Dirilme
Tanım: “Dirilme” olarak çevrilen Yunanca anastasis ifadesi, sözcük anlamıyla “yeniden ayağa kalkmak” demektir. Kutsal Yazılarda “ölülerin dirilmesi” ya da ‘ölüyken diriltilme’ gibi daha ayrıntılı ifadeler de kullanılmıştır (Mat. 22:31; Elçi. 17:32; 1. Kor. 15:12). İbranice tehiyath hammethim ifadesi de “ölülerin yaşama dönmesi” anlamına gelir. Dirilme bir kişiye yaşamında sahip olduğu bütün özelliklerinin geri verilerek onun yaşamının yeniden başlatılmasıdır; Tanrı tüm bu özellikleri belleğinde tutup dirilmede ona geri verir. Kişi, kendi kimliğiyle, öldüğü zamanki kişiliğiyle ve anılarıyla diriltilir. Tanrı’nın kendisiyle ilgili amacına uygun şekilde ya maddi bedenle ya da ruh olarak diriltilecektir. Ölülerin diriltilmesiyle ilgili düzenleme Yehova’nın lütfunun muhteşem bir ifadesidir; O’nun hikmetini ve gücünü ortaya koyar ve yeryüzüyle ilgili başlangıçtaki amacının gerçekleşmesinde önemli bir rolü vardır.
Dirilme ruhla bedenin yeniden birleşmesi midir?
Bunun olabilmesi için kuşkusuz insanın maddi bedenden ayrı yaşayabilecek bir ruhunun da olması gerekirdi. Oysa Kutsal Kitap böyle bir şey öğretmez. Bu kavram Yunan felsefesinden alınmıştır. Kutsal Kitabın can ve ruhla ilgili öğrettikleri sayfa 72-75 ve 323, 324’te ele alınmıştır. Hıristiyan Âleminin ölümsüz can ve ruhla ilgili inancının kaynağı hakkında bilgi almak için de sayfa 76, 77’ye bakın.
İsa maddi bir bedenle mi diriltildi? Gökte böyle bir bedenle mi yaşıyor?
1. Pet. 3:18: “Doğru bir kişi olan Mesih de, doğru olmayanlar uğrunda, günahlardan dolayı, yalnızca bir kez öldü. O sizi Tanrı’ya yöneltebilsin diye insan olarak öldürüldü, fakat ruh olarak [“ruhta,” KM; “ruhça,” YÇ, İÇÇ] hayata getirildi.” (İsa diriltildiğinde ruh olarak hayata getirildi. “İnsan olarak” ve “ruh olarak” ifadeleri Yunanca metinde birbiriyle karşıt şekilde kullanılmıştır; “insan” ve “ruh” için kullanılan sözcüklerin her ikisi de ismin aynı halindedir.)
Elçi. 10:40, 41: “Tanrı bu Kişiyi [İsa Mesih’i] üçüncü günde diriltti ve insanlara görünmesini sağladı; ancak herkese değil, Tanrı’nın önceden belirlediği tanıklara, dirilişinden sonra onunla birlikte yiyip içen bizlere göründü.” (İsa’yı neden başkaları da görmedi? Çünkü o artık ruhi bir varlıktı ve eskiden meleklerin yaptığı gibi insanlara görünmek için maddi bedenler aldığında, bunu yalnızca seçilmiş tanıklar önünde yaptı.)
1. Kor. 15:45: “Şöyle yazılmıştır: ‘İlk insan Âdem yaşayan can oldu.’ Son Âdem [kusursuz yaratılan Âdem gibi kusursuz olan İsa Mesih] hayat veren ruh oldu.”
İsa’nın nasıl bir bedenle diriltildiği konusunda Luka 24:36-39 ne gösteriyor?
Luka 24:36-39: “[Öğrenciler] Bunları konuşurlarken, İsa ortalarında belirdi ve şöyle dedi: ‘Size selam olsun’. Dehşete düştüler, çok korktular; bir ruh gördüklerini sanıyorlardı. Bu nedenle İsa onlara şöyle dedi: ‘Neden telaşlandınız? Neden yüreğinizde kuşkular doğuyor? Ellerime ve ayaklarıma bakın, bu benim. Dokunun ve görün, çünkü ruhun eti kemiği olmaz; benim ise, gördüğünüz gibi var.’”
İnsanlar ruhları göremez, bu nedenle öğrenciler gördüklerinin bir hayalet ya da görüntü olduğunu düşünmüştü (Markos 6:49, 50 ile karşılaştırın). İsa onlara bir hayalet olmadığı konusunda güvence verdi; onun bedenini görebiliyor, ona dokunabiliyor ve kemiklerini hissedebiliyorlardı; İsa onlarla birlikte yemek de yemişti. Aynı şekilde geçmişte melekler de insanlara görünmek için bedenler almıştı, onlar da yemek yemişti, hatta bazıları evlenip çocuk sahibi olmuştu (Başl. 6:4; 19:1-3). İsa diriltildikten sonra öğrencilerine her zaman aynı bedenle görünmedi (bunun nedeni kendisinin artık bir ruh olduğu gerçeğini vurgulamak olabilir). Bu yüzden yakın çevresindekiler bile onu hemen tanıyamadı (Yuhn. 20:14, 15; 21:4-7). Fakat, defalarca farklı bedenlerle görünerek ve İsa olduğunu anlayabilecekleri şeyler söyleyip yaparak, kendisinin gerçekten diriltilmiş olduğu konusunda imanlarını güçlendirdi.
Öğrencileri İsa’yı gökte sahip olacağı bedenle görmüş olsaydı, Pavlus daha sonra yüceltilmiş Mesih hakkında “O’nun [Tanrı’nın] öz varlığının tıpatıp benzeridir” diyemezdi; çünkü Tanrı ruhtur ve hiçbir zaman görünür bir beden almamıştır (İbr. 1:3; ayrıca 1. Timoteos 6:16 ile karşılaştırın).
İsa’nın diriltildikten sonra öğrencilerine görünmesiyle ilgili kayıtları okurken doğru bir anlayış edinmek için sayfa 116, 117’de alıntılanan 1. Korintoslular 15:45 ve 1. Petrus 3:18 ayetlerini akılda tutmamız gerekir.
Ayrıca “İsa Mesih” başlıklı bölümün sayfa 229’daki kısmına bakın.
Kimler gökte Mesih’le birlikte olmak için diriltilecek? Orada neler yapacaklar?
Luka 12:32: “Ey küçük sürü, korkma! Çünkü Babanız krallığı size vermeyi uygun gördü.” (İman eden herkes bu grubun içinde değildir. Onların sayısı sınırlıdır ve gökte olmalarının bir amacı vardır.)
Vah. 20:4, 6: “Tahtlar gördüm, üzerlerinde oturanlar vardı. Hükmetme yetkisi almışlardı. . . . . Birinci dirilmede yeri olan herkes mutlu ve kutsaldır. Onların üzerinde ikinci ölümün hâkimiyeti yoktur. Tanrı’nın ve Mesih’in kâhinleri olacaklar ve Mesih’le birlikte bin yıl kral olarak hüküm sürecekler.”
Ayrıca sayfa 179-186’daki “Gök” başlıklı bölüme bakın.
Gökte yaşamak üzere diriltilenler orada sonradan görkemli maddi bedenler mi alacak?
Filip. 3:20, 21: “Efendimiz İsa Mesih . . . . zavallı durumdaki bedenlerimizi değiştirip kendi görkemli bedenine benzer kılacak. Bunu sahip olduğu . . . . gücün işleyişiyle yapacak.” (Bu sözler onların maddi bedenlerinin sonradan gökte görkemli hale getirileceği anlamına mı geliyordu? Yoksa gökte yaşamak üzere diriltildiklerinde maddi bedenleri yerine görkemli ruhi bedenler alacakları anlamına mı geliyordu? Buna aşağıdaki ayetler cevap versin.)
1. Kor. 15:40, 42-44, 47-50: “Göğe ait varlıklar ve yere ait varlıklar vardır; göğe ait varlıkların ihtişamı ayrı, yere ait varlıkların ihtişamı ayrıdır. . . . . Ölülerin diriltilmesi de böyledir. . . . . Maddi varlık olarak ekilir, ruhi varlık olarak diriltilir. . . . . İlk adam [Âdem] yerden ve topraktandı; ikincisi [İsa Mesih] göktendi. Topraktan olan o adam nasılsa, topraktan olan diğerleri de öyledir; gökten olan o adam nasılsa, gökten olan diğerleri de öyledir. Topraktan olanın tüm özelliklerini nasıl taşıyorsak, gökten olanın da tüm özelliklerini taşıyacağız. Bununla birlikte kardeşlerim, şunu söyleyeyim, etten kemikten olan, Tanrı’nın krallığını miras alamaz.” (Bu durumda iki farklı yapıdaki bedenin bir karışımı ya da maddi bir bedenin göğe alınması söz konusu olamaz.)
İsa dirilmenin insanlar için ne anlama geleceğini nasıl gösterdi?
Yuhn. 11:11, 14-44: “[İsa öğrencilerine] ‘Dostumuz Lazar dinlenmeye çekilmiştir. Fakat ben onu uykudan uyandırmak için gidiyorum’ dedi. . . . . İsa açıkça, ‘Lazar öldü’ dedi. . . . . İsa oraya vardığında, o [Lazar] dört gündür mezardaydı. . . . . İsa, [Lazar’ın kız kardeşlerinden biri olan Marta’ya] ‘Dirilme ve yaşam benim . . . . ’ dedi. . . . . ‘Lazar! Dışarı çık!’ diye bağırdı. Ölü de, ayaklarında ve ellerindeki sargılarla dışarı çıktı; yüzüne bir bez sarılmıştı. İsa, ‘Onu çözün, bırakın gitsin’ dedi.” (Lazar başka bir yaşamda mutlu bir durumdayken İsa bu şekilde onu geri çağırmış olsaydı iyilik yapmış olmazdı. Oysa Lazar cansız durumdayken İsa’nın onu diriltmesi hem Lazar hem de kız kardeşleri için büyük bir iyilik olmuştu. Lazar yeniden yaşayan bir insan olmuştu.)
Mar. 5:35-42: “İsa daha bunları söylerken, havra yöneticisinin evinden bazı adamlar gelip ‘Kızın öldü! Artık öğretmene zahmet vermesen?’ dediler. Bunu duyan İsa havra yöneticisine, ‘Korkma, yeter ki iman et’ dedi. . . . . Çocuğun babasını, annesini ve kendi yanında gelenleri alıp, içeriye, çocuğun olduğu yere girdi. Çocuğun elinden tutup ona, ‘Talita, kumi’ dedi; bu söz, ‘Küçük kız, sana diyorum, kalk’ anlamına gelir. Kız hemen kalkıp yürümeye başladı; on iki yaşındaydı. O anda hepsi sevinçten çılgına döndüler.” (Mesih’in Bin Yıllık Hükümdarlığı sırasında yeryüzündeki dirilme gerçekleştiğinde, milyonlarca anne babayla çocuklarının kavuşması kuşkusuz büyük sevinç ve coşkuya neden olacak.)
Yeryüzünde yaşamak üzere diriltilenleri nasıl bir gelecek bekliyor?
Luka 23:43: “Gerçekten de bugün sana diyorum ki, sen benimle birlikte Cennette olacaksın.” (Kral Mesih’in yönetiminde tüm yeryüzü bir cennete dönüşecek.)
Vah. 20:12, 13: “Tahtın önünde duran ölüleri gördüm, küçükler de büyükler de oradaydılar; kitaplar açıldı. Fakat başka bir kitap daha açıldı; bu hayat kitabıydı. Ölüler bu kitaplarda yazılanlara göre, kendi yaptıklarına bakılarak yargılandılar. . . . . Hepsi yaptıklarına göre tek tek yargılandı.” (Kitapların açılması İşaya 26:9’un da gösterdiği gibi Tanrı’nın isteğiyle ilgili eğitim verilen bir dönem olacağına işaret ediyor. ‘Hayat kitabının’ açılmış olması ise, bu eğitime uygun davranan kişiler için isimlerini bu kitaba yazdırma fırsatı olduğunu gösterir. Onların önünde kusursuz şekilde sonsuza dek yaşama ümidi olacak.)
Ayrıca “Tanrı’nın Krallığı” başlıklı bölümün sayfa 379-384’teki kısmına bakın.
Bazıları sadece kendilerine hükümleri bildirilip ikinci ölüme gönderilmek için mi diriltilecek?
Yuhanna 5:28, 29’daki sözlerin anlamı nedir? Orada şunlar kayıtlı: “Mezarlarda olan herkesin onun sesini işitip çıkacağı zaman geliyor. O zaman, iyi işler yapanlar yaşam için, kötü işler yapanlar da hüküm için dirilmiş olacaklar.” İsa’nın bu sözlerinin anlamı, onun daha sonra Yuhanna’ya verdiği vahyin ışığında ele alınmalıdır (Yukarıda alıntılanan Vahiy 20:12, 13’e bakın). Daha önce iyi işler yapmış olanlar da kötü işler yapmış olanlar da “kendi yaptıklarına göre tek tek” yargılanacak. Ne zamanki “yaptıklarına” göre? Kişilerin geçmişteki yaşamlarında yaptıkları işlere göre hüküm alacaklarını düşünürsek, bu Romalılar 6:7’deki “Ölen kişi günahından beraat etmiştir” sözleriyle çelişir. Ayrıca insanların sadece hüküm alıp yok edilmek için diriltilmesi de mantıklı olmaz. Dolayısıyla İsa, Yuhanna 5:28’de dirilmeden söz eder. 29. ayette ise dirilenler kusursuzluğa erişip yargılandıktan sonra onlar için nasıl bir gelecek olacağını bildirir.
Yeryüzünde yaşamak için diriltilecek olanlar hakkında Vahiy 20:4-6 ne gösterir?
Vah. 20:4-6: “Tahtlar gördüm, üzerlerinde oturanlar vardı. Hükmetme yetkisi almışlardı. İsa’ya şahitlik ettikleri ve insanlara Tanrı’yı anlattıkları için boynu vurulmuş olan canları gördüm . . . . Diriltildiler ve Mesih’le birlikte bin yıl kral olarak hüküm sürdüler. (Ölülerin geri kalanı bin yıl sona erinceye kadar hayata gelmedi.) Bu birinci dirilmedir. Birinci dirilmede yeri olan herkes mutlu ve kutsaldır. Onların üzerinde ikinci ölümün hâkimiyeti yoktur. Tanrı’nın ve Mesih’in kâhinleri olacaklar ve Mesih’le birlikte bin yıl kral olarak hüküm sürecekler.”
Kutsal Kitabın Yeni Dünya Çevirisi gibi Moffatt çevirisinde de parantez kullanılarak okuyucunun parantezin öncesi ile sonrası arasında bağlantı kurmasına yardım edilmiştir. Açıkça belirtildiği gibi “ölülerin geri kalanı” birinci dirilmede yer almıyor. Bu dirilme Mesih’le birlikte bin yıl hüküm sürecek olanlar içindir. Bu, bin yıllık dönem boyunca Mesih’le birlikte gökte hüküm sürecek kişilerden başka hiç kimsenin yaşamayacağı anlamına mı geliyor? Hayır, çünkü böyle olsaydı onlar ıssız bir dünya üzerinde hüküm sürerlerdi ve kâhinlik hizmetlerinden yararlanacak hiç kimse olmazdı.
O halde “ölülerin geri kalanı” kimdir? Onlar Âdem’in günahı nedeniyle ölmüş olanların yanı sıra, büyük sıkıntıda sağ kalmış ya da Binyıllık dönem içinde doğmuş olsun, Âdem’in günahının öldürücü etkilerinden kurtulmaya ihtiyacı olan tüm insanlardır (Efesoslular 2:1 ile karşılaştırın).
Onlar hangi anlamda bin yılın sonuna dek “hayata gelmedi”? Bu onların dirilmesini kastetmiyor. Burada geçen ‘hayata gelme’ ifadesi sadece birinin yaşadığını söylemekten fazlasını içerir. Bunun anlamı o kişinin Âdem’in günahının etkilerinden kurtularak kusursuz duruma erişmesidir. Önceki ayette söz edilen gökte diriltilecek olanların durumunda, onlar günahın tüm etkilerinden uzak bir yaşam elde ediyor, hatta onlara özel olarak ölümsüzlük bağışlanıyor (1. Kor. 15:54). “Ölülerin geri kalanı” içinse hayata gelmenin anlamı sonsuza dek sürecek kusursuz bir yaşamdır.
Yeryüzündeki dirilme kimleri kapsayacak?
Yuhn. 5:28, 29: “Buna hayret etmeyin, çünkü mezarlarda olan herkesin onun sesini işitip çıkacağı zaman geliyor.” (Burada “mezarlar” olarak çevrilen Yunanca sözcük, kişiye özel bir mezar anlamındaki taphos sözcüğünün çoğul hali ya da ölen insanların ortak mezarı anlamındaki hades değil, anma ya da anma mezarı anlamındaki mnemeion sözcüğünün çoğul halidir [Yuhanna 5:28’deki dipnota bakın]. Bu sözcük ölen kişinin anısının korunmasını vurgular. Tanrı’nın belleğindeki kişiler sonsuz yaşam ümidiyle diriltilecek; oysa bağışlanmaz günahları nedeniyle Hinnom Vadisi’nde (Gehenna’da) tamamen yok olan kişilerin anısı da tamamen silinecek (Mal. 3:16; Mat. 10:28; Mar. 3:29; İbr. 10:26).
Elçi. 24:15: “Benim de Tanrı huzurunda ümidim şudur ki, doğru olanlar da olmayanlar da diriltilecektir.” (Dirilenler arasında hem Tanrı’nın doğruluk yolunu izleyen kişiler hem de bilgisizlik nedeniyle doğru olmayan işler yapmış kişiler olacak. Kutsal Kitap belirli kişilerin diriltilip diriltilmeyeceği hakkında tüm sorulara cevap vermez. Fakat tüm gerçeklerin farkında olan Tanrı’nın tarafsız davranacağına emin olabiliriz. O’nun adaleti, doğruluk ilkeleriyle uyumlu şekilde gösterdiği merhametini de içine alır [Başlangıç 18:25 ile karşılaştırın].)
Vah. 20:13, 14: “Deniz kendisinde bulunan ölüleri geri verdi. Ölüm ve ölüler diyarı da kendilerinde bulunan ölüleri geri verdiler ve hepsi yaptıklarına göre tek tek yargılandı. Ölüm ve ölüler diyarı ateş gölüne atıldı. Bu ateş gölü, ikinci ölümdür.” (Dolayısıyla Âdem’in günahı sonucu ölmüş ve ister denizde isterse de ölülerin yerdeki ortak mezarı Hades’te gömülmüş olsun, herkes diriltilecek.)
Ayrıca “Kurtuluş” başlıklı bölüme bakın.
Milyarlarca kişi diriltilecekse, hepsine yetecek kadar yer olacak mı?
Yeryüzünde şimdiye kadar yaşamış insanların tam sayısını bilmiyoruz. Bu bölümde ele alındığı gibi onların tümü de diriltilmeyecek. Yine de şöyle düşünebiliriz: Örneğin, Yehova 20 milyar kişiyi diriltse bile yaşama alanı ve gıda konusunda bir sıkıntı çekilmez. Dünyadaki karaların yüzölçümü yaklaşık 148.000.000 kilometre kare, başka bir deyişle 14.800.000.000 hektardır. Bu alanın yarısı başka amaçlar için ayrılsa bile, her kişi için bir hektarın üçte birinden fazla alan kalır ki, bu da onun gıda ihtiyacını fazlasıyla sağlayacak büyüklüktedir.
Ayrıca “Yeryüzü” başlıklı bölümün sayfa 490’daki kısmına bakın.