’nın Şahitlerinin verecek cevabı yokmuş izlenimini oluşturmamak için, gerekliyse, yeterlik sahibi ihtiyarların hazır bulunup gerçekleri dile getirmesi düzenlenebilir. Şahitler böyle durumlarda Teşkilatın ve temsilcilerinin yönlendirmelerine uyarak hikmetle davranır.—İbraniler 13:17.
İyi Haberi Hukuksal Yollarla Savunmak
18. (a) Vaaz etmek için neden insan hükümetlerinin iznine ihtiyacımız yoktur? (b) Vaaz etme izni verilmediğinde hangi yolu izliyoruz?
18 Tanrı’nın Gökteki Krallığının iyi haberini vaaz etme yetkimiz gökten gelir. Bu işi yapmak üzere bizi görevlendiren İsa’ya ‘gökte ve yerde bütün yetki’ verilmiştir. (Matta 28:18-20; Filipililer 2:9-11) Bu nedenle vaaz etmek için insan hükümetlerinin iznine ihtiyacımız yoktur. Yine de, dinsel özgürlüğe sahip olmanın Gökteki Krallık mesajının yayılmasındaki katkısının farkındayız. Tapınmamızın gereklerini yerine getirmekte özgür olduğumuz ülkelerde bu özgürlüğü korumak için hukuksal yollardan yararlanacağız. Böyle bir özgürlüğün tanınmadığı yerlerde, yasalar çerçevesinde, bunu elde etmeye çalışacağız. Amacımız sosyal bir reform yapmak değil, ‘incilin müdafaa ve teyididir.’c—Filipililer 1:7.
19. (a) ‘Tanrı’nın şeylerini Tanrı’ya ödememizin’ sonucu ne olabilir? (b) Ne yapmaya kararlıyız?
19 Yehova’nın Şahitleri olarak Yehova’yı Evrensel Egemen olarak tanıyoruz. O’nun kanunu en üstün kanundur. İnsan hükümetlerine titizlikle itaat ederek, ‘Kayser’in şeylerini Kayser’e ödüyoruz.’ Fakat hiçbir şeyin, çok daha önemli olan, ‘Tanrı’nın şeylerini Tanrı’ya ödeme’ sorumluluğumuzu engellemesine izin vermeyeceğiz. (Matta 22:21) Bunu yapmanın milletlerden ‘nefret görmemize’ neden olacağının tamamen farkındayız, fakat bunu öğrenci olmanın bedelinin bir kısmı olarak kabul ediyoruz. Yehova’nın Şahitlerinin 20. yüzyıldaki hukuksal tarihi imanımızı savunmak konusundaki kararlılığımıza ilişkin bir şahitliktir. Yehova’nın yardımı ve desteğiyle ‘iyi haberi vazgeçmeksizin öğretmeye ve duyurmaya’ devam edeceğiz.—Resullerin İşleri 5:42.
[Dipnotlar]
a Matthew Henry’s Commentary on the Whole Bible Yahudi muhaliflerin “böylelerine [Yahudi olmayanlara] kasıtlı olarak sanki tanışıyorlarmış gibi yaklaşıp, zihinlerine Hıristiyanlık hakkında sadece asılsız değil, aynı zamanda fena fikirler sokmak üzere hayal güçlerinin ve kötülüklerinin üretebileceği her şeyi söylediklerini” açıklar.
b Rus gazetesinde (15. paragrafta değinilmişti) iftira niteliğinde bir makalenin yayımlanması üzerine, Yehova’nın Şahitleri makaledeki sahte suçlamaların gözden geçirilmesi talebiyle Rusya Federasyonu Başkanlığının Enformasyon Anlaşmazlıklarıyla İlgili Adli Dairesine başvurdular. Geçenlerde mahkeme bu onur kırıcı makaleyi yayımladığı için gazeteyi cezalandıran bir karar çıkardı.
c Sayfa 19-22’deki “İyi Haberin Hukuksal Yollarla Korunması” makalesine bakın.
Hatırlıyor musunuz?
◻ Yehova’nın Şahitleri neden ‘nefret görüyor’?
◻ Dinsel inançlarımızı paylaşmayanlara ne gözle bakmalıyız?
◻ Muhalefet edenlerle başa çıkma konusunda İsa nasıl dengeli bir örnek oldu?
◻ Suçlamalarla karşılaştığımızda, “susmanın vakti var, ve söylemenin vakti var” ilkesini nasıl uygulayabiliriz?
[Sayfa 16’daki çerçeve]
Bir Yanlış Anlamanın Düzeltilmesi
“Yacuiba’da (Bolivya) yerel evangelist bir grup, irtidat edenler tarafından hazırlandığı belli olan bir filmin bir TV kanalında yayımlanmasını düzenledi. Bu programın kötü etkilerini göz önüne alan ihtiyarlar iki TV kanalını ziyaret edip halka Yehova’nın Şahitleri—İsmin Arkasındaki Teşkilat ve Mukaddes Kitap—Gerçekler ve Peygamberlikler Kitabı videolarını göstermeleri için para ödemeyi teklif etmeye karar verdiler. Teşkilatın videolarını seyrettikten sonra bir radyo kanalının sahibi irtidat edenlerin programındaki yanlış tanıtıma öfkelenerek, Yehova’nın Şahitlerinin yakında yapılacak bölge toplantılarıyla ilgili ücretsiz olarak spot reklamlar yapmayı teklif etti. Toplantıya katılım olağanüstüydü ve birçok dürüst yürekli insan hizmette Şahitler tarafından ziyaret edildiğinde içtenlikle sorular sormaya başladı.”—Yehova’nın Şahitlerinin 1997 Yıllığı, sayfa 61-62.
[Sayfa 17’deki resim]
İsa bazı durumlarda onu eleştirenlerin sahte suçlamalarını açıkça çürüttü