Yirmi Sekizinci Bölüm
Milletler İçin Işık
1, 2. Işık neden yaşamsaldır; bugün dünyayı ne tür bir “karanlık” kaplıyor?
“GÜNDÜZÜN ışık olsun diye güneşi veren, geceleyin ışık olsun diye ayın ve yıldızların kanunlarını koyan” Yehova ışığın Kaynağıdır. (Yeremya 31:35) Sırf bu nedenle bile, O’nun hayatın Kaynağı olduğu kabul edilmelidir; çünkü ışık hayat demektir. Eğer yeryüzü güneşten sürekli ısı ve ışık almasaydı, bildiğimiz gibi yaşam olamazdı. Gezegenimiz yaşanılmaz bir durumda olurdu.
2 Şu halde, Yehova’nın nasıl bir zamanda yaşayacağımızı önceden görüp bu zamanın ışıksız, karanlık günler olacağını bildirmesi bizi son derece ilgilendirmesi gereken bir konudur. İşaya ilhamla “işte, dünyayı karanlık, ve ümmetleri koyu karanlık örtecek” diye yazmıştı. (İşaya 60:2) Bu sözler kuşkusuz fiziki değil, ruhi bir karanlığa değiniyorsa da, hafife alınmamalıdır. Güneş ışığından yoksun olanların hayatta kalması nasıl olanaksızsa, ruhi ışıktan yoksun olanlar için de durum aynıdır.
3. Bu karanlık zamanda ışık için nereye başvurabiliriz?
3 Bu karanlık zamanda, Yehova’nın bizim için sağladığı ruhi ışığı önemsemezsek ciddi zararlar görmekten kaçınamayız. Yolumuzu aydınlatması için Tanrı’nın Sözüne başvurmamız, Mukaddes Kitabı mümkünse her gün okumamız çok önemlidir. (Mezmur 119:105) İbadetlerimiz birbirimizi ‘doğruların yolunda’ kalmaya isteklendirmemiz için fırsat sağlar. (Süleymanın Meselleri 4:18; İbraniler 10:23-25) Mukaddes Kitabı dikkatle incelemekten ve iman kardeşlerimizle sağlıklı ilişkimizden aldığımız güç, ‘Yehova’nın büyük öfkesi gününde’ doruğa varacak olan bu “son günler”in karanlığına yutulmamızı engeller. (II. Timoteos 3:1; Tsefanya 2:3) Bu büyük gün hızla yaklaşıyor! Benzer bir gün eski Yeruşalim halkının başına nasıl gelmişse, onun da öyle geleceği kesindir.
Yehova ‘Hükmü İcra Ediyor’
4, 5. (a) Yehova ne şekilde Yeruşalim’le savaştı? (b) Yeruşalim’in MÖ 607’deki yıkımında sadece oldukça az insanın hayatta kalmış olduğu sonucuna neden varabiliriz? (Dipnota bakın.)
4 İşaya’nın heyecan verici peygamberliğinin son sözlerinde, Yehova öfke gününe yol açan olayları canlı biçimde anlatıyor. Şunları okuyoruz: “Öfkesini şiddetle, ve tekdirini ateş alevile ödemek için, RAB ateşle gelecek, ve onun cenk arabaları kasırga gibi olacak. Çünkü RAB bütün beşere ateşle ve kılıçla hükmü icra edecek; ve RABBİN öldürdükleri çok olacak.”—İşaya 66:15, 16.
5 Bu sözler aslında İşaya’nın çağdaşlarının, yaşadıkları durumun ciddiyetini fark etmesine yardımcı olmalıydı. Babilliler’in Yehova’nın hükmünün infazcısı sıfatıyla Yeruşalim’e saldıracağı, savaş ‘arabalarının kasırga gibi’ tozu dumana katacağı zaman yaklaşıyordu. Ne korkunç bir manzara olacaktı! Yehova istilacıları bütün sadakatsiz Yahudi “beşere” Kendi ateşli ‘hükümlerini icra ettirmek’ üzere kullanacaktı. Yehova sanki Kendi kavmiyle savaşacaktı. ‘Şiddetli öfkesi’ geçmeyecekti. ‘Yehova’nın öldürdüğü’ Yahudiler çok olacaktı. Bu peygamberlik MÖ 607’de gerçekleşti.a
6. Yahuda’da hangi rezaletler yapılıyordu?
6 Acaba Yehova Kendi kavmine ‘hükmü icra etmekte’ haklı mıydı? Kesinlikle! İşaya kitabını incelerken, Yahudiler’in sözde Yehova’ya adanmış olmalarına rağmen sahte tapınmaya daldıklarını ve davranışlarının Yehova’nın gözünden kaçmadığını birçok kez gördük. Peygamberliğin şu sözlerinden bunu bir kez daha görüyoruz: “Bahçelere gitmek için kendilerini takdis ve tathir edenler, ortada birinin arkasında, domuz eti, ve mekruh şey, ve fare yiyenler, hep birden bitecekler, RAB diyor.” (İşaya 66:17) Acaba “kendilerini takdis ve tathir eden”, yani kutsayıp arıtan bu Yahudiler bunu pak tapınmaya hazırlanmak için mi yapıyorlardı? Besbelli ki, hayır! Tersine, özel ‘bahçelerde’ pagan arınma ayinleri yapıyorlardı. Ardından da, Musa Kanununda “mekruh” sayılan “domuz” ya da başka hayvanların etini oburca yiyip bitiriyorlardı.—Levililer 11:7, 21-23.
7. Hıristiyan Âlemi, putperest Yahuda’ya ne bakımdan benziyor?
7 Tek hakiki Tanrı’ya ahitle bağlı bir millet için ne iğrenç bir durum! Ama şunu düşünün: Bugün Hıristiyan Âleminin dinleri arasında da benzer iğrenç bir durum mevcuttur. Bu dinler de aynı şekilde Tanrı’ya hizmet ettiğini iddia etmekte ve liderlerinin birçoğu dindarlık taslamaktadır. Yine de, pagan öğreti ve gelenekleriyle kirlenerek ruhi karanlıkta olduklarını gösteriyorlar. Bu ne denli korkunç bir karanlıktır!—Matta 6:23; Yuhanna 3:19, 20.
“Benim İzzetimi Görecekler”
8. (a) Hem Yahuda’nın hem de Hıristiyan Âleminin başına nelerin geleceği bildirilmişti? (b) Milletler ne anlamda Yehova’nın ‘izzetini göreceklerdi’?
8 Hıristiyan Âleminin rezil davranışları ve sahte öğretileri Yehova’nın dikkatini çekiyor mu? Yehova’nın İşaya’ya yazdırdığı şu sözleri okuyup buna karar verin: “Ben onların işlerini ve düşüncelerini bilirim; bütün milletleri ve dilleri bir araya toplıyacağım vakit geliyor; ve gelip benim izzetimi görecekler.” (İşaya 66:18) Yehova Kendisine hizmet ettiklerini iddia edenlerin sadece “işlerini” değil, “düşüncelerini” de biliyor ve onları yargılamaya hazırlanıyordu. Yahuda Yehova’ya inandığını iddia ediyorsa da, putperestlikleriyle ve pagan alışkanlıklarıyla bu iddiasını yalanlıyordu. Yahuda halkının pagan ayinlerine göre ‘arınması’ boştu. Bu milletin sonu gelecek ve bu olay putperest komşularının gözü önünde olacaktı. Bu komşular olaylara tanık olacaklarından Yehova’nın Sözünün doğru çıktığını kabul etmek zorunda kalacak ve bu anlamda O’nun “izzetini görecekler”di. Bütün bunlar Hıristiyan Âlemi için de geçerli midir? Yehova’nın sözü gerçekleşip onun da sonu geldiğinde, eski dostlarının ve ticari ortaklarının birçoğu durup çaresizce buna seyirci olmak zorunda kalacaklar.—Yeremya 25:31-33; Vahiy 17:15-18; 18:9-19.
9. Yehova hangi müjdeyi veriyor?
9 Acaba Yeruşalim’in MÖ 607’deki yıkımı, Yehova’nın artık yeryüzünde hiçbir şahidinin olmayacağı anlamına mı geliyordu? Hayır. Daniel ve üç arkadaşı gibi bütünlüklerini göze çarpar biçimde koruyanlar, Babil’de sürgün olmalarına rağmen Yehova’ya hizmete devam edeceklerdi. (Daniel 1:6, 7) Evet, Yehova’nın sadık şahitler zinciri kopmayacaktı ve 70 yılın sonunda, sadık kadın ve erkekler Babil’i terk edip pak tapınmayı yeniden kurmak üzere Yahuda’ya döneceklerdi. Yehova şimdi buna değiniyor: “Aralarına bir alâmet [işaret] koyacağım, ve onlardan kaçıp kurtulanları milletlere, Tarşişe, Pula, ve Luda (yay çekenlere), Tubala, ve Yavana, şöhretimi işitmemiş, ve izzetimi görmemiş olan uzaktaki adalara göndereceğim; ve milletler arasında izzetimi bildirecekler.”—İşaya 66:19.
10. (a) Babil’den serbest bırakılan sadık Yahudiler ne bakımdan bir ‘işaret’ oldular? (b) Günümüzde kimler ‘işaret’ oluyorlar?
10 MÖ 537’de Yeruşalim’e dönen sadık kadın ve erkeklerden oluşan topluluk, Yehova’nın kavmini kurtardığını gösteren şaşkınlık verici bir ‘işaret’ olacaktı. Tutsak Yahudiler’in Yehova’nın mabedinde pak tapınmayı sürdürmek üzere bir gün serbest bırakılacaklarını acaba kim düşünebilirdi? Benzer şekilde, birinci yüzyılda ‘belirti ve işaret’ olanlar İsa’nın meshedilmiş takipçileriydi. Onlar Yehova’ya hizmet etmek isteyen alçakgönüllü kimselerin akın ettiği bir topluluktu. (İşaya 8:18; İbraniler 2:13) Günümüzdeyse, İsa’nın meshedilmiş takipçileri yenilenip onarılan memleketlerinde refaha kavuşarak yeryüzünde şaşkınlık verici bir ‘işaret’ oluyorlar. (İşaya 66:8) Onlar Yehova’nın ruhunun, yüreği kendisini O’na hizmete yönelten alçakgönüllü kimseleri cezbeden gücünün canlı kanıtıdırlar.
11. (a) Yurda dönüşten sonra, diğer milletlerden insanlar Yehova hakkında nasıl bilgi aldılar? (b) Zekarya 8:23 ilk kez nasıl gerçekleşti?
11 MÖ 537’de yurda dönüşten sonra, Yehova’nın ‘şöhretini işitmemiş’ milletlerden insanlar O’nun hakkında nasıl bilgi aldılar? Babil esaretinin sonunda sadık Yahudiler’in hepsi Yeruşalim’e dönmemişti. Daniel gibi, bazıları Babil’de kalmıştı. Başkalarıysa dünyanın dört bucağına dağılmıştı. MÖ beşinci yüzyıla doğru, Pers İmparatorluğu’nun dört bir yanında Yahudiler yaşıyordu. (Ester 1:1; 3:8) Onlardan bazılarının pagan komşularına Yehova’dan söz etmiş olduğu şüphesizdir, çünkü bu milletlerden birçok kişi sonradan Yahudiliği benimsemişti. Birinci yüzyılda İsa’nın öğrencisi Filipus’un vaaz ettiği Habeşli hadım da anlaşılan bunlardan biriydi. (Resullerin İşleri 8:26-40) Bütün bunlar Zekarya peygamberin bildirdiği şu sözlerin ilk gerçekleşmesiydi: “O günlerde milletlerin her çeşit dillerinden on kişi bir Yahudi kişinin eteğine yapışacaklar, ve: Sizinle gidelim, çünkü Allahın sizinle beraber olduğunu işittik, diyerek yapışacaklar.” (Zekarya 8:23) Gerçekten de, Yehova milletlere ‘ışık göndermişti.’—Mezmur 43:3.
‘Yehova’ya Getirilen Sunu’
12, 13. MÖ 537’den itibaren “kardeşler” ne bakımdan Yeruşalim’e gelmeye başladılar?
12 Yeruşalim yeniden inşa edildikten sonra, yurtlarından çok uzaklara dağılmış Yahudiler, yeniden kurulan kâhinlik düzenlemesiyle pak tapınmanın merkezi olan o kente yöneleceklerdi. Birçoğu yıllık bayramlara katılabilmek için çok uzaklardan oraya gelecekti. İşaya ilham altında şunları yazıyor: “İsrail oğulları tahir [pak] kapta takdimeyi [sunuyu] RABBİN evine nasıl getirirlerse, onlar da, bütün milletlerden kardeşlerinizin hepsini, atlarla, ve arabalarla, ve tahtırevanlarla, ve katırlarla, ve hecinlerle mukaddes dağıma, Yeruşalime, RABBE takdime olarak getirecekler, RAB diyor. Ve kâhinler ve Levililer olmak üzre onlardan da alacağım, RAB diyor.”—İşaya 66:20, 21.
13 Pentikost günü İsa’nın öğrencilerinin üzerine mukaddes ruh dökülürken, “bütün milletlerden kardeşlerin” bazıları orada hazır bulunuyordu. Şunları okuyoruz: “Gök altındaki her milletten Yahudiler, dindar adamlar, Yeruşalimde oturmakta idiler.” (Resullerin İşleri 2:5) Onlar Yahudi âdetine göre tapınmak üzere Yeruşalim’e gelmişlerdi, ama İsa Mesih hakkındaki müjdeyi işittiklerinde içlerinden birçoğu ona iman edip vaftiz edildi.
14, 15. (a) İsa’nın meshedilmiş takipçileri I. Dünya Savaşı’ndan sonra, ruhi “kardeşleri”nin geri kalan kısmını nasıl topladılar; bunlar nasıl Yehova’ya ‘pak kapta bir sunu’ olarak getirildiler? (b) Yehova ne şekilde onlardan ‘kâhinler aldı’? (c) Ruhi kardeşlerini toplama işinde fiilen çalışan meshedilmişlerden bazıları kimlerdi? (Bu sayfadaki çerçeveye bakın.)
14 Acaba bu peygamberlik çağımızda da gerçekleşmiş midir? Kesinlikle, evet. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Yehova’nın meshedilmiş hizmetçileri Kutsal Yazılardan Tanrı’nın Krallığının 1914’te gökte kurulmuş olduğunu anladılar. Mukaddes Kitabı dikkatle inceleyerek, gökteki bu Krallığı miras alacak daha başka “kardeşlerin” de toplanılması gerektiğini öğrendiler. Gözü pek hizmetçiler meshedilmiş artakalanın müstakbel üyelerini aramak üzere her tür ulaşım aracını kullanarak “dünyanın en uzak yerine kadar” gittiler. Çoğu Hıristiyan Âleminin kiliselerinden çıkıp gelen bu kimseleri bulduklarında, onları Yehova’ya ‘sunu olarak getirdiler.’—Resullerin İşleri 1:8.
15 İlk yıllarda toplanılan meshedilmiş kimseler, Mukaddes Kitap hakikatiyle ilgili bilgiyi edinmeden önceki durumlarını Yehova’nın kabul etmesini beklemiyorlardı. ‘Pak kapta bir sunu’ ya da resul Pavlus’un ifadesiyle, ‘Mesih’e pak bir kız’ olarak sunulabilmek için kendilerini ruhen ve ahlaken arıtmak üzere adımlar attılar. (II. Korintoslular 11:2) Yanlış öğretileri reddetmelerinin yanı sıra bu dünyanın siyasal meselelerinde kesinlikle tarafsız kalmayı da öğrenmek zorunda kaldılar. Uygun derecede arındıktan sonra, 1931’de Tanrı’nın onlara lütfedip Kendi adını taşıma ayrıcalığını bağışlamasıyla Yehova’nın Şahitleri ismini aldılar. (İşaya 43:10-12) Acaba Yehova ne şekilde onlardan ‘kâhinler aldı’? Grup olarak bu meshedilmiş kimseler Tanrı’ya hamt kurbanları sunan ‘krallık kâhinliğinin, mukaddes milletin’ bir parçası oldular.—I. Petrus 2:9; İşaya 54:1; İbraniler 13:15.
Toplama İşi Sürüyor
16, 17. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, “zürriyet” diye adlandırılanlar kimlerdir?
16 Toplam sayısı 144.000 olan bu ‘krallık kâhinlerini’ toplama işi zamanla tamamlandı. (Vahiy 7:1-8; 14:1) Acaba bu toplama işinin bittiği anlamına mı geldi? Hayır. İşaya’nın peygamberliği şöyle devam ediyor: “Yaratacağım yeni gökler ve yeni yer karşımda nasıl duracaksa, zürriyetinizle adınız da öyle duracak, RAB diyor.” (İşaya 66:22) Bu sözler ilk kez gerçekleştiğinde, Babil esaretinden dönen Yahudiler “zürriyet” yetiştirmeye başladılar. Böylece, “yeni yer”, yani yurduna dönen Yahudi artakalan, yeni Yahudi yönetimi, başka sözlerle “yeni gökler” altında sağlam temellere dayalı olarak kuruldu. Bununla birlikte, bu peygamberlik günlerimizde olağanüstü bir şekilde gerçekleşmektedir.
17 Ruhi “kardeşler”den oluşan milletin “zürriyeti” yeryüzünde sonsuza dek yaşamayı ümit eden “büyük kalabalık”tır. Onlar “her ulustan, her soydan, her halktan, her dilden” geliyor” ve “tahtın ve Kuzu’nun önünde duruyorlar.” “Giysilerini yıkayıp Kuzu’nun kanında ağarttılar.” (Vahiy 7:9-14; 22:17, İncil—Çağdaş Türkçe Çeviri) Bugün “büyük kalabalık” ruhi karanlıktan Yehova’nın sağladığı ışığa çıkıyor. İsa Mesih’e iman edip meshedilmiş kardeşleri gibi ruhen ve ahlaken temiz kalmaya uğraşıyor. Mesih’in yönetimi altında bir grup olarak hizmetini sürdürüyor ve ebediyen “duracak”tır!—Mezmur 37:11, 29.
18. (a) Meshedilmiş kardeşleri gibi “büyük kalabalık” da nasıl davranıyor? (b) Meshedilmişler ve arkadaşları nasıl Yehova’ya “yeni aydan yeni aya, ve Sebt gününden Sebt gününe” tapınıyorlar?
18 Yeryüzünde yaşama ümidine sahip canla başla çalışan bu kadın ve erkekler, ahlaken ve ruhen temiz kalmak her ne kadar önemli ise de, Yehova’yı memnun etmek için çok daha fazlasının gerektiğini biliyorlar. Toplama işi tam hızla sürüyor ve onlar bu işte paylarının olmasını istiyorlar. Vahiy kitabında onlar hakkında şu peygamberlik bulunuyor: “Allahın tahtının önündedirler, ve onun mabedinde gündüz ve gece ona hizmet ediyorlar.” (Vahiy 7:15) Bu sözler bize İşaya’nın peygamberliğinin sondan bir önceki ayetini anımsatıyor: “Vaki olacak ki, yeni aydan yeni aya, ve Sebt gününden Sebt gününe, bütün beşer önümde tapınmak için gelecek, RAB diyor.” (İşaya 66:23) Bu olay günümüzde oluyor. İsa’nın meshedilmiş takipçileri ve arkadaşları “büyük kalabalık” Yehova’ya “tapınmak” üzere “yeni aydan yeni aya, ve Sebt gününden Sebt gününe”, yani her ayın her haftası bir araya ‘geliyorlar.’ Diğer etkinliklerinin yanı sıra bunu ibadetlere ve halka yönelik hizmete katılarak da yapıyorlar. Siz de Yehova’nın ‘önünde tapınmak için gelenlerden’ biri misiniz? Yehova’ya tapınan toplum bunu yapmaktan büyük sevinç duyuyor ve “büyük kalabalık” “bütün beşer”in –tüm yaşayan insanların– Yehova’ya “yeni aydan yeni aya, ve Sebt gününden Sebt gününe”, evet, sonsuza dek hizmet edeceği zamanın gelmesini dört gözle bekliyor.
Tanrı’nın Düşmanlarının Kesin Sonu
19, 20. Gehenna Mukaddes Kitap devirlerinde hangi amaca hizmet ediyordu; neyin bir simgesi oldu?
19 İşaya’nın peygamberliğinden yaptığımız incelemeyi bitirmemize tek bir ayet kaldı. Kitap şu sözlerle son buluyor: “Çıkacaklar, ve bana karşı günah işlemiş adamların leşlerine bakacaklar; çünkü onların kurdu ölmez, ve onların ateşi sönmez; ve bütün beşerin menfuru olacaklar.” (İşaya 66:24) İsa Mesih öğrencilerini yaşamlarını basitleştirip Gökteki Krallığın çıkarlarını ön plana koymaya teşvik ederken herhalde aklında bu peygamberlik vardı. Şunları demişti: “Eğer gözün sürçmene sebep oluyorsa, onu çıkar; senin için bir gözün olarak Allahın melekûtuna girmek, iki gözün olarak cehenneme (Gehenna) atılmaktan iyidir; orada onların kurdu ölmez, ve ateşi sönmez.”—Markos 9:47, 48; Matta 5:29, 30; 6:33.
20 ‘Gehenna’ diye adlandırılan bu yer nedir? Yüzyıllar önce, Yahudi bilgini David Kimhi şunları yazmıştı: “Orası Yeruşalim’in hemen yanında, . . . . pisliklerin ve leşlerin atıldığı iğrenç bir yerdi. Ayrıca, orada pisliklerin ve leş kemiklerinin ortadan kaldırılması için sürekli bir ateş yanmaktaydı. Bu nedenle, kötülerin hükmü alegorik biçimde Gehinnom diye adlandırılır.” Bu Yahudi bilginin ileri sürdüğü gibi, Gehenna süprüntülerin ve gömülmeye layık sayılmayanların leşlerinin ortadan kaldırılması için kullanıldıysa, “ateş” böyle süprüntüleri yok etmek için uygun bir araçtı. Ateşin yok edemediğini ‘kurtlar’ yok edecekti. Tanrı’nın tüm düşmanlarının kesin sonunun ne uygun bir betimi!b
21. İşaya kitabı kimler için güzel sözlerle sona eriyor; neden?
21 İşaya’nın heyecan verici peygamberliğinin, böyle leşlerden, ateşten ve kurtlardan söz ettiğine göre, korkunç bir sahneyle son bulduğu bir gerçek değil midir? Tanrı’ya açıktan açığa düşmanlık edenler kuşkusuz böyle olduğunu düşünürler. Oysa İşaya’nın kötülerin ebediyen yok edilişini betimleyen bu sözleri Tanrı’nın dostlarını yüreklendirir. Yehova’ya tapınan toplumun, düşmanlarının bir daha asla üstünlük sağlayamayacağına ilişkin verilen bu güvenceye ihtiyacı var. Tanrı’ya tapınanlara bunca sıkıntıyı veren ve O’nun ismine bunca lekeyi getiren bu düşmanlar sonsuza dek ortadan kaldırılacaklar. “İkinci defa sıkıntı ayaklanmıyacak.”—Nahum 1:9.
22, 23. (a) İşaya kitabını incelemekten edindiğiniz bazı yararları anlatın. (b) İşaya kitabını inceledikten sonra kararınız nedir; neyi ümit ediyorsunuz?
22 İşaya kitabı üzerinde yaptığımız incelemeye son verirken, Kutsal Yazılar içinde yer alan bu kitabın ölü bir tarih olmadığını kuşkusuz anlıyoruz. Tam tersine, o bugün bizler için bir mesajdır. İşaya’nın yaşadığı karanlık zamanı düşündüğümüzde, o dönemle günlerimiz arasında benzerlik kurabiliriz. Siyasal huzursuzluk, dinsel ikiyüzlülük, adli sistemin yozlaşması, sadık ve yoksul kimselerin üzerine gelen baskı hem İşaya’nın hem de bizim günlerimizin belirgin özellikleridir. MÖ altıncı yüzyıldaki sadık Yahudiler İşaya’nın peygamberliğine sahip oldukları için muhakkak minnettardılar ve bugün biz de onu inceledikçe ferahlıyoruz.
23 Dünyayı karanlığın, halkları koyu karanlığın kapladığı bu kritik zamanda İşaya aracılığıyla tüm insanlığa ışık sağladığı için Yehova’ya hepimiz çok minnettarız. Bu ruhi ışık ulusal veya etnik kökenine bakmaksızın onu tüm benliğiyle kabul eden herkes için sonsuz yaşam anlamına geliyor. (Resullerin İşleri 10:34, 35) Öyleyse, Tanrı’nın Sözünü her gün okuyarak, üzerinde derin düşünerek ve ilettiği mesaja büyük değer vererek onun ışığında yürümeye devam edelim. Bu bize ebedi mutluluk ve Tanrı’nın kutsal Yehova ismine büyük övgü getirsin!
[Dipnotlar]
a Yeremya 52:15 Yeruşalim’in Babilliler’in eline geçmesinden sonraki durumundan söz ederken, ‘kavmin fakirlerinden olanlar ve şehirde bırakılmış olan kavmin artakalanı’ ifadesini kullanıyor. Bu konuda Insight on the Scriptures’ın 1. cildinin 415. sayfasında şu açıklama bulunuyor: “ ‘Şehirde bırakılmış olan kavmin artakalanı’ ifadesi anlaşılan çok sayıda insanın ya açlık, hastalık ve yangın yüzünden ölmüş ya da savaşta öldürülmüş olduğunu gösteriyor.”
b Gehenna’da canlı insanlar değil, leşler yandığına göre, bu yer ebedi işkence simgesi olamaz.
[Sayfa 409’daki çerçeve]
Bütün Milletlerden Yehova’ya Getirilen Meshedilmiş Sunular
Juan Muñiz 1920 yılında İspanya’ya gitmek üzere Amerika Birleşik Devletleri’nden ayrıldı ve sonra Arjantin’e seyahatler yapıp orada meshedilmişlerden oluşan cemaatleri teşkilatlandırdı. Tüm vaktini vaaz etme işine ayıran William R. Brown’un (genelde Mukaddes Kitap Brown diye adlandırılır) 1923’ten itibaren Sierra Leone, Gana, Liberya, Gambiya ve Nijerya gibi yerlerde Gökteki Krallık mesajını vaaz etmeye başlamasıyla, hakikat ışığı Batı Afrika’da dürüst insanları aydınlatmaya başladı. Aynı yıl, Kanadalı George Young önce Brezilya’ya, oradan da Arjantin, Kosta Rika, Panama, Venezuela ve de Sovyetler Birliği’ne gitti. Aşağı yukarı yine aynı zamanda Edwin Skinner İngiltere’den deniz yoluyla Hindistan’a gidip hasat işinde uzun yıllar çalıştı.
[Sayfa 411’deki resim]
Pentikost’taki Yahudiler’in bazısı ‘bütün milletlerden getirilen kardeşlerdi’
[Sayfa 413’teki tam sayfa resim]