Bölüm 21
Yehova’nın Hıristiyan Âlemine Verdiği Belalar
Rüyet 5—Vahiy 8:1–9:21
Konu: Yedi borudan altısının çalınması
Gerçekleşme Zamanı: İsa Mesih’in 1914’te tahta geçmesinden büyük sıkıntıya kadar
1. Kuzu yedinci mührü açtığında ne oldu?
RUHİ İSRAİL’İN 144.000 üyesi mühürleninceye ve büyük kalabalık hayatta kalmak üzere onaylanıncaya kadar “dört yel” alıkonulacaktır. (Vahiy 7:1-4, 9) Bununla birlikte, bu dünya üzerinde o şiddetli fırtınanın kopmasından önce Yehova’nın Şeytan’ın dünyası için verdiği aleyhte hükümler de bildirilmelidir! Kuzu bu kez yedinci ve son mührü açmaya başladığında Yuhanna nelerin açıklanacağını görmek için dikkat kesilmiş olmalı. İşte gördüklerini bizimle paylaşıyor: “Ve [Kuzu] yedinci mührü açtığı zaman, yarım saat kadar gökte sükût oldu. Ve Allahın önünde duran yedi meleği gördüm; ve onlara yedi boru verildi.”—Vahiy 8:1, 2.
Hararetle Dua Etme Zamanı
2. Gökteki simgesel yarım saatlik sessizlik sırasında neler oldu?
2 Bu anlamlı bir sessizlikti! Bir şeyin olmasını beklerken yarım saat insana uzun bir zaman gibi görünebilir. Şimdi gökte sürekli hamt eden koronun sesi bile duyulmuyordu. (Vahiy 4:8) Neden? Yuhanna bunun nedenini rüyette gördü: “Ve başka bir melek geldi, ve elinde altın buhurdan olarak mezbahın üzerinde durdu, ve tahtın önünde olan altın mezbah üzerinde bütün mukaddeslerin dualarına katsın diye, kendisine çok buhur verildi. Ve Allahın önünde meleğin elinden mukaddeslerin duaları ile buhurların dumanı çıktı.”—Vahiy 8:3, 4.
3. (a) Buhur yakılması bize neyi hatırlatır? (b) Gökteki yarım saatlik sessizliğin amacı neydi?
3 Bu bize Yahudi ortamında, önce tapınma çadırında, daha sonraki yıllarda da Yeruşalim’deki mabette her gün buhur yakıldığını hatırlatır. (Çıkış 30:1-8) Böyle bir buhur yakma olayında kâhin sınıfından olmayan İsrailliler, buhur dumanının yükseldiği Kişi’ye—kuşkusuz sessizce, içlerinden—dua ederek mukaddes yerin dışında beklerdi. (Luka 1:10) Yuhanna şimdi gökte benzer bir şeyin olduğunu görüyordu. Melek tarafından sunulan buhur “mukaddeslerin duaları” ile bağlantılıydı. Aslında, daha önceki bir rüyette buhurun böyle duaları temsil ettiği söylenmişti. (Vahiy 5:8; Mezmur 141:1, 2) Öyleyse, anlaşılan, gökteki bu simgesel sessizlik yerdeki mukaddeslerin dualarının duyulmasına fırsat veriyordu.
4, 5. Simgesel yarım saatlik sessizliğin gerçekleştiği zaman dilimini saptamamıza hangi tarihsel gelişmeler yardımcı olur?
4 Bunun ne zaman olduğunu saptayabilir miyiz? Evet, ayetlerin bağlamını Rabbin gününün başlangıcındaki tarihsel gelişmelerle birlikte inceleyerek bunu yapabiliriz. (Vahiy 1:10) 1918 ve 1919 yılları boyunca yeryüzünde olanlar Vahiy 8:1-4’te anlatılan olaylar dizisiyle göze çarpar bir uyum içindeydi. 1914’ten 40 yıl önce, Mukaddes Kitap Tetkikçileri—Yehova’nın Şahitleri o zaman böyle adlandırılıyordu—Milletlerin zamanlarının o yıl sona ereceğini cesaretle ilan ediyordu. 1914’teki sıkıntı yaratan olaylar onların haklı olduğunu gösterdi. (Luka 21:24; Matta 24:3, 7, 8) Fakat aynı zamanda, onlardan birçoğu 1914’te yeryüzünden alınıp gökteki miraslarına götürüleceğine de inanıyordu. Bu olmadı. Bunun yerine, birinci dünya savaşı boyunca büyük bir sıkıntı dönemi geçirdiler. Teşkilatın ilk başkanı Charles T. Russell 31 Ekim 1916’da öldü. Sonra, 4 Temmuz 1918’de yeni başkan Joseph F. Rutherford ve diğer yedi temsilci haksız yere uzun yıllara mahkûm edilerek Atlanta’daki (Georgia) eyalet hapishanesine gönderildi.
5 Yuhanna sınıfını oluşturan İsa’nın samimi takipçileri şaşkınlığa düşmüştü. Tanrı onlardan ne yapmalarını istiyordu? Ne zaman göğe alınacaklardı? The Watch Tower’ın 1 Mayıs 1919 tarihli sayısında “Hasat Bitti—Bunu Ne İzleyecek?” başlıklı bir makale çıktı. Makale bu belirsizlik durumunu yansıttı ve sadık olanları dayanmaya teşvik ederek şunları ekledi: “Şimdi krallık sınıfının hasadının başarıyla gerçekleştirildiğini, tüm bu kişilerin uygun şekilde mühürlendiğini ve kapının kapandığını söylemenin doğru olduğuna inanıyoruz.” Bu zor dönem boyunca Yuhanna sınıfının hararetli duaları sanki büyük miktardaki buhur dumanı gibi yükseliyordu. Onların duaları işitiliyordu!
Yeryüzüne Ateş Atılıyor
6. Gökteki sessizlikten sonra ne oldu, bu neye karşılıktı?
6 Yuhanna bize şöyle der: “Ve melek buhurdanı aldı ve mezbahın ateşinden onu doldurdu, ve yer üzerine attı; ve gök gürlemeleri ve sesler ve şimşekler ve zelzele oldu.” (Vahiy 8:5) Sessizlik sonrasında, birdenbire, heyecan veren bir etkinlik oldu! Buhur mezbahından alınan ateşle başlatıldığına göre, söz konusu etkinliğin mukaddeslerin dualarına bir yanıt olarak gerçekleştiği anlaşılıyor. MÖ 1513’te Sina Dağında gök gürlemeleri ve şimşekler, yüksek bir ses, ateş ve dağın sarsılması Yehova’nın dikkatini kavmi üzerine çevirdiğini göstermişti. (Çıkış 19:16-20) Benzer şekilde Yuhanna tarafından bildirilen görüntüler Yehova’nın dikkatini yeryüzündeki hizmetçilerine yönelttiğini gösteriyor. Fakat Yuhanna işaretlerle belirtilen şeyler görmüştü. (Vahiy 1:1) Öyleyse simgesel ateş, gök gürlemeleri, sesler, şimşekler ve deprem bugün nasıl yorumlanmalı?
7. (a) İsa hizmeti sırasında yeryüzünde hangi simgesel ateşi tutuşturdu? (b) İsa’nın ruhi kardeşleri Hıristiyan âleminde nasıl bir ateş tutuşturdu?
7 Bir keresinde İsa öğrencilerine şöyle demişti: “Ben dünyaya ateş atmağa geldim.” (Luka 12:49) Gerçekten de o bir ateş tutuşturdu. Gayretle yürüttüğü vaaz etme işiyle İsa Tanrı’nın Krallığını Yahudi kavminin önündeki en önemli mesele haline getirdi, böylece bu millette ateşli tartışmalar başlattı. (Matta 4:17, 25; 10:5-7, 17, 18) İsa’nın yeryüzündeki ruhi kardeşleri, I. Dünya Savaşının zorlu yıllarını geçiren meshedilmiş takipçilerinin küçük grubu da, 1919’da Hıristiyan âleminde benzer bir ateş tutuşturdu. O yılın Eylül ayında, Yehova’nın sadık Şahitleri yakın uzak her yerden Cedar Point’e (Ohio, ABD) toplandığında O’nun ruhu göze çarpar şekilde varlığını hissettirdi. Cezaevinden yeni çıkan ve yakında tamamen aklanacak olan Joseph F. Rutherford bu kongrede cesaretle şöyle konuştu: “Efendimizin emrine itaat ettiğimizden ve insanları bunca zamandır esarette tutan sapkınlığın kalelerine karşı savaşmanın imtiyazımız ve görevimiz olduğunu idrak ettiğimizden, asıl işimiz bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da, gelmekte olan Mesihin izzetli krallığını bildirmektir.” Başlıca dava budur, Tanrı’nın Gökteki Krallığı!
8, 9. (a) Teşkilatın başkanı zor savaş yılları sırasında Tanrı’nın kavminin tutumunu ve arzusunu nasıl tarif etti? (b) Yeryüzüne ateşin atılması nasıl oldu? (c) Gök gürlemeleri, sesler, şimşekler ve deprem nasıl meydana geldi?
8 Tanrı’nın kavminin başından geçen zor tecrübelere değinen konuşmacı şöyle dedi: “Düşmanın saldırısı o kadar acımasızdı ki, Rabbin sevgili sürüsünden birçok kişi afalladı ve şaşkınlık içinde kaldı; Rabbin iradesini göstermesi için dua ediyor ve bekliyorlardı. . . . . Fakat o anki cesaret kırıklığına rağmen krallık mesajını ilan etme arzusu yanar bir ateş gibiydi.”
9 Bu arzu 1919’da doyuruldu. İsa’nın takipçilerinden oluşan bu küçük fakat etkin grup dünya çapında bir vaaz etme kampanyasına başlamak üzere, deyim yerindeyse yanıp tutuşuyordu. (I. Selânikliler 5:19 ile karşılaştırın.) Tanrı’nın gökteki krallığının önemli ve ivedi bir mesele haline getirilmesiyle yeryüzüne bir ateş atılmıştı, hâlâ da böyledir! Sessizliğin yerini gökteki Krallık mesajını açıkça bildiren güçlü sesler aldı. Mukaddes Kitaptan gelen şiddetli fırtına uyarıları gök gürültüsü gibi gürledi. Yehova’nın peygamberlik Sözünden çıkan hakikat ışınları şimşekler gibi parladı ve din dünyası sanki güçlü bir depremle temellerinden sarsıldı. Yuhanna sınıfı yapılması gereken bir iş olduğunu gördü. Bu iş günümüze kadar yeryüzünün oturulan her yerine görkemli şekilde yayılmaya devam etti!—Romalılar 10:18.
Boruların Çalınması İçin Hazırlık
10. Yedi melek ne yapmaya hazırlanıyordu; neden?
10 Yuhanna sözlerini şöyle sürdürdü: “Ve kendilerinde yedi boru olan yedi melek boru çalmağa hazırlandılar.” (Vahiy 8:6) Bu boruların çalınması ne anlama gelir? İsraillilerin zamanında boru sesleri önemli günlerin veya dikkate değer olayların habercisi olarak kullanılırdı. (Levililer 23:24; II. Kırallar 11:14) Benzer şekilde, Yuhanna’nın duyduğu boru sesleri de ölüm kalım meselesi durumundaki konulara dikkat çekecekti.
11. Yuhanna sınıfı 1919’dan 1922’ye kadar yeryüzünde hazırlık niteliğindeki hangi işle yoğun şekilde uğraşıyordu?
11 Bu boruları çalmaya hazırlanan meleklerin yeryüzünde de hazırlık niteliğindeki bir işle ilgili yönlendirmeler verdiklerine kuşku yok. Yeniden canlandırılan Yuhanna sınıfı 1919’dan 1922’ye kadar halka yönelik hizmeti tekrar düzenlemek ve matbaa binaları yapmakla meşguldü. Bugün Awake! olarak bilinen The Golden Age dergisi 1919’da “Gerçeğin, Ümidin ve İnancın Dergisi” olarak çıktı; bu dergi sahte dinin siyasetle ilgisini açığa vurmakta önemli bir rol oynayacaktı.
12. Her bir boru sesiyle ne haber verildi; bu bize Musa’nın günlerindeki hangi şeyi hatırlatır?
12 Şimdi göreceğimiz gibi, boru seslerinin her biri, içinde dünyanın belirli kısımlarını etkileyen korkunç belaların yer aldığı etkileyici sahneleri haber verir. Bunlardan bazıları bize Musa’nın günlerinde Yehova’nın Mısırlıları cezalandırmak üzere gönderdiği belaları hatırlatır. (Çıkış 7:19–12:32) Bu belalar Yehova’nın o millete verdiği hükmün ifadeleriydi ve Tanrı’nın kavmine esaretten kurtulma yolunu açtı. Yuhanna’nın gördüğü belalar da buna benzer bir şey başarır. Fakat bunlar harfi bela değildir. Yehova’nın adil hükümlerini simgeleyen işaretlerdir.—Vahiy 1:1.
“Üçte Biri” Saptamak
13. İlk dört boru çalındığında neler oldu; bu hangi sorulara yol açtı?
13 Göreceğimiz gibi, ilk dört boru çalındığında yerin, denizin, ırmakların ve su pınarlarının, ayrıca dünyanın ışık kaynaklarının “üçte biri” üzerine belalar gönderildi. (Vahiy 8:7-12) Üçte bir, bir şeyin tümü olmamakla birlikte kayda değer bir kısmıdır. (İşaya 19:24; Hezekiel 5:2; Zekarya 13:8, 9 ile karşılaştırın.) Öyleyse bu belaları en çok hak eden hangi ‘üçte birlik’ kısımdır? İnsanlığın büyük çoğunluğu Şeytan ve cinleri tarafından köreltilmiş ve yozlaştırılmıştır. (Tekvin 3:15; II. Korintoslular 4:4) Durum Davud’un sözünü ettiği gibidir: “Hepsi saptılar, birlikte murdar oldular; iyilik eden yok, bir kişi bile yoktur.” (Mezmur 14:3) Evet, tüm insanlık aleyhte hüküm alma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Fakat onun bir kısmı özellikle suçludur. ‘Üçte bir’ oranındaki kısmın bunu çok daha iyi bilmesi gerekirdi! Bu ‘üçte birlik’ kısım nedir?
14. Yehova’dan bela niteliğinde mesajlar alan simgesel üçte birlik kısım nedir?
14 Bu Hıristiyan âlemidir. 1920’lerde onun etkinlik alanı insanlığın yaklaşık üçte birini içine alıyordu. Onun dini hakiki Hıristiyanlıktan büyük bir irtidatın meyvesiydi ve İsa ile öğrencileri bu irtidatı önceden bildirmişti. (Matta 13:24-30; Resullerin İşleri 20:29, 30; II. Selânikliler 2:4; II. Petrus 2:1-3) Hıristiyan âleminin din adamları Tanrı’nın mabedinde olduklarını iddia ederler ve kendilerini Hıristiyanlığın öğretmenleri olarak tanıtırlar. Fakat onların öğretileri Mukaddes Kitap hakikatinden çok uzaktır ve Tanrı’nın adına sürekli leke getirir. Yerinde olarak simgesel üçte birle temsil edilen Hıristiyan âlemi, Yehova’dan bela niteliğinde, etkili mesajlar alır. İnsanlığın bu üçte birlik kısmı Tanrısal lütfu hiç mi hiç hak etmiyor!
15. (a) Boru seslerinin her biri belirli bir yılla mı sınırlanmıştır? Açıklayın. (b) Yehova’nın hükümlerini ilan etme konusunda Yuhanna sınıfına kimlerin sesi de katılmıştır?
15 Birbirini izleyen boru sesleriyle uyumlu olarak 1922’den 1928’e kadar yedi kongrede özel kararlar açıklandı. Fakat borunun çalınması o yıllarla sınırlandırılmadı. Rabbin günü ilerledikçe Hıristiyan âleminin kötü işlerinin güçlü şekilde açığa serilmesi kesintisiz devam etti. Uluslararası nefrete ve zulme rağmen, Yehova’nın hükümleri evrensel şekilde, tüm milletlere ilan edilmelidir. Ancak ondan sonra Şeytan’ın sisteminin sonu gelecektir. (Markos 13:10, 13) Dünya çapında önem taşıyan ve gök gürlemesini andıran bu bildirileri yapma konusunda şimdi büyük kalabalık sesini Yuhanna sınıfınınkiyle birleştirmiştir.
Yerin Üçte Biri Yandı
16. İlk meleğin borusunu çalmasının ardından ne oldu?
16 Yuhanna meleklerin yaptıklarını şöyle kaleme aldı: “Ve birincisi boru çaldı, ve kan ile karışmış dolu ve ateş oldu, ve yer üzerine atıldı; ve yerin üçte biri yandı, ve ağaçların üçte biri yandı, ve bütün yeşil ot yandı.” (Vahiy 8:7) Bu, Mısır üzerine gelen yedinci belaya benziyor, fakat yüzyılımız için anlamı nedir?—Çıkış 9:24.
17. (a) Vahiy 8:7’deki “yer” sözcüğü neyi temsil ediyor? (b) Yerin Hıristiyan âlemine ait olan üçte birlik kısmı nasıl yandı?
17 Mukaddes Kitap “dünya” ya da yer sözcüğüyle çoğu kez insanlığa değinir. (Tekvin 11:1; Mezmur 96:1) “Yer,” Şeytan’ın oluşturduğu ve yok edilecek olan, görünüşte istikrarlı insan toplumuna atfediyor olmalıdır; çünkü ikinci bela deniz üzerine gelmektedir ve deniz insanlıkla ilgilidir. (II. Petrus 3:7; Vahiy 21:1) Belalarla ilgili olaylar dizisi Hıristiyan âleminin oluşturduğu yerin üçte birinin Yehova’nın kendilerini onaylamayışından kaynaklanan yakıcı sıcakla kavrulacağını gösterir. Onun ortasında ağaçlar gibi duran seçkin insanları, Yehova’nın aleyhte hükmünün ilanıyla yanacaklar. Yüz milyonlarca kilise üyesi de, Hıristiyan âleminin dinlerini desteklemeyi sürdürürlerse, Tanrı’nın gözünde ruhen solmuş, kavrulmuş ot gibi olacaklar.—Mezmur 37:1, 2.a
18. Yehova’nın hüküm mesajı 1922’de Cedar Point’teki kongrede nasıl ilan edildi?
18 Bu hüküm mesajı nasıl sunuluyor? Bu dünyanın bir kısmı olan ve sık sık Tanrı’nın ‘kölesinde’ kusur bulmaya çalışan, dünyanın haber araçları genellikle bunu yapmıyor. (Matta 24:45) Bu hüküm, Tanrı’nın kavminin 10 Eylül 1922’de, Cedar Point’te (Ohio) yaptığı ikinci tarihi toplantıda dikkate değer şekilde ilan edildi. Onlar “Dünya Liderlerine Bir Meydan Okuma” başlıklı kararı oybirliğiyle ve coşkuyla kabul ettiler. Bu karar, çağdaş simgesel yerin dikkatine şu açık sözlerle sunuldu: “Bu yüzden, dünya milletlerini, yöneticilerini ve liderlerini, yerin mezhepçi kiliselerinin hepsindeki bütün din adamlarını, onların takipçilerini ve müttefiklerini, büyük işadamlarını ve büyük siyasetçileri, yeryüzünde barışı ve refahı sağlayabilecekleri ve insanlara mutluluğu getirebilecekleri iddiasıyla bulundukları konumun haklılığına ilişkin kanıtlarını ortaya koymaya çağırıyoruz; bunu yapamazlarsa, onları Rabbin şahitleri olarak sunduğumuz tanıklığa kulak vermeye ve sonra tanıklığımızın doğru olup olmadığını söylemeye davet ediyoruz.”
19. Tanrı’nın kavmi, Hıristiyan âlemine Tanrı’nın gökteki krallığıyla ilgili hangi tanıklıkta bulundu?
19 İsa’nın bu takipçilerinin sunduğu tanıklık neydi? Şu: “Biz, Mesih’in krallığının insanlığın bütün dertlerine tam deva olduğunu, tüm milletlerin arzu ettiği gibi, yeryüzüne barış ve bütün insanlara iyi niyet getireceğini; şimdi başlamış olan adil yönetimine gönüllü olarak boyun eğenlerin sürekli barış, hayat, özgürlük ve sonsuz mutlulukla bereketleneceğini kabul ve ilan ediyoruz.” İnsan yapısı hükümetlerin, özellikle de Hıristiyan âlemindekilerin dünyanın sorunlarını çözme konusunda tamamen başarısız olduğu bu ahlaksal yozlaşma döneminde, boru sesini andıran meydan okuma 1922’de olduğundan daha güçlü bir sesle çınlıyor. Galip gelen Mesih’in elinde bulunan Tanrı’nın Gökteki Krallığının insanlığın tek ve biricik ümidi olduğu ne kadar doğrudur!
20. (a) Hüküm mesajları 1922’de ve daha sonra İsa’nın meshedilmiş takipçilerinin cemaati tarafından hangi araçlarla duyurulmuştur? (b) Birinci borunun çalmasının Hıristiyan âlemindeki sonucu neydi?
20 Bu ve sonraki ilanlar, İsa’nın meshedilmiş takipçilerinin cemaati tarafından kararlar, broşürler, el ilanları, kitaplar, dergiler ve konuşmalar yoluyla, bir boru sesinin şiddetiyle duyurulmuştur. İlk borunun çalınmasının sonucu olarak Hıristiyan âlemi sanki bir dolu fırtınasında katı su taneciklerine tutulmuş gibi oldu. Onun 20. yüzyılın savaşlarına katılması nedeniyle işlediği kan suçu açıkça ortaya kondu ve Yehova’nın gazabının ateşli ifadesini hak ettiği gösterildi. Daha sonra büyük kalabalık tarafından da desteklenen Yuhanna sınıfı, Hıristiyan âlemi hakkında Yehova’nın görüşüne, yani onun yok edilmeyi hak ettiğine dikkat çekerek birinci borunun sesini duyurmayı sürdürdü.—Vahiy 7:9, 15.
Yanan Bir Dağ Gibi
21. İkinci melek borusunu çaldığında neler oldu?
21 “Ve ikinci melek boru çaldı, ve sanki ateşle yanan büyük bir dağ denizin içine atıldı; ve denizin üçte biri kan oldu; ve denizde yaşıyan mahlûkların üçte biri öldü; ve gemilerin üçte biri telef oldu.” (Vahiy 8:8, 9) Bu korkunç sahne neyi anlatıyor?
22, 23. (a) Çıkan hangi karar, kuşku yok ki ikinci borunun çalınmasının bir sonucuydu? (b) “Denizin üçte biri” neyi temsil ediyor?
22 Bunu en iyi şekilde anlayabilmek için Yehova’nın kavminin 18-26 Ağustos 1923’te, Los Angeles’ta (California, ABD) yaptığı kongreyi düşünebiliriz. Cumartesi gününün öğleden sonrasında Teşkilatın başkanı tarafından verilen önemli konuşma “Koyunlar ve Keçiler” başlığını taşıyordu. “Koyunlar”ın, Tanrı’nın Gökteki Krallığının yeryüzü ülkesini miras alacak, adalete yatkın kişiler olduğu açıkça belirlendi. Bunu izleyen bir karar “irtidat eden din adamlarının ve ‘onların sürülerinin başlarının,’ yani dünyada ekonomik ve siyasal açıdan güçlü etkiye sahip adamların” ikiyüzlülüğüne dikkat çekti. Bu karar, “mezhepçi kiliselerde bulunan, barışı ve düzeni seven kalabalıklara . . . . Rab tarafından ‘Babil’ diye tanımlanan adaletsiz dinsel sistemlerden çıkma” ve kendilerini “Tanrı’nın gökteki krallığının nimetlerini almaya” hazır duruma getirme çağrısında bulundu.
23 Kuşkusuz, bu karar ikinci borunun çalınmasının sonucuydu. Bu mesaja uygun şekilde karşılık veren kişiler, İşaya’nın şu sözlerle tarif ettiği keçi benzeri kişilerden kendilerini ayıracaktı: “Fakat kötüler çalkanan deniz gibidirler; çünkü o rahat duramaz, ve onun suları dışarı çamur ve kir atar.” (İşaya 57:20; 17:12, 13) Öyleyse “deniz,” durmadan çalkalanan ve ayaklanan, rahat durmayan, istikrarsız ve isyankâr insanlığın çok yerinde bir tasviridir. (Vahiy 13:1 ile karşılaştırın.) Artık bu “denizin” olmayacağı bir zaman gelecek. (Vahiy 21:1) Bu sırada, ikinci borunun çalınmasıyla Yehova onun da üçte biri üzerine hükmünü bildirir; bu, insanlığın Hıristiyan âleminin etkinlik alanında bulunan denetlenemez kısmıdır.
24. Yanan bir dağa benzeyen ve denizin içine atılan kütle neyi tasvir ediyor?
24 Dağa benzeyen ve ateş gibi yanan büyük bir kütle bu “denizin” içine atıldı. Mukaddes Kitapta dağlar çoğu kez yönetimleri simgeler. Örneğin Tanrı’nın Gökteki Krallığı bir dağla tasvir edilir. (Daniel 2:35, 44) Yıkıcı Babil “yanmış bir dağ” olmuştu. (Yeremya 51:25) Fakat Yuhanna’nın gördüğü dağa benzeyen kütle hâlâ yanıyordu. Onun denizin içine atılması, yönetim sorununun insanlık arasında, özellikle Hıristiyan âleminin ülkelerinde birinci dünya savaşı boyunca ve ondan sonra önemli ve ivedi bir mesele durumuna gelişini çok güzel bir şekilde canlandırır. İtalya’da Mussolini Faşizmi ortaya attı. Almanya Hitler’in Nazizmini benimserken, başka ülkeler sosyalizmin farklı türlerini denedi. Bolşevik devriminin ilk komünist devleti oluşturduğu Rusya’da radikal bir değişiklik oldu ve bunun sonucunda Hıristiyan âleminin dinsel liderleri eski kalelerinden biri olan bu yerde güçlerini ve nüfuzlarını kaybetti.
25. Yönetim konusu II. Dünya Savaşından sonra nasıl önemli ve ivedi bir mesele olmaya devam etti?
25 İkinci dünya savaşıyla Faşist ve Nazi deneyleri sona erdi, fakat yönetim konusu ateşli bir mesele olma özelliğini korudu; insanlık denizinin çalkalanması ve yeni devrimci hükümetler çıkarması sürdü. 1945’ten sonraki yıllarda Çin, Vietnam, Küba ve Nikaragua gibi birçok yerde bu tür yönetimler başa geçti. Yunanistan’da askeri bir dikta rejimi denemesi başarısız oldu. Kamboçya’da (Kampuçya) radikal komünizme doğru yapılan bir gezinti, bildirildiğine göre iki milyon veya daha fazla kişinin ölümüyle sonuçlandı.
26. “Ateşle yanan bir dağ” insanlık denizini dalgalandırmayı nasıl sürdürdü?
26 ‘Ateşle yanan büyük dağ’ insanlık denizini dalgalandırmayı sürdürüyor. Afrika’da, Amerika kıtalarında, Asya’da ve Pasifik adalarında yönetim konusundaki mücadelelerin devam ettiği bildiriliyor. Bu mücadelelerin birçoğu Hıristiyan âleminin ülkelerinde veya Hıristiyan âleminin misyonerlerinin eylemciler durumuna geldiği ülkelerde oluyor. Hatta, Katolik papazlar komünist gerilla gruplarına üye oluyor ve savaşıyorlar. Aynı zamanda, Protestan evanjelik gruplar Orta Amerika’da kendi düşüncelerine göre komünistlerin “acımasız ve amansız iktidar hırslarına” karşı koymaya çalıştı. Fakat insanlık denizinde görülen bu çırpınmaların hiçbiri barış ve güvenliği getiremez.—İşaya 25:10-12 ile karşılaştırın; I. Selânikliler 5:3.
27. (a) “Denizin üçte biri” nasıl kan oldu? (b) ‘Denizdeki yaratıkların üçte biri’ nasıl öldü ve ‘gemilerin üçte birine’ ne oldu?
27 İkinci boru sesi, Tanrı’nın gökteki Krallığına boyun eğmek yerine yönetimle ilgili devrimci çatışmalara karışanların kan suçunun sorumluluğunu taşıdığını açıklar. “Denizin” özellikle Hıristiyan âlemine ait olan “üçte biri” kana dönmüştür. Orada bulunan tüm canlılar Tanrı’nın gözünde ölüdür. Denizin bu üçte birlik kısmında gemiler gibi dolaşan hiçbir köktenci örgüt eninde sonunda batmaktan kaçamaz. Koyun benzeri milyonlarca insanın, o denizin bağnaz milliyetçiliğinde ve kan suçunda hâlâ yalpalayanlardan ayrılmaları için yapılan, boru sesine benzer bu çağrıya kulak vermesine ne kadar seviniyoruz!
Gökten Düşen Bir Yıldız
28. Üçüncü melek borusunu çalınca neler oldu?
28 “Ve üçüncü melek boru çaldı, ve gökten meşale gibi yanan büyük bir yıldız ırmakların üçte biri üzerine, ve suların pınarları üzerine düştü; ve yıldızın ismine Pelin denilir; ve suların üçte biri peline döndü, ve sulardan birçok insan öldü, çünkü sular acılaştılar.” (Vahiy 8:10, 11) Mukaddes Kitabın diğer kısımları bu ayetin Rabbin gününe nasıl uygulandığını anlamamıza bu kez de yardım eder.
29. “Meşale gibi yanan büyük bir yıldız” simgesinin karşılığı nedir; neden?
29 İsa’nın yedi cemaate verdiği mesajlarda yıldızın neyi simgelediğini zaten gördük; orada yedi yıldız cemaatlerdeki ihtiyarları simgeliyordu.b (Vahiy 1:20) Meshedilmiş ‘yıldızlar,’ meshedilmiş olan tüm diğer kişilerle birlikte gökteki miraslarının ‘peyi’ olarak mukaddes ruhla mühürlenmelerinden beri ruhi anlamda semavi yerlerde oturuyorlar. (Efesoslular 2:6, 7) Bununla birlikte, resul Pavlus bu yıldıza benzer kişilerin arasından, irtidat etmiş hizipçilerin çıkacağı ve sürüyü saptıracağı konusunda uyarıda bulundu. (Resullerin İşleri 20:29, 30) Bu tür sadakatsizlik büyük bir irtidatla sonuçlanacaktı ve yoldan sapmış bu ihtiyarlar insanlar arasında kendini Tanrı’nınkine benzer bir konuma yükseltecek bileşik bir grup olan kanunsuzluk adamını oluşturacaktı. (II. Selânikliler 2:3, 4) Hıristiyan âleminin din adamları dünya sahnesine çıktığında Pavlus’un uyarıları gerçekleşti. Bu grup yerinde olarak “meşale gibi yanan büyük bir yıldız” ile temsil edilmiştir.
30. (a) Babil kralına gökten düşen biri olarak değinilmesi ne anlama gelir? (b) Gökten düşmek neye atfedebilir?
30 Yuhanna bu özel yıldızı gökten düşerken gördü. Nasıl? Eski bir kralın başından geçenler bunu anlamamıza yardım eder. İşaya Babil kralına hitaben şunları söylemişti: “Ey parlak yıldız, seherin oğlu, göklerden nasıl düştün! sen ki, milletleri devirirdin, nasıl yere yıkıldın!” (İşaya 14:12) Bu peygamberlik, Koreş’in [Kyros] orduları Babil’i fethettiğinde ve dünya hükümdarı konumundaki kralı ansızın utanç verici bir yenilgiye uğrayarak düştüğünde gerçekleşti. Bu nedenle, göklerden düşmek, yüksek bir konumu kaybedip utanç verici bir duruma düşmeye atfedebilir.
31. (a) Hıristiyan âleminin din adamları ne zaman “semavi” konumlarından düştü? (b) Din adamlarının verdiği sular nasıl “peline” döndü ve birçok kişi açısından bunun sonucu ne oldu?
31 Hıristiyan âleminin din adamları hakiki Hıristiyanlıktan irtidat ettiğinde Pavlus’un Efesoslular 2:6, 7’de tarif ettiği yüce “semavi” konumlarından düştüler. Onlar hakikatin canlandırıcı suyu yerine “pelin,” yani cehennem ateşi, araf, Üçlük ve kader gibi acı yalanlar sundular; ayrıca milletleri Tanrı’nın ahlaklı hizmetçileri haline getirmekte başarısız olup savaşa yönelttiler. Sonuç nedir? Bu yalanlara inananlar ruhen zehirlendi. Onların durumu Yeremya’nın günlerindeki sadık olmayan İsraillilerinkine benzer; Yehova onlara şöyle demişti: “İşte, ben onlara pelin otu yedireceğim, ve öd suyu içireceğim; çünkü dinsizlik (irtidat) bütün memlekete Yeruşalim peygamberlerinden çıktı.”—Yeremya 9:15; 23:15.
32. Hıristiyan âleminin ruhi göklerden düşüşü ne zaman belli oldu ve bu nasıl çarpıcı biçimde anlatıldı?
32 Ruhi gökten gerçekleşen bu düşüş 1919’da belli oldu; o zaman, Gökteki Krallığın çıkarları üzerine Hıristiyan âleminin din adamları yerine İsa’nın meshedilmiş takipçilerinden artakalan küçük grup tayin edilmişti. (Matta 24:45-47) Daha sonra, söz konusu grubun Hıristiyan âleminin din adamlarının hatalarını açıkça ortaya koyma kampanyasını tekrarladığı 1922 yılından başlayarak bu düşüş çarpıcı bir şekilde anlatıldı.
33. Columbus’ta, (Ohio, ABD) 1924’te Hıristiyan âleminin din adamlarının durumu nasıl açığa vuruldu?
33 Bu konuda göze çarpar bir ilan The Golden Age dergisinde “çağlar boyunca Mukaddes Kitap Tetkikçilerinin yaptığı en büyük kongre” olarak sözü edilen olayda yapıldı. Bu kongre 20-27 Temmuz 1924 tarihinde Columbus’ta (Ohio) gerçekleştirildi. Kuşkusuz üçüncü boruyu çalan meleğin yönlendirmesiyle, güçlü bir karar teklifi kabul edildi ve daha sonra, broşür olarak 50 milyon adet dağıtıldı. Bu karar Ecclesiastics Indicted (Vaizler Suçlanıyor) başlığıyla yayımlandı. Şu ara başlık konuyu ortaya koyuyordu: “Yılan’ın Zürriyetine Karşı Vaat Edilen Zürriyet.” Bizzat bu yazılı suçlama, Hıristiyan âleminin din adamlarının, şatafatlı unvanlar almaları, ticaret dünyasının devlerini ve profesyonel siyasetçileri cemaatlerinin önde gelen üyeleri yapmaları, insanların gözünde parlak bir durumda olmak istemeleri ve Mesihi Krallığın mesajını insanlara vaaz etmeyi reddetmeleri gibi yönlerini sert bir dille açığa vurdu. İsa’nın vakfolmuş her takipçisinin ‘Tanrımızın öç alma gününü ilan etmek; tüm yaslıları teselli etmek’ üzere Tanrı tarafından görevlendirildiğini vurguladı.—İşaya 61:2.
34, 35. (a) Üçüncü melek borusunu çalmaya başlayalı din adamlarının gücüne ve nüfuzuna ne oldu? (b) Hıristiyan âleminin din adamları için gelecek neler getirecek?
34 Üçüncü melek borusunu çalmaya başladığından beri din adamları kendilerine insanlar üzerinde hâkimiyet sağlayan konumlarını yitirmeye başladılar; öyle ki, eski yüzyıllarda sahip oldukları ilahi gücü elinde tutabilenlerin sayısı şimdi çok azalmıştır. Yehova’nın Şahitlerinin vaaz etme etkinlikleri nedeniyle çok sayıda insan din adamları tarafından öğretilen birçok doktrinin ruhi zehir, ‘pelinotu’ olduğunu fark etti. Ayrıca, kuzey Avrupa’da din adamlarının gücü neredeyse tükenmişken, başka bazı ülkelerde de hükümetçe alınan sert önlemlerle nüfuzları azaltılmıştır. Avrupa’nın Katolik kesiminde ve Amerika kıtalarında din adamlarının finans, siyaset ve ahlak alanındaki rezilce davranışları adlarını kötüye çıkarmıştır. Bundan sonra, onların durumu daha da kötüleşecektir, çünkü yakında onlar da diğer sahte dinlerin mensuplarıyla birlikte aynı kaçınılmaz sonu paylaşacak.—Vahiy 18:21; 19:2.
35 Yehova’nın Hıristiyan âlemine verdiği belalar henüz bitmedi. Dördüncü borudan sonra neler olduğuna bakın.
Karanlık!
36. Dördüncü melek borusunu çaldıktan sonra neler oldu?
36 “Ve dördüncü melek boru çaldı, ve güneşin üçte biri, ve ayın üçte biri, ve yıldızların üçte biri vuruldular; ta ki, onların üçte biri kararsın, ve gündüz, üçte biri, ve gece de ayni surette ışık vermesin.” (Vahiy 8:12) Mısır üzerine gelen dokuzuncu bela harfi anlamda karanlık belasıydı. (Çıkış 10:21-29) Fakat yüzyılımız insanı üzerine gelen bu simgesel karanlık nedir?
37. Resul Petrus ve resul Pavlus İsa’nın takipçilerinin cemaatinin dışında bulunan kişilerin ruhi durumunu nasıl tarif etti?
37 Petrus iman kardeşlerine, İsa’nın takipçisi olmadan önce ruhi anlamda karanlıkta olduklarını söyledi. (I. Petrus 2:9) Aynı şekilde Pavlus da İsa’nın takipçilerinin cemaatinin dışında olanların ruhi durumunu tarif ederken “karanlık” sözcüğünü kullandı. (Efesoslular 5:8; 6:12; Koloseliler 1:13; I. Selânikliler 5:4, 5) Fakat Tanrı’ya inandıklarını iddia eden ve İsa’yı Kurtarıcı olarak kabul ettiklerini söyleyen Hıristiyan âlemindeki kişiler hakkında ne söylenebilir?
38. Dördüncü melek Hıristiyan âleminin “ışığı” konusunda hangi gerçeği açıkça belirtti?
38 İsa hakiki Hıristiyanların meyvelerinden tanınacağını ve takipçisi olduğunu iddia eden birçok kişinin “fesat işliyenler” durumunda olacaklarını söyledi. (Matta 7:15-23) Dünyanın Hıristiyan âleminin elinde bulunan üçte birlik kısmının meyvelerine bakan hiç kimse onun büyük bir ruhi karanlık içinde yalpaladığını inkâr edemez. (II. Korintoslular 4:4) O İsa’nın takipçisi olduğunu iddia ettiği için özellikle suçludur. Bu yüzden, dördüncü meleğin Hıristiyan âleminin ‘ışığının’ aslında karanlık olduğunu ve onun “ışık” kaynaklarının Hıristiyan kökenli değil Babil kökenli olduğunu açıkça bildirmesi çok yerindedir.—Markos 13:22, 23; II. Timoteos 4:3, 4.
39. (a) 1925’teki kongrede benimsenen karar Hıristiyan âleminin ışığının sahteliğini nasıl açıkladı? (b) 1955’te açığa vurulan neydi?
39 Gökte yapılan bu duyuruya uygun olarak Tanrı’nın kavminin bireyleri büyük bir kalabalık halinde 29 Ağustos 1925’te Indianapolis’teki (Indiana, ABD) kongrede bir araya geldi ve “Ümit Mesajı” başlıklı açık sözlü bir kararın yayımlanmasını kabul etti. Yine bu karardan da birçok dilde 50 milyon adet dağıtıldı. Bu karar, ticari vurguncuların, siyasi liderlerin ve din adamlarının hep birlikte sahte ışık saçtığını ve bunun sonucunda “insanların karanlığa gömüldüğünü” anlattı. Ayrıca “barış, refah, sağlık, hayat, özgürlük ve sonsuz mutluluk nimetlerini” elde etmek için tek gerçek ümit kaynağı olarak Tanrı’nın Gökteki Krallığına dikkat çekti. Hıristiyan âleminin dev gibi teşkilatına karşı bu tür mesajları duyurmak üzere İsa’nın meshedilmiş takipçilerinin küçük grubu cesur olmalıydı. Fakat 1920’lerden günümüze kadar onlar bu işi tutarlı biçimde yaptı. Daha yakın bir zamanda, 1955’te birçok dilde Christendom or Christianity—Which One Is “the Light of the World”? (Hıristiyan Âlemi mi, Hıristiyanlık mı—“Dünyanın Işığı” Hangisi?) adlı bir küçük kitabın bütün dünyada dağıtılmasıyla ruhban sınıfının durumunun açığa vurulmasına devam edildi. Bugün Hıristiyan âleminin ikiyüzlülüğü o kadar açıktır ki, dünyadaki birçok kişi bunu kendisi de görebilir. Fakat Yehova’nın kavmi, onun aslında ne olduğunu açıkça ortaya koymaktan vazgeçmedi: O bir karanlık krallığıdır.
Uçan Bir Kartal
40. Dört boru sesi Hıristiyan âlemiyle ilgili neyi gösterdi?
40 Bu ilk dört borunun sesi gerçekten Hıristiyan âleminin perişan ve ölümcül durumunun açığa çıkarılmasıyla sonuçlanmıştır. “Yerin” ona ait olan kısmının Yehova’nın hükmünü hak ettiği açıklanmıştır. Onun ülkelerinde ve başka yerlerde ortaya çıkan devrimci hükümetlerin ruhi hayata düşman oldukları gösterildi. Din adamlarının rezil durumu açığa vuruldu ve ruhi durumuna hâkim olan karanlık herkesin gözleri önüne serildi. Gerçekten de, Hıristiyan âlemi Şeytan’ın ortamının en suçlu kısmıdır.
41. Ardı ardına çalınan borulara ara verildiği sırada Yuhanna ne gördü ve duydu?
41 Açıklanacak başka hangi nokta kaldı? Bu sorunun cevabını bulmadan önce, boruların çalınmasına kısa bir ara verildi. Yuhanna bundan sonra ne gördüğünü şöyle anlattı: “Ve gördüm, ve gökün ortasında uçan bir kartalın büyük sesle: Boru çalacak olan üç meleğin baki kalan boru seslerinden, yer üzerinde oturanlara, Vay, vay, vay! dediğini işittim.”—Vahiy 8:13.
42. Uçan kartalla ne kastedilmiş olabilir, onun mesajı neydi?
42 Kartallar yükseklerde uçtuğundan insanlar tarafından geniş bir alandan görülebilir. Olağanüstü keskin gözleri olan kartal çok uzakları görebilir. (Eyub 39:29) Tanrı’nın tahtının etrafındaki kerubiler olan dört canlı yaratıktan biri uçan bir kartal olarak tasvir edilmişti. (Vahiy 4:6, 7) İster o kerubi, ister Tanrı’nın başka uzak görüşlü bir hizmetçisi olsun, bu yaratık etkili bir mesajı yüksek sesle bildiriyordu: “Vay, vay, vay”! Her biri bu “vay”lardan biriyle bağlantılı olan son üç boru çalınırken yeryüzünde oturan herkes dikkat etsin.
[Dipnotlar]
a Bunun tersine, Vahiy 7:16 büyük kalabalığın Yehova’nın kendilerini onaylamayışından kaynaklanan yakıcı sıcağa maruz kalmayacağını gösterir.
b İsa’nın sağ elindeki yedi yıldız takipçilerinin cemaatindeki meshedilmiş nazırları temsil etmekle birlikte, bugün dünyada sayısı 85.000’i aşan cemaatlerin çoğunda ihtiyarlar büyük kalabalıktandır. (Vahiy 1:16; 7:9) Onların konumu nedir? Onlar görevlerini sadık ve basiretli köle aracılığıyla mukaddes ruhtan aldıklarına göre, İsa’nın sağ elinin kontrolü altında oldukları söylenebilir, çünkü kendileri aynı zamanda İsa’nın yardımcı çobanlarıdır. (İşaya 61:5, 6; Resullerin İşleri 20:28) Ayrıca onlar meshedilmiş olanlar arasında yetenekli biraderlerin bulunmadığı yerlerde hizmet ederek de ‘yedi yıldızı’ destekliyorlar.
[Sayfa 139’daki çizelge]
Hıristiyan Âleminin Pelinotu Gibi Acı Olduğu Ortaya Çıkan Suları
Hıristiyan Âleminin Mukaddes Kitabın Gerçekte
İnançları ve Tutumu Söylediği
Tanrı’nın kişisel adı önemsizdir: İsa Tanrı’nın adının takdisedilmesi
“Yegâne ve tek Tanrı için herhangi için dua etti. Petrus
bir özel isim kullanmak . . . şöyle dedi: “Her kim
evrensel Hıristiyan Kilisesi Rabbin ismini çağırırsa,
inancına göre tamamen kurtulacaktır.” (Resullerin İşleri 2:21;
uygunsuzdur.” (Revised Standard Yoel 2:32; Matta 6:9;
Version’ın Önsözü) Çıkış 6:3; Vahiy 4:11;15:3; 19:6)
Üçlü Bir Tanrı: “Baba tanrıdır, Mukaddes Kitap Yehova’nın
Oğultanrıdır ve Mukaddes Ruh İsa’dan büyük olduğunu ve
tanrıdır, fakat üç tanrı değil bir Mesih’in başı olduğunu söyler.
tanrı vardır.” (The Catholic (Yuhanna 14:28; 20:17;
Encyclopedia, 1912 baskısı) I. Korintoslular 11:3)
Mukaddes ruh Tanrı’nın faal
kuvvetidir. (Matta 3:11; Luka 1:41;
İnsan canı ölümsüzdür: “İnsan İnsanın kendisi candır.
öldüğünde can ile beden Ölümle birlikte, canın düşünmesi
birbirinden ayrılır. Beden . . . . ve hissetmesi sona erer
çürür . . . . Fakat insan canı ve can alındığı toprağa geri
ölmez.” (What Happens After döner. (Tekvin 2:7; 3:19;
Death, bir Katolik yayını) Mezmur 146:3, 4; Vaiz 3:19, 20; 9:5, 10;
Kötüler ölümden sonra cehennemde Günahın ücreti ölümdür, işkence
cezalandırılır: “Geleneksel içinde bir yaşam değildir.
Hıristiyaninancına göre, cehennem (Romalılar 6:23) Ölüler diriltilene
bitmeyen ıstırap ve acılarla dek mezarda (Hades, Şeol), bilinçsiz
dolu bir yerdir.” (The World Book şekilde bekler. (Mezmur 89:48;
Encyclopedia, 1987 baskısı) Yuhanna 5:28, 29; 11:24, 25;
“Mediatrix unvanı [kadın aracı] Tanrı ile insanlar arasındaki tek
Meryem Ana’ya uygulanır.” aracı İsa’dır. (Yuhanna 14:6;
(New Catholic Encyclopedia, I. Timoteos 2:5, 6;
1967 baskısı) İbraniler 9:15; 12:24)
Bebekler vaftiz edilmelidir: Vaftiz, İsa’nın öğrencisi olmuş
“Kilise ta baştan beri bebeklerin ve onun emirlerini tutmayı öğrenmiş
Vaftiz Ayinini gerçekleştirmektedir. kişiler içindir. Vaftize yeterli
Bu uygulama yasal görülmekle kalmaz duruma gelmesi için kişinin Tanrı’nın
aynı zamanda kurtuluş için kesinlikle Sözünü anlaması ve ona iman
gerekli olduğu da düşünülür.” etmesi gerekir. (Matta 28:19, 20;
(New Catholic Encyclopedia, 1967 baskısı) Luka 3:21-23; Resullerin İşleri 8:35, 36)
Kiliselerin çoğu ruhban sınıfından İsa’nın birinci yüzyıldaki takipçilerinin
olmayanlar ve onlara hizmet veren hepsi iyi haberi vaaz etme işine
ruhban sınıfı olarak ayrılmıştır. katılarak hizmet eden kişilerdi.
Din adamları bu hizmetlerinden (Resullerin İşleri 2:17, 18;
dolayı genellikle ücret alır ve Romalılar 10:10-13; 16:1)
“Muhterem,” “Papa” veya İsa’nın takipçileri bir ücret
“Eminansları” gibi unvanlarla karşılığında değil ‘ücretsiz
ruhani sınıftan olmayanlar olarak vermeli.’ (Matta 10:7, 8)
üzerindeyükseltilirler. İsa dinsel unvanların kullanılmasını
kesinlikle yasaklamıştı.
Tapınmada suretler, ikonlar ve İsa’nın takipçileri nispi
haçlar kullanılır: “Mesih’in, tapınma denen şey de dahil
Tanrı’nın Bakire Annesinin olmak üzere her tür putperestlikten
ve diğer azizlerin . . . kaçmalıdır. (Çıkış 20:4, 5;
suretleri . . . kiliselerde I. Korintoslular 10:14;
bulunmalı; onlara saygı ve hürmet I. Yuhanna 5:21) Onlar Tanrı’ya
gösterilmeli.” (Trento Konsili’nin gözle görülen şeylerle değil,
[1545-1563] Duyurusu) ruhla ve hakikatle tapınır.
Kilise üyelerine Tanrı’nın İsa insanlığın ümidi olarak,
amaçlarının siyaset aracılığıyla bir siyasal sistemi değil,
gerçekleşeceği öğretilir. Eski Tanrı’nın Gökteki Krallığını
bir Kardinal olan Spellman vaaz etti. (Matta 4:23; 6:9, 10)
şöyle dedi: “Barışa giden bir Siyasete karışmayı reddetti.
tek yol vardır . . . , o da (Yuhanna 6:14, 15)
demokrasi caddesidir.” Haber Onun Krallığı bu dünyadan değildi;
kaynakları dinin dünya bu yüzden onun takipçileri de
siyasetine (hatta ayaklanmalara) bu dünyadan olmamalıdır.
karışmasını ve “uyum ve barışın (Yuhanna 18:36; 17:16) Yakub dünyayla
son umudu” olarak BM’ye dost olma tehlikesine karşı uyardı.
verdiği desteği bildiriyor. (Yakub 4:4)
[Sayfa 132’deki resim]
Yedi mührün açılması yedi borunun çalınmasına yol açar
[Sayfa 140’daki resim]
“Dünya Liderlerine Bir Meydan Okuma.” (1922)
Bu karar Yehova’nın “yer” üzerine getirdiği belanın bildirilmesine katkıda bulundu
[Sayfa 140’daki resim]
“Tüm Hıristiyanlara Bir Uyarı.” (1923)
Yehova’nın “denizin üçte biri” için verdiği aleyhte hüküm bu kararla geniş çapta duyuruldu
[Sayfa 141’deki resim]
“Vaizler Suçlanıyor.” (1924)
Bu yüksek tirajlı broşür Hıristiyan âleminin din adamlarını temsil eden ‘yıldızın’ düştüğünü insanların anlamasına yardım etti
[Sayfa 141’deki resim]
“Ümit Mesajı” (1925)
Bu açık sözlü bildiri Hıristiyan âleminin sözde ışık kaynaklarının aslında karanlığın kaynakları olduğunu açıklamak üzere kullanıldı