‘Birbirinizi Bağışlamaya Devam Edin’
‘Birbirinize karşı sabrederek, birbirinizi bağışlayın.’—KOLOSELİLER 3:12.
1. (a) Petrus, başkalarını “yedi kereye kadar” bağışlamamızı önerdiğinde neden çok cömert davrandığını düşünmüş olabilir? (b) İsa, ‘yetmiş yedi kereye kadar’ bağışlamamız gerektiğini söylerken ne kastetti?
“YA Rab, kardeşim bana karşı kaç defa günah işlerse, ben ona bağışlıyayım? Yedi kereye kadar mı?” (Matta 18:21) Petrus herhalde önerisinin çok cömert olduğunu düşünmüştü. O dönemde, haham geleneği, bir kimsenin aynı suç için üç kereden fazla bağışlamaması gerektiğini söylüyordu.a İsa, ‘sana yedi kereye kadar değil, yetmiş yedi kereye kadar, diyorum’ cevabını verdiğinde, Petrus çok şaşırmış olmalı! (Matta 18:22) Yedi sayısının yinelenmesi, “sonsuz kere” demekle aynı anlama geliyordu. İsa’nın bakış açısından, bir takipçisinin başkalarını bağışlamasıyla ilgili sayısal bir sınır neredeyse yoktur.
2, 3. (a) Başkalarını bağışlamanın zor görünebileceği bazı durumlar nelerdir? (b) Başkalarını bağışlamanın bizim yararımıza olduğundan neden emin olabiliriz?
2 Ne var ki, bu öğüdü uygulamak her zaman kolay değildir. Hangimiz haksız yere incitilmenin acısını hissetmedik? Belki güvendiğiniz biri güveninize ihanet etti. (Süleymanın Meselleri 11:13) Yakın bir dostunuzun düşüncesizce söylediği sözler belki size ‘kılıç gibi saplandı.’ (Süleymanın Meselleri 12:18) Sevdiğiniz veya güvendiğiniz birinin kötü davranışı belki sizde derin yaralar açtı. Başımıza bu gibi olaylar geldiğinde, öfkelenmek doğal bir tepki olabilir. Bizi gücendiren kişiyle konuşmaktan vazgeçme eğilimi gösterebilir, hatta mümkünse ondan tamamen uzak durabiliriz. Onu bağışlamak, yaptığı hareketi cezasız bırakmak gibi gelebilir. Oysa dargınlık beslemek kendimize zarar vermemize yol açar.
3 Bu nedenle, İsa bize ‘yetmiş yedi kereye kadar’ bağışlamayı öğretti. Onun öğretileri kuşkusuz hiçbir zaman bizim zararımıza işlemez. Öğrettiği her şey ‘faydalı olanı bize öğreten’ Yehova’dan kaynaklanıyordu. (İşaya 48:17; Yuhanna 7:16, 17) Mantıken, başkalarını bağışlamak bizim yararımıza olmalıdır. Neden bağışlamamız gerektiğini ve bunu nasıl yapabileceğimizi irdelemeden önce, bağışlamanın ne olduğuna ve ne olmadığına açıklık getirmek yararlı olabilir. Bağışlama konusundaki görüşümüz, başkaları bizi gücendirdiğinde göstereceğimiz bağışlayıcılığı bir ölçüde etkileyebilir.
4. Başkalarını bağışlamak ne anlama gelmez, fakat bağışlamak nasıl tanımlanır?
4 Başkalarının bizi gücendiren davranışlarını bağışlamak, onların yaptıklarını hoşgördüğümüz ya da önemsemediğimiz anlamına gelmez; ayrıca onların bizden haksız yere yararlanmalarına izin vermek anlamına da gelmez. Unutulmamalıdır ki, Yehova bizi bağışladığında günahlarımızı önemsizleştirmez ve kendi merhametini günahkâr insanların kötüye kullanmasına asla izin vermeyecektir. (İbraniler 10:29) Insight on the Scriptures’a göre bağışlamak, “gücendiren kişiyi affetme eylemi; hatasından dolayı ona dargınlık beslemeyi bırakmak ve zararın telafisi yönündeki her istekten vazgeçmek” olarak tanımlanır. (Cilt 1, sayfa 861)b Mukaddes Kitap başkalarını bağışlamamız için bize sağlam nedenler verir.
Başkalarını Neden Bağışlamalıyız?
5. Efesoslular 5:1’de, başkalarını bağışlamak için hangi önemli neden gösterilir?
5 Başkalarını bağışlamak için önemli bir neden Efesoslular 5:1’de gösterilir: “Bunun için, sevgili çocuklar olarak Tanrı’yı örnek alın.” (Efesoslular 5:1, Müjde) ‘Tanrı’yı hangi bakımdan örnek almalıyız’? “Bunun için” sözcüğü, bu sözleri bir önceki ayete bağlar, ki o ayette, “birbirinize lûtufkâr ve şefkatli olun; ve Allah sizi Mesihte bağışladığı gibi, birbirinize bağışlayın” denmektedir. (Efesoslular 4:32) Evet, Tanrı’yı bağışlama yönünden örnek almalıyız. Babasına her açıdan benzemeye çalışan küçük bir çocuk gibi, Yehova’nın bağrına basarak sevdiği çocuklar olarak bizler de, gökteki bağışlayıcı Babamız gibi olmak istemeliyiz. Göklerden baktığında yerdeki çocuklarının birbirlerini bağışlayarak Kendisi gibi olmaya çalıştıklarını görmek, Yehova’nın yüreğini ne büyük bir sevinçle dolduruyor olmalı!—Luka 6:35, 36; ayrıca Matta 5:44-48 ile karşılaştırın.
6. Yehova’nın bağışlayıcılığıyla bizimki arasında hangi bakımdan büyük fark vardır?
6 Gerçi hiçbir zaman Yehova gibi kusursuz bir bağışlayıcılık gösteremeyiz. Fakat bu, birbirimizi bağışlamak için daha da büyük bir nedendir. Yehova’nın bağışlayıcılığıyla bizimki arasında ne büyük bir fark olduğunu düşünün. (İşaya 55:7-9) Bize karşı günah işleyenleri bağışladığımızda, çoğu kez bizim de elbet bir gün onlar tarafından bağışlanmamız gerekebileceğinin bilincinde olarak bunu yaparız. İnsan açısından bakıldığında, her zaman bir günahkârın diğer bir günahkârı bağışlaması söz konusudur. Oysa Yehova açısından, bağışlamak her zaman tek yönlüdür. O bizi bağışlar, fakat bizim onu bağışlamamız hiçbir zaman gerekmeyecek. Eğer günah işlemeyen Yehova bizi böylesine sevgiyle ve mutlak şekilde bağışlıyorsa, biz günahkâr insanların birbirini bağışlamaya çalışması gerekmez mi?—Matta 6:12.
7. Merhamet göstermemiz için bir neden varken başkalarını bağışlamayı reddedersek, bu bizim Yehova ile ilişkimizi nasıl olumsuz etkileyebilir?
7 Daha da önemlisi, merhamet göstermemiz için bir neden varken başkalarını bağışlamayı reddedersek, bu bizim Tanrı ile ilişkimizi olumsuz yönde etkileyebilir. Yehova sadece birbirimizi bağışlamamızı rica etmekle kalmaz, bunu yapmamızı bekler. Kutsal Yazılara göre, bizi bağışlayıcı olmaya iten bir başka neden de, Yehova tarafından bağışlanmış durumda ya da bağışlanmaya muhtaç olmamızdır. (Matta 6:14; Markos 11:25; Efesoslular 4:32; I. Yuhanna 4:11) Öyleyse, bunu yapmamız için sağlam nedenler varken başkalarını bağışlamaya gönülsüzsek, Yehova’nın bizi bağışlamasını nasıl bekleyebiliriz?—Matta 18:21-35.
8. Bağışlamanın neden bizim yararımıza bir işlevi vardır?
8 Yehova kavmine ‘yürüyeceği iyi yolu öğretir.’ (I. Kırallar 8:36) Bize birbirimizi bağışlamamızı öğretirken, iyiliğimizi düşündüğünden emin olabiliriz. Mukaddes Kitap yerinde olarak bize “Allahın gazabına yer verin” der. (Romalılar 12:19) Dargınlık yaşamda taşınması ağır bir yüktür. İçimizde beslediğimiz takdirde bu duygu düşüncelerimize egemen olur, huzurumuzu kaçırır ve sevincimizi elimizden alır. Tıpkı kıskançlık gibi, sürdürülen öfkenin de fiziksel sağlığımız üzerinde zararlı etkisi olabilir. (Süleymanın Meselleri 14:30) Bütün bunlar olurken, gücenmemize yol açan kişi, bizi altüst ettiğinden habersiz yaşamına devam eder. Sevgi dolu Yaratıcımız, sadece başkalarının yararına değil, kendi yararımıza da onları açıkça bağışlamamız gerektiğini bilir. Mukaddes Kitabın bağışlama yönündeki öğüdü gerçekten ‘yürünecek iyi yoldur.’
‘Birbirinize Karşı Sabretmeye Devam Edin’
9, 10. (a) Resmi olarak bağışlamayı gerektirmeyecek hangi durumlar da vardır? (b) ‘Birbirinize karşı sabretmeye devam edin’ sözü neyi çağrıştırıyor?
9 Fiziksel yaralar, küçük kesiklerden derin yaralara kadar değişebilir ve hepsi aynı derecede dikkat gerektirmez. Duyguların incinmesi de buna benzer—bazı yaralar diğerlerinden daha derindir. Başkalarıyla ilişkilerimizde aldığımız her küçük yarayı gerçekten bir dava konusu yapmamız gerekir mi? Küçük dargınlıklar, saygısızlıklar ve can sıkıntıları yaşamın bir kısmıdır ve bunları mutlaka resmi olarak bağışlamak gerekmez. Eğer her küçük düş kırıklığı yüzünden başkalarından kaçan ve sonra kendilerine tekrar medeni şekilde davranabilmek için önce kendisinden özür dilenmesini şart koşan biri olarak tanınıyorsak, belki onları yavaş yavaş kendimizden uzaklaşmaya ya da mesafeli kalmaya zorluyoruz.
10 Bunun yerine, ‘makul biri olarak tanınmak’ çok daha iyidir. (Filipililer 4:5, Phillips) Omuz omuza hizmet eden kusurlu varlıklar olarak kardeşlerimizin zaman zaman bizi, deyim yerindeyse, sinirlendirebileceğini ve bizim de onlara aynısını yapabileceğimizi kabul etmek makullüktür. Koloseliler 3:12 bize, ‘birbirinize karşı sabredin’ öğüdünü verir. Bu söz, başkalarına karşı sabırlı olmayı, onların hoşlanmadığımız taraflarına ya da çok itici bulduğumuz özelliklerine hoşgörü göstermeyi çağrıştırır. Bu sabır ve hoşgörü, başkalarıyla ilişkilerimizde aldığımız küçük yara berelerle cemaatin barışını bozmadan başa çıkmamıza yardımcı olabilir.—I. Korintoslular 16:14.
Yaralar Daha Derinse
11. Başkaları bize karşı günah işlediğinde, onları bağışlamamıza ne yardımcı olabilir?
11 Bununla birlikte, ya başkaları önemli bir yara açacak şekilde bize karşı suç işlerse ne olacak? Suç o kadar ciddi değilse, Mukaddes Kitabın ‘birbirinizi bağışlayın’ öğüdünü uygulamakta pek zorluk çekmeyebiliriz. (Efesoslular 4:32) Bu şekilde bağışlamaya hazır olmak, Petrus’un ilhamla yazdığı, “her şeyden evel birbirinize olan sevginiz coşkun olsun, çünkü sevgi bir çok günahları örter” sözleriyle uyum içindedir. (I. Petrus 4:8) Bizim de günahkâr olduğumuzu akılda tutmamız, başkalarının da kusur işleyebileceğini hesaba katmamızı sağlar. Böylece bağışladığımızda, kırgınlık beslemek yerine, bu duyguyu içimizden atmış oluruz. Sonuç olarak, bizi gücendiren kişiyle aramızdaki ilişki kalıcı bir zarar görmeyebilir ve aynı zamanda biz cemaatin değerli barışının korunmasına da yardımcı olabiliriz. (Romalılar 14:19) Zamanla, onun yaptıkları belleğimizden silinebilir.
12. (a) Bizi derinden incitmiş birini bağışlayabilmek için ne yaparak ilk adımı atmamız gerekebilir? (b) Efesoslular 4:26’daki sözler sorunları hemen halletmemiz gerektiğini nasıl gösterir?
12 Öyleyse, bir kimse bize karşı çok daha ciddi şekilde suç işleyip bizi derinden incitirse ne olacak? Örneğin, güvendiğiniz bir dostunuz, sır olarak ona söylediğiniz çok kişisel bir meseleyi yaymış olabilir. Çok incinip utanç duyuyor ve ihanete uğradığınızı düşünüyorsunuz. Yapılanı unutmaya çalıştığınız halde bir türlü aklınızdan çıkaramıyorsunuz. Böyle bir durumda, belki sizi gücendiren kişiyle konuşarak, sorunu halletmek üzere ilk adımı sizin atmanız gerekebilir. Sorunun iltihaplanmasına fırsat vermeden bunu yapmak hikmetlice bir davranıştır. Pavlus bize, “öfkelenin, ve [öfke besleyerek ya da öfkeli davranarak] günah işlemeyin; öfkenizin üzerine güneş batmasın” öğüdünü verdi. (Efesoslular 4:26) Yahudilerde güneş batımının bir günün bitişine ve yeni bir günün başlangıcına işaret ettiğini göz önünde bulundurursak, Pavlus’un öğüdünü daha da iyi anlarız. Verilen öğüt şudur: Sorunu hemen halledin!—Matta 5:23, 24.
13. Bizi gücendiren birine yaklaştığımızda amacımız ne olmalı ve hangi öneriler bu amaca erişmemize yardımcı olabilir?
13 Sizi gücendiren birine acaba nasıl yaklaşmalısınız? Birinci Petrus 3:11, ‘barışı ara ve onun ardınca koş’ der. Öyleyse, hedefiniz öfke göstermek değil, kardeşinizle barışmak olmalı. Bu hedefe erişebilmek için, sert söz ve jestlerden kaçınmak en iyi davranış olur; bu, diğer kimsenin de aynı karşılığı vermesine yol açabilir. (Süleymanın Meselleri 15:18; 29:11) Ayrıca, “sen her zaman . . . !” ya da “sen hiçbir zaman . . . !” gibi abartılı sözlerden kaçının. Böyle abartılı sözler onun savunmaya geçmesinden başka bir şeye yaramaz. Bunun yerine, ses tonunuz ve yüz ifadeniz, sizi derinden inciten bir meseleyi halletmek istediğinizi göstersin. Olanlar karşısında ne hissettiğinizi anlatırken açık olun. Karşınızdakine neden öyle davrandığını açıklama fırsatı verin. Onun söylediklerini dinleyin. (Yakub 1:19) Bunun ne yararı olur? Süleymanın Meselleri 19:11, “insanın basireti öfkesini geciktirir; ve suç bağışlamak onun güzelliğidir” diyerek bunun yararını açıklar. Diğer kişinin hislerini ve davranışının nedenlerini anlamak, ona karşı beslediğimiz olumsuz düşünce ve duyguları dağıtabilir. Barışma ve bu tutumu koruma hedefiyle konuya yaklaşılırsa, büyük olasılıkla yanlış anlaşılma sonucu ortaya çıkan her pürüz giderilir, uygun şekilde özür dilenir ve kişi bağışlanır.
14. Başkalarını bağışladığımızda, hangi anlamda unutmalıyız?
14 Başkalarını bağışlamak, olanları gerçekten unutmamız gerektiği anlamına mı gelir? Önceki makalede ele alındığı gibi, Yehova’nın bu konuda verdiği örneği anımsayın. Mukaddes Kitap, Yehova’nın günahlarımızı unuttuğunu söylüyor, fakat bu onları hatırlayamadığı anlamına gelmez. (İşaya 43:25) Bunun yerine, O’nun unutması, bir kez bağışladıktan sonra, ilerde bir gün bu günahları bize karşı kullanmayacağı anlamına gelir. (Hezekiel 33:14-16) Benzer şekilde, diğer insanları bağışlamak, yaptıklarını hiçbir şekilde hatırlayamayacağımız anlamına gelmez. Bununla birlikte, onu bizi gücendirene karşı kullanmama ya da ilerde tekrar konu etmeme anlamında unutabiliriz. Bu şekilde halledilen bir mesele hakkında dedikodu yapmak yerinde olmayacağı gibi, bizi gücendiren kişiden sanki müşareketten kesilmiş gibi tamamen uzak durmak da sevgi dolu bir hareket olmaz. (Süleymanın Meselleri 17:9) Onunla ilişkimizin düzelmesinin herhalde zaman alacağı ve ona ihtimal eskisi kadar yakınlık hissetmeyeceğimiz bir gerçek. Fakat onu İsa’yı takip eden bir kardeşimiz olarak sevmeye devam edeceğiz ve onunla barışçıl ilişkiler sürdürmek için elimizden geleni yapacağız.—Luka 17:3 ile karşılaştırın.
Bağışlamak Olanaksız Gibi Göründüğünde
15, 16. (a) İsa’nın takipçileri, tövbe etmeyen bir günahkârı bağışlamak zorunda mıdırlar? (b) Mukaddes Kitabın Mezmur 37:8’de bulunan öğüdünü nasıl uygulayabiliriz?
15 Eğer başkaları bize karşı derin yaralar açacak şekilde kasten günah işlerse ve bizi gücendiren kimse günahını kabul etmez, tövbe etmez ve özür dilemezse ne olacak? (Süleymanın Meselleri 28:13) Kutsal Yazılar, Yehova’nın tövbe etmeyen, yüreği sertleşen günahkârları bağışlamadığını açıkça gösterir. (İbraniler 6:4-6; 10:26, 27) Ya bizim hakkımızda ne denebilir? Insight on the Scriptures şunları der: “İsa’nın takipçilerinden, tövbe etmeksizin kötü niyetle, günah işlemeyi alışkanlık edinenleri bağışlamaları istenmiyor. Böyleleri Tanrı’nın düşmanı olurlar.” (Cilt 1, sayfa 862) İsa’nın bir takipçisi, çok haksız, iğrenç ya da berbat bir davranışın kurbanı olduysa, kendini tövbe etmeyen bir günahkârı bağışlamak zorunda hissetmemelidir.—Mezmur 139:21, 22.
16 Anlaşılabileceği gibi, zalimce bir davranışın kurbanı olan kimseler incinip öfkelenebilirler. Bununla birlikte, öfkeyi ve dargınlığı sürdürmenin bizim için çok zararlı olabileceğini unutmayın. Karşımızdaki hiçbir zaman itirafta bulunmadığı ya da özür dilemediği halde bunları yapmasını beklersek, daha da sarsılabiliriz. Yapılan haksızlığı aklımızdan hiç çıkarmamak, öfkenin içimizde alevlenmesine izin vererek ruhsal, duygusal ve fiziksel sağlığımız üzerinde yıkıcı etkiler bırakabilir. Aslında, bunu yapmakla, o kişinin bizi incitmeye devam etmesine izin vermiş oluruz. Mukaddes Kitap hikmetle, “hiddetten çekin, öfkeyi bırak” öğüdünde bulunur. (Mezmur 37:8) Bu nedenle, İsa’nın bazı takipçileri, zamanla dargınlık beslemekten vazgeçmek, yapılanları mazur görmek değil, kendilerini öfkeden mahvetmeyi reddetmek anlamında bağışlamaya karar verebildiklerini görmüşlerdir. Meseleyi tamamen Tanrı’nın adalet dolu ellerine bırakarak çok rahatlamış ve kırgınlık duymadan yaşamlarını sürdürebilmişlerdir.—Mezmur 37:28.
17. Yehova’nın Vahiy 21:4’te kayıtlı vaadi hangi rahatlatıcı güvenceyi verir?
17 Bir yara çok derinse, onu hiç değilse bu ortamda aklımızdan tamamıyla çıkarmayı başaramayabiliriz. Fakat Yehova’nın vaat ettiği yeni dünyada, Kendisi ‘gözlerden bütün gözyaşlarını silecek; ve artık ölüm olmayacak; ve artık matem ve ağlayış ve acı da olmayacak; çünkü evelki şeyler geçtiler.’ (Vahiy 21:4) O zaman hatırlayabileceğimiz hiçbir şey, şimdiki gibi yüreklerimize sıkıntı verebilen derin yara veya acılara neden olmayacak.—İşaya 65:17, 18.
18. (a) Kardeşlerimizle ilişkilerimizde bağışlayıcı olmaya neden gerek var? (b) Başkaları bize karşı günah işlediğinde, ne anlamda bağışlayıp unutabiliriz? (c) Bu bize ne yarar sağlar?
18 Bu arada, kusurlu ve günahkâr insanlardan oluşan kardeşler topluluğu olarak birlikte yaşamalı ve çalışmalıyız. Hepimiz hatalar yapıyoruz. Zaman zaman, birbirimizi düş kırıklığına uğratıyor, hatta incitiyoruz. İsa bizim başkalarını ‘yedi kereye kadar değil, yetmiş yedi kereye kadar’ bağışlamamız gerekeceğini iyi biliyordu! (Matta 18:22) Bizim Yehova gibi mutlak şekilde bağışlayamadığımız doğru. Fakat çoğu kez, kardeşlerimiz bize karşı günah işlediğinde, dargınlığı yenme anlamında bağışlayabilir ve bu meselenin gelecekte ona karşı davranışlarımızı olumsuz yönde etkilememesi anlamında unutabiliriz. Bu şekilde bağışlayıp unuttuğumuzda, sadece cemaatin barışının değil, zihin ve yüreğimizin huzurunun korunmasına da yardımcı oluruz. Daha da önemlisi, yalnızca sevgi dolu Tanrımız Yehova’nın verebildiği barışa sahip oluruz.—Filipililer 4:7.
[Dipnotlar]
a Babil kaynaklı Talmud’a göre, bir haham geleneğinde şunlar deniyordu: “Bir adam bir suç işlerse, birinci, ikinci ve üçüncü kere bağışlanır, dördüncü kere bağışlanmaz.” (Yoma 86b) Bu kısmen, Amos 1:3; 2:6 ve Eyub 33:30 gibi ayetlerin yanlış anlaşılmasına dayanıyordu.
b Yehova’nın Şahitleri tarafından yayımlanmıştır.
Tekrarlama Soruları
◻ Neden başkalarını bağışlamaya istekli olmalıyız?
◻ Ne tür durumlar ‘birbirimize karşı sabretmeye devam etmemizi’ gerektirir?
◻ Başkalarının günahları yüzünden derinden incinmişsek, meseleyi barışçı biçimde halledebilmek için ne yapabiliriz?
◻ Başkalarını bağışladığımızda, ne anlamda unutmamız gerekir?
[Sayfa 16’daki resim]
Biz dargınlık beslerken, gücendiren kişi bizi altüst ettiğinden habersiz olabilir
[Sayfa 17’deki resim]
Başkalarına barışmak amacıyla yaklaştığınızda, yanlış anlamalar kolayca giderilebilir