Kötü Namlı Fahişe—Onun Helaki
“Halleluya; Kurtarış ve izzet ve kudret Allahımızındır, çünkü onun hükümleri hakiki ve doğrudur; çünkü yeryüzünü zinası ile ifsat eden büyük fahişeye hükmetti, ve kendi kullarının kanının öcünü ondan aldı.—Vahiy 19:1, 2.
1. Büyük fahişe “dünyanın kırallarıyla” nasıl fuhuş işledi? Bunun sonucu ne oldu?
ŞİMDİYE kadar müzakere ettiğimiz şeyler zaten ciddidir. Ancak Vahiy 17:2’de, büyük fahişenin “yerin kıralları ile” zina ettiği söylendiğine de dikkat etmeliyiz. Her ne kadar o düştüyse de, hâlâ dünya ile dostluğunu koruyup kendi hedeflerine ulaşmak üzere dünyevi yöneticileri yönlendirmeye çalışmaktadır. (Yakub 4:4) Büyük Babil ile siyasal yöneticiler arasındaki kanunsuz ilişkilerden ibaret olan bu ruhi anlamdaki zina, on milyonlarca masum insanın vakitsiz ölümüyle sonuçlanmıştır! Büyük fahişenin, I. Dünya Savaşında savaşan her iki tarafı desteklemesi yeterince kötüydü; fakat II. Dünya Savaşıyla ilgili günahı, muhakkak “göke kadar erişti.” (Vahiy 18:5) Neden böyle söylüyoruz?
2. (a) Franz von Papen, Adolf Hitler’in Almanya’da iktidara gelmesine nasıl yardım etti? Daha önceki bir Alman şansölyesi bu papalık şövalyesini nasıl tanımladı? (b) Nazi devletiyle Vatikan arasında hangi iki madde gizli tutuldu? (Dipnota bakın.)
2 Sadece bir örneği düşünelim: Zalim Adolf Hitler, nasıl Almanya’nın şansölyesi ve diktatörü oldu? Daha önceki Alman şansölyesi Kurt von Sleicher’in “Yahuda İskariyot’un onun yanında bir aziz sayılacağı türden bir hain” olarak tarif ettiği bir papalık şövalyesinin siyasal entrikalarıyla. Bu şahıs, Katolik Eylem’i ve endüstrinin liderlerini komünizme karşı koymak ve Almanya’yı Hitler’in yönetimi altında birleştirmek üzere harekete geçiren Franz von Papen’di. Hitler, onu, gizlice sürdürülen pazarlığın bir kısmı olarak, şansölye yardımcısı yapıp, başkanlık ettiği delegelerle birlikte Vatikan ve Nazi Devleti arasında bir konkordato yapmak üzere Roma’ya gönderdi. Papa XI. Pius, Alman elçilerine, “Alman hükümetinin başının, had safhada Komünizme karşı koyan bir adam olduğu”ndan ne kadar memnun olduğunu söyledi. 20 Temmuz 1933’te (az bir zaman sonra Papa XII. Pius olacak) Kardinal Pacelli, Vatikan’da yapılan görkemli bir törenle konkordatoyu imzaladı.a
3. (a) Bir tarihçi, Nazi devleti ile Vatikan arasındaki konkordato hakkında ne yazdı? (b) Vatikan’da yapılan kutlamada von Papen nasıl şereflendirildi? (c) Papen, Nazilerin Avusturya’yı ilhak etmesinde hangi rolü oynadı?
3 Bir tarihçi bununla ilgili şunları yazıyor: “[Vatikan’la] yapılan konkordato, Hitler için büyük bir zaferdi. Bu, dış dünyadan aldığı ilk moral desteği oldu, ayrıca çok yüce sayılan bir kaynaktan geldi.” Vatikan’daki kutlamada, Pacelli, Papen’e, Pius Tarikatının Büyük Haçı olan önemli bir papalık nişanı sundu.b Winston Churchill, 1948’de yayımlanan The Gathering Storm, (Kopmak Üzere Olan Fırtına) adlı kitabında, Papen’in, Nazilerin Avusturya’yı ilhak edişine kilisenin desteğini sağlamak üzere “iyi bir Katolik olarak şöhretini” nasıl kullandığını anlatır. 1938’de kardinal Innitzer, Hitler’in doğum günü şerefine Avusturya’daki tüm kiliselerin çanlarını çalmasını, swastika (nazi) bayrağını koymasını ve dua etmelerini emretti.
4, 5. (a) Vatikan neden korkunç bir kan suçu altındadır? (b) Alman Katolik piskoposlar, Hitler’i nasıl açıkça desteklediler?
4 Vatikan bu nedenle korkunç bir kan suçu altındadır! Büyük Babil’in başta gelen bir kısmı olarak, Hitler’in iktidara gelmesine ve “moral yönünden” ona büyük destek verilmesine çok yardım etti. Hitler’in gaddarlıklarına ses çıkarmayacak kadar ileri gitti. Nazi terörünün hüküm sürdüğü uzun yıllar boyunca, yüz binlerce Katolik asker, Nazi rejiminin şanı için savaşıp ölürken ve milyonlarca masum insan Hitler’in gaz odalarında yok edilirken, Papa ağzını açmadı.
5 Hatta Alman Katolik piskoposlar, Hitler’i açıkça desteklediler. Almanya’nın o zamanki savaş ortağı Japonya’nın sinsice Pearl Harbour’a saldırdığı aynı gün, The New York Times gazetesi şu haberi verdi: “Fulda’da toplanan Alman Katolik Piskoposlar Konferansı, özel bir ‘savaş duası’ önerdi. Bu dua, bütün kilise ayinlerinin başında ve sonunda söylenmelidir. Bu duada, Alman silahlarının zaferle bereketlenmesi ve tüm askerlerin hayat ve sağlıklarının korunması için Tanrı’nın lütfu dilenmektedir. Piskoposlar, aynı zamanda Katolik ruhanilere ‘kara, deniz ve havada’ savaşan Alman askerlerini, en azından ayda bir kez, bir özel Pazar vaazında hatırlamaları için talimat verdiler.”
6. Vatikan ile Naziler arasında ruhi yönden fuhuş işlenmemiş olsaydı, dünya, hangi büyük ıstırap ve gaddarlıklardan esirgenmiş olabilirdi?
6 Vatikan ile Naziler arasında böyle bir aşk macerası olmasaydı, dünya, milyonlarca asker ve sivilin öldürülmesinden, ari ırktan olmadıkları için altı milyon Yahudinin katledilmesinden ve—Yehova’nın gözünde en değerlisi—hem meshedilmiş hem de “başka koyunlar”dan oluşan binlerce Şahidinin, zalimce davranışlardan eza çekip birçoğunun Nazi toplama kamplarında ölmesinden esirgenmiş olabilirdi.—Yuhanna 10:10, 16.
Fahişeye Yakından Bir Bakış
7. Resul Yuhanna, büyük fahişeye yakından bakışını nasıl anlatır?
7 Vahiy’deki peygamberlikte ondan sonra görülen rüyet ne kadar uygundur! Vahiy 17. bap 3-5 ayetlerini açacak olursak, Yuhanna’nın, melek hakkında şunları söylediğini görürüz: “Ve beni Ruhta çöle götürdü; ve yedi başı ve on boynuzu olan küfür isimlerile dolu kırmızı canavarın üzerine binmiş bir kadın gördüm. Ve kadın çirkinlikler ve kendi zinasının mekruh şeylerile dolu bir altın kâse elinde olarak erguvani ve kırmızı ile kuşanmış, ve altın ve kıymetli taş ve incilerle bezenmişti; ve alnı üzerinde bir isim yazılmıştır: SIR, BÜYÜK BABİL, DÜNYANIN FAHİŞELERİNİN VE ÇİRKİNLİKLERİNİN ANASI.”
8. (a) Büyük fahişe altın kâsesinde taşıdığı neyle kendini tanıtır? (b) Büyük Babil, mecazi anlamda nasıl “erguvani ve kırmızı ile kuşanmış, ve altın ve kıymetli taş ve incilerle bezenmişti?”
8 Burada Yuhanna’nın yakından gördüğü Büyük Babil, gerçekten vahşi hayvanların yaşadığı çöle aittir. Bu büyük fahişe, dıştan aldatıcı şekilde değerli görünümlü olmasına rağmen, kâsesinde bulunanla açıkça tanıtılır. Tanrı’nın görüş açısından iğrenç olan şeyleri içer. Dünya ile kurduğu dostluğa, sahte öğretilere, ahlaksal yönden her şeyi hoşgörmesine, siyasal güçlerle kur yapmasına “bütün dünyanın Hâkimi” olan Yehova Tanrı asla hoşgörü göstermez. (Tekvin 18:22-26; Vahiy 18:21-24) Fahişe, kendini ne kadar güzel süslemektedir! İnsanı hayran bırakan mimarisi ve renkli camları olan muhteşem katedralleriyle, değerli taşlarla kaplı pagoda ve tapınaklarıyla, antikliğiyle şeref bulmuş mabet ve makdisleriyle ün kazanmıştır. “Büyük fahişe”nin tayin ettiği şık modalar gereği, papazları ve rahipleri kızıl, erguvani ve safran renginde kaftanlar giyerler.—Vahiy 17:1.
9. Büyük Babil’in kan suçu ne zamana kadar geri gider? Yuhanna onu tasvir ederken sözlerini uygun olarak nasıl bitirir?
9 Oysa onun mahkûm edilecek yanı, kana susamışlığıdır. Yehova, uzun zamandır dökülen kanların hesabını soracaktır! Büyük Babil, sadece günlerimizdeki kana susamış diktatörleri desteklemekle kalmadı, iğrenç işlerle dolu olan tarihi yüzyıllar öncesine kadar uzanır; örneğin dinsel savaşlar, engizisyon, Haçlı seferleri, evet, resullerden bazılarının şehit edilmesi ve bizzat Tanrı’nın Oğlu Rab İsa Mesih’in öldürülmesine kadar, hatta daha da geriye gider. (Resullerin İşleri 3:15; İbraniler 11:36, 37) Bütün bunlara, yakın tarihlerde, Yehova’nın Şahitlerinin idam mangaları, balta, giyotin veya kılıçla öldürülmeleri, ayrıca hapisanelerde ve toplama kamplarındaki gaddar davranışları da katabiliriz. Yuhanna’nın tanımlamasını şu sözlerle bitirdiğine şaşmamak gerek: “Ve kadını mukaddeslerin kanından ve İsanın şahitlerinin kanından sarhoş gördüm.”—Vahiy 17:6.
‘KADIN VE CANAVARIN SIRRI’
10. (a) Büyük fahişe nasıl Yehova’nın Şahitlerine bu güne kadar zulmetmektedir? (b) Büyük Babil’in ruhanileri ne tür liderlerdir?
10 Yuhanna, gördüklerine “büyük şaşkınlıkla” baktı. Bugün bizler de şaşıyoruz! Büyük fahişe 1930’lu ve 1940’lı yıllarda, Yehova’nın sadık Şahitlerine zulmetmek ve faaliyetini yasaklamak için Katolik Eylem’i ve siyasal entrikaları kullanmıştır. Hatta bugüne kadar Büyük Babil, yeterince etkileyebildiği yörelerde, Tanrı’nın gökteki Krallığının izzetli ümidini ilan eden Yehova’nın Şahitlerinin yaptıkları vaaz etme işini engellemeye, sınırlandırmaya ve kötülemeye devam etmektedir. Yüz milyonlarca insanı, büyük fahişenin dinsel teşkilatlarında esir tutarken, ruhanileri, ‘körlerin kör kılavuzları’ olarak hizmet edip insanları helak uçurumuna sevk etmektedir. Kötü namlı olan bu fahişe, asla resul Pavlus gibi, “size şehadet ediyorum ki, ben bütün insanların kanından temizim” diyemez.—Matta 15:7-9, 14; 23:13; Resullerin İşleri 20:26.
11, 12. Kötü namlı fahişeyi taşıyan “kırmızı canavarın” sırrı nedir? Yehova’nın Şahitleri 1942’de bu sır hakkında nasıl aydınlatıldı?
11 Yuhanna’nın şaştığını gören melek ona şöyle dedi: “Neden şaştın? kadının ve onu taşıyan yedi başlı ve on boynuzlu canavarın sırrını ben sana söyliyeceğim.” (Vahiy 17:7) Acaba “canavar” neyi sembolize ediyor? Peygamber Daniel, ondan 600 yılı aşkın bir süre önce gördüğü rüyette, canavarlardan söz etmiş ve bunların, “kırallar” veya yeryüzündeki siyasal hükümdarlıkları temsil ettiğini açıklamıştı. (Daniel 7:2-8, 17; 8:2-8, 19-22) Yuhanna rüyetinde bu tür hükümdarlıkların bir bileşimi olarak “kırmızı canavar” görmektedir. Bu canavar, 1920’de dünya sahnesine çıkan, fakat 1939’da II. Dünya Savaşı patlak verdiği zaman faaliyetsizlik uçurumuna inen insan yapısı Milletler Cemiyetidir. Oysa, “kadının ve . . . . canavarın sırrı” acaba nedir?
12 Yehova’nın Şahitleri, Tanrısal takdirle, 1942 yılında bu sır hakkında aydınlatılmışlardı. II. Dünya Savaşı o sıralarda bütün şiddetiyle sürüyordu ve birçok kişi, bunun Armagedon’a tırmanacağını düşünüyordu. Oysa, Yehova’nın düşüncesi farklıydı! Şahitleri için hâlâ yapılacak çok iş vardı! 18-20 Eylül 1942’de yaptıkları Teokratik Yeni Dünya büyük ibadetinde, A.B.D.’deki 51 şehirle bağlantı kurulan kilit şehir olan Cleveland, Ohio’da, birader Nathan H. Knorr “Barış—Devam Edebilir Mi?” başlıklı umumi bir konuşma sundu. Bu konuşmada, “kırmızı canavar” için “var idi, ve yoktur; ve cehennemden (uçurumdan) çıkmak üzredir, ve helake gidiyor” diyen Vahiy 17:8’i inceledi. Milletler Cemiyetinin 1920’den 1939’a kadar “var” olduğunu belirtti. Ondan sonra, Milletler Cemiyetinin çökmesi nedeniyle “yoktur” safhasına erişildi. Oysa bu milletler ittifakı, savaştan sonra uçurumdan çıkacaktı. Mukaddes Kitabın önceden bildirdiği bu durum, acaba yerine geldi mi? Evet. Gerçekten! Uluslararası “canavar”, 1945’te Birleşmiş Milletler olarak faaliyetsizlik uçurumundan çıktı.
13. Büyük Babil, “canavar” olan B.M. ile fahişeliklerini nasıl sürdürmektedir?
13 Büyük Babil, düşmesiyle zayıflamış olmasına rağmen, B.M. “canavar”ıyla fahişeliğe benzer davranışını sürdürdü. Örneğin, Haziran 1965’te dünya nüfusunun yarısını temsil ettiği söylenen sözde Hıristiyan ve Hıristiyan olmayan, dünyanın başlıca yedi dininden mevkii sahibi kişiler, San Francisco’da B.M.’in, 20. doğum gününü kutlamak için toplandılar.c Papa VI. Paul aynı yılda B.M.’i “uyum ve barışın son ümidi” olarak nitelendirdi ve daha sonra Papa II. John Paul ise, “Birleşmiş Milletler Teşkilatının, daima barış ve adaletin tartışıldığı en üstün forum olarak kalacağına dair ümidini beyan etti. Sahte dinin dünya imparatorluğu, 1986’da B.M.’in, Uluslararası Barış Yılını desteklemekte önder oldu. Oysa yaptığı duaların cevabı olarak gerçek barış ve güvenlik sağlandı mı? Katiyen! B.M.’de üye olan milletlerin artan sayısı, büyük fahişeyi gerçekten sevmediklerini göstermektedir.
Fahişeyi Ortadan Kaldırmak
14. “Canavar” olan B.M.’in yapacağı hangi özel görevi vardır? Tanrı’nın meleği bunu nasıl tanımlıyor?
14 Sırası gelince, bizzat “kırmızı canavar” helake gitmelidir. Fakat bu olaydan önce ve hatta Tanrı’nın kavmine yapacağı canavarca saldırıdan önce, canavar olan B.M. Teşkilatının özel bir görevi vardır. Yehova Tanrı ‘düşüncesini canavarın ve silahlanmış boynuzların yüreklerine koyar.’ Hangi sonuçla? Tanrı’nın meleği bunun cevabını şöyle verir: “Ve gördüğün on boynuz, ve canavar, onlar fahişeden nefret edecekler; onu perişan ve çıplak edecekler, ve onun etini yiyecekler, ve kendisini ateşe yakacaklardır.” ‘Kendisine izzet verip utanç verici bir lüksle yaşadı.’ Fakat şimdi bütün bunlar tersine döndürülmektedir. İnsanı hayran bırakan dinsel yapıtları ve muazzam mal ve mülkü onu kurtaramayacak. Meleğin beyan ettiği gibi: “Bunun için onun belaları, ölüm ve matem ve kıtlık, bir günde gelecekler; ve ateşe yakılacaktır; çünkü ona hükmeden Rab Allah kudretlidir.”—Vahiy 17:16, 17; 18:7, 8.
15. Fahişenin siyasal sevgilileri ile ticaretin büyük patronları, onun yok edilmesini nasıl karşılayacaklar?
15 Siyasal sevgilileri, “vay, vay, büyük şehir, kuvvetli şehir, Babil! çünkü senin hükmün bir saatte geldi!” diyerek ölümü nedeniyle ağlayıp dövünecekler. Aynı şekilde onunla beraber dürüst olmayan kazanç elde eden ticaretin büyük patronları da “vay, vay . . . . çünkü bir saatte bu kadar servet perişan oldu” diye ağlayarak matem tutacaklar.—Vahiy 18:9-17.
16. Tanrı’nın kavmi, büyük fahişenin helakine nasıl karşılık verecek? Vahiy bunu nasıl doğruluyor?
16 Tanrı’nın kavmi ise, bunlara acaba nasıl bir karşılık verecek? Onların hepsi meleğin şu sözlerine katılıyorlar: “Ey gök, ve mukaddesler, ve resuller, ve peygamberler, onun üzerine mesrur olun; çünkü Allah ona hükmederek hakkınızı aldı.” Hızlı bir düşüşle atılacak olan Büyük Babil bir daha asla Yehova’nın kutsal ismi üzerine leke getiremeyecek. Büyük fahişenin helaki, Yehova’ya hamt eden kutlama ve zafer ilahilerinin söylenmesiyle sonuçlanacak. “Halleluya”, diye terennüm eden koroların ilki olarak şu sevinç dolu sözler işitilecek: “Halleluya; Kurtarış ve izzet ve kudret Allahımızındır, çünkü onun hükümleri hakiki ve doğrudur; çünkü yeryüzünü zinası ile ifsat eden büyük fahişeye hükmetti, ve kendi kullarının kanının öcünü ondan aldı.”—Vahiy 18:20–19:3.
17. Büyük fahişenin ortadan kaldırılmasından sonra, Tanrı’nın hükümleri nasıl yerine getirilecek?
17 “Kıralların Kıralı ve Rablerin Rabbi” olan Mesih İsa, Armagedon’da “her şeye kadir olan Allahın gazabının . . . . masara”sını basarken, Tanrı’nın hükmetme işi hızla yerine gelip tamamlanacaktır. Armagedon’da Mesih, kötü yöneticileri ve Şeytan’ın yeryüzündeki teşkilatının artakalanlarını ortadan kaldıracak. Leş yiyen kuşlar onların etlerini yiyecekler. (Vahiy 16:14, 16; 19:11-21) Güzel yeryüzümüzü, kutsal olmayan, kirli ve bozucu her şeyden temizlemek için Tanrı’nın tayin ettiği vaktin artık yakın olduğundan çok mutlu olmalıyız!
18. Vahiy kitabının görkemli doruğu nedir?
18 Bu olaylar, acaba Vahiy kitabının zirvesini mi oluşturuyor? Hayır! Henüz değil! Zira 144.000 kişinin diriltilmelerinin tamamlanmasıyla, Kuzu’nun düğünü gerçekleşecek. Kocası için süslenmiş olan “gelin” “yeni gök”te yerini alır ve Güvey’in, “her şeyi yeni yap”ması için Yehova’nın maksadının gerçekleştirilmesine yardım etmek üzere oradan mecazi anlamda iner. Gelinin ruhi güzelliği, Kadirimutlak Tanrı Yehova’nın, izzetiyle aydınlattığı Yeni Yeruşalim’inkidir. Bu kutsal şehrin çerağı da Kuzu’dur. (Vahiy 21:1-5, 9-11, 23) İşte bu aşamada, Vahiy kitabı görkemli doruğuna ulaşır; Yehova’nın ismi takdis edilir ve Kuzu olan Mesih İsa, Yeni Yeruşalim olan gelini ile birlikte itaat eden insanlığı yeryüzündeki bir Cennette ebedi hayatla nimetlendirmeye başlar.
19. (a) Büyük Babil’den çıkmaktan başka, kurtuluş için hangi şey gereklidir? (b) Hangi davet hâlâ geçerlidir ve karşılığımız ne olmalıdır?
19 Sahte dinin iki yüzlülüğünü fark ettin ve Büyük Babil’den çıktın mı? Bütün yürekle de İsa Mesih vasıtasıyla Yehova Tanrı’ya vaftizle sonuçlanan vakf adımını attın mı? Bu, kurtuluş için gereklidir! Son hükmün yerine getirilmesi için Yehova’nın tayin ettiği vakit yaklaştıkça, ısrarlı bir acillikle şu davet duyulmaktadır: “Ruh ve gelin: Gel, diyorlar. Ve işiten: Gel, desin. Ve susıyan gelsin; istiyen meccanen hayat suyu alsın.” (Vahiy 22:17) Bu davet hâlâ geçerlidir. Yehova’nın vakfolup vaftiz edilmiş kavminin bir üyesi olarak, Tanrı ile Kuzunun tahtının önünde gereken duruşunu korursan, gerçekten mutlu olacaksın. Tayin edilmiş vakit belki sandığından daha yakındır. Evet, Vahiy’in büyük doruğu yakındır!
Bu haftanın Dinsel Seri tetkikinin sonunda, idareci, Kararın okunmasını istemeli ve gösterilen soruların yardımıyla bu makaleyi müzakere etmelidir. Söz konusu Karar, Yehova’nın Şahitlerinin 1988 yılında dünya çapında yaptıkları “Tanrısal Adalet” Bölge İbadetinde “Kötü Namlı ‘Fahişe’—Onun Düşüşü ve Helaki” konuşmasının sonunda sunuldu.
[Dipnotlar]
a Kolay anlaşılan nedenlerle konkordatonun iki maddesi o zaman gizli tutuldu; birisi Sovyetler Birliğine karşı ortak bir cephe, diğeri ise Hitler’in ordularına alınan Katolik papazların görevleriyle ilgili idi. Onların askere alınması, Almanya’nın hâlâ bağlı olduğu Versailles Antlaşmasının (1919) bir ihlaliydi; bu maddenin açıkça bilinmesi diğer Versailles taraflarını rahatsız etmiş olabilirdi.
b Franz von Papen 1940’ların sonunda Almanya’nın Nürnberg şehrinde savaş suçluları olarak yargılanan Naziler arasındaydı. Kendisi beraat ettiği halde daha sonra Naziler ve onların etkisini kaldıran bir Alman mahkemesinden ağır bir hüküm giydi. Fakat 1959’da tekrar Papa’nın Özel Mabeyincisi oldu.
c Bu toplantıyla ilgili olarak Papa VI. Paul şöyle dedi: “Birleşmiş Milletler Tüzüğünün yirmi yıl önce imzalanmasını kutlayan törenler arasında barış için dinsel bir toplantının yapılması ne kadar doğru ve uygundur.”
[Sayfa 10’daki çerçeve]
PAPA’NIN SUSKUNLUĞU
1939’da yayımlanan Franz von Papen—His Life and Times adlı kitabında, H. W. Blood-Ryan, bu papalık şövalyesinin Hitler’i nasıl iktidara getirdiği ve Vatikan’ın Nazilerle konkordato için görüşmelerde yaptığı entrikaları ayrıntılarıyla anlatıyor. Yahudileri, Yehova’nın Şahitlerini ve başkalarını içeren tertip edilmiş katliamlarla ilgili olarak yazar şöyle diyor: “Pacelli (Papa XII. Pius) neden susmaya devam etti? Çünkü von Papen’in Batılı Germanların Kutsal Roma İmparatorluğu kurma planında kendisi, Vatikan’ın tekrar dünyada iktidara gelmesini mümkün kılacak daha güçlü bir Katolik Kilisesini öngördü. . . . . Söz konusu Pacelli, milyonlarca can üzerinde ruhi diktatörlüğün kudretini sürmektedir. Ancak Hitler’in saldırganlığına ve yaptığı zulme karşı hiçbir söz söylenmedi. . . . . Bu satırlar yazıldığıda katliamın üç günü geçmişti ve Vatikan, yarısı da Katolik olan birbiriyle savaş eden insanlar için hiç dua etmemiştir. Bu adamlar, dünyevi etkileri elinden alınınca, kendilerinden hesap soracak olan Tanrılarının önünde durdukları zaman korkunç bir muhasebe yapılacak. Bahane olarak ne ileri sürebilirler? Hiçbir şey!”
[Sayfa 14’teki çerçeve]
VATİKAN’IN BU İŞTEKİ PARMAĞI
6 Mart 1988 tarihli The New York Times, Vatikan’ın 1988 yılı için 61,8 milyon dolarlık rekor bir bütçe açığı olmasını beklediğini haber verdi. Gazete şöyle yazdı: “Anlaşıldığına göre bir kapital gideri, Banco Ambrosiano’dan alacaklı olanlara hemen hemen 250 milyon dolar ödemek üzere 1984’te yapılan bir vaatle ilgilidir. 1982’de iflas etmesinden önce, bu Milano bankasıyla Vatikan’ın çok yakın ilişkileri vardı.” Vatikan söz konusu skandala öylesine derin karışmıştı ki, İtalyan mahkemelerinde yargılanmak üzere bir Amerikan başpiskoposu dahil, üç yüksek görevlisini otoritelere teslim etmeyi hep reddetti!
[Sayfa 11’deki resimler]
Vatikan, von Papen ve Hitler ile birlikte büyük bir kan suçu altına girdi
[Sayfa 14’teki resimler]
Papa, Tanrı’nın gökteki Krallığını desteklemektense, Birleşmiş Milletler Teşkilatını ‘barış için son ümit’ olarak ilan etti