Dünyaya Bakış
Çok TV—Az Kitap
Çok televizyon seyreden okul çocukları okumaya karşı ilgilerini neden kaybeder? Hollanda’da, araştırmacı C. M. Koolstra son üç yıl boyunca ilkokula giden 1.000 çocuğun davranışını inceledikten sonra, iki neden gördü. Çocuklar, çok televizyon seyretmekle okumaktan zevk almaz oluyor ve dikkat toplama yetenekleri azalıyor. Hollanda’nın Leiden Üniversitesi tarafından yayımlanan bir rapora göre, sık sık televizyon seyredenler için okuduklarını anlamak ve akıllarını önündeki sayfaya vermek gitgide zorlaşır. Fazla zaman geçmeden, kitabı bir kenara itip TV’nin kumandasına uzanırlar. Araştırmacı, seyredilen program türünün de hiç fark etmediğini gördü. Çocuklar komedi, çocuk programı, dram veya belgesel türü programları seyretse de, sonuç aynıydı: “daha az okuma.”
Su Krizi
FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü) tarafından yayımlanan son rapor, tüm dünyadaki yaklaşık 30 ülkenin 2000 yılına doğru ciddi su sıkıntısı çekeceğini söylüyor. FAO’ya göre, sınırlı su kaynakları konusunda devamlı artan rekabet yüzünden yüz milyonlarca insan, hayatta kalması için şart olan asgari miktarda suyu bulamayacak. En çok tehdit altında olan topluluklar, Afrika Sahrasının kuzeyinde ve güneyinde, Yakındoğu’da ve Macaristan’da bulunanlardır. Paris çıkışlı Le Monde gazetesindeki bir rapor, tarımda sulama işleri için dünyanın tatlı su kaynaklarının yüzde 70’inin (gelişmekte olan ülkelerde yüzde 90’ının) kullanıldığını yazıyor. FAO’nun tahminine göre, bu suların yaklaşık yüzde 60’ı etkisiz sulama yöntemlerinden dolayı boşa harcanmaktadır.
Aerobik Alarmı
Londra’da çıkan The Times gazetesi, “hızlandırılmış aerobiğin saplantı halinde yapılması”nın içkulakta hasar yapabileceğini yazıyor. Çok hızlı zıplamanın içkulağın hassas parçacıklarına kalıcı zarar verebileceği anlaşılıyor. Sık görülen belirtiler arasında baş dönmesi, denge kaybı, araç tutması ve kulak çınlaması vardır. Günde iki kez hızlandırılmış aerobik dersi veren kadınlar arasında yapılan yeni bir anket yüzde 83’ünün yüksek frekanslı sesleri duymakta zorluk çektiğini gösteriyor. Kaygı verici başka bir konu da bazı kadınların “egzersiz bulimisi,” yani fazla ağır egzersizlere tutkunluk geliştirmesidir. The Times’ın söylediği gibi, bunun kurbanları “sonunda incinmiş kaslar, baskıdan oluşan kırıklar ve eğer hızlandırılmış aerobik dersleri almışlarsa, denge sorunları yüzünden bitkin düşerler.”
1914 Nesli
1984 yılında, I. Dünya Savaşına katılmış olan 4.743.826 ABD’li erkek ve kadından sadece 272.000’i hayattaydı. (Bilimsel Seri, 27. Kitap) Department of Veterans Affairs (Gazi İşleri Dairesi)’e göre bugün sayıları yaklaşık 30.000’e indi, yaş ortalamaları ise 95’tir. Dünya çapında ise, 1992 yılında 1914 ve daha öncesi doğumlu 61.486.000 kişi hâlâ hayattaydı.
Ölmekte Olan Diller
Çeşitli dillerle konuşulan Papua Yeni Gine’de, birkaç dil yok olma tehlikesi içinde. Son 40 yıl boyunca zaten beş dil kaybolmuştu. Papua Yeni Gine Post-Courier’e göre, böylece “ülkede sadece 867 dil kalıyor.” Açıklamada bulunan gazete, ülkenin “dil çeşitliliğinin, orta bölgesindeki dağlık ve ormanlık arazilerde yaşayan kabilelerin coğrafi nedenlerle tecrit edilmiş olmalarına bağlandığını” söylüyor. Gazete “100’den az kişinin konuştuğu 22 dilin, 20’den az kişinin konuştuğu yedi dilin ve 10’dan az kişinin konuştuğu 10 dil”in var olduğunu ekliyor. Yok olma tehlikesi içinde olan bir dil de, beş kişi tarafından konuşulan Uruava dilidir. Bina ve Yoba dillerinin her biri sadece iki kişi tarafından konuşulmaktadır.
BM’nin Başarısızlığı
Ruanda’daki katliam hakkında konuşan BM genel sekreteri Butros-Gali, “bu sadece Birleşmiş Milletler için bir başarısızlık değil, uluslarası toplum için de bir başarısızlıktır” diye yakındı. “İşlenen bir soykırımıdır. 200.000’den fazla kişi katledilmişken uluslararası toplum hâlâ neyin yapılması gerektiğini tartışmaktadır.” 26 Mayıs’ta bildirildiği gibi, genel sekreter, 30’dan fazla Devlet Başkanına yazı yazarak asker yollamaları için yalvardığını ve bir çözüm bulmak amacıyla çeşitli kuruluşlarla çalıştığını söyledi. Şunları ekledi: “Üzücüdür ki, başaramadım. Bu bir skandaldır. Bunu söyleyecek ilk kişi benim.” Özellikle BM kendi mali sorunları yüzünden geri ödemeler yapmayı geciktirdiği için, pek az Afrika ülkesi asker yollamanın masrafını karşılayabilir. Çoğu Batılı ülke duruma müdahale etmekten kaçındı ve ABD başkanı Bill Clinton, söz konusu çıkarların Amerikan askeri gücünü kullanmayı haklı göstermediğini söyledi. The New York Times’e göre, Butros-Gali, suçu, Birleşmiş Milletlerin 17 değişik operasyonuna personel ve para sağlayan ülkelerin “verici yorgunluğu”na tutulmuş olmasında buldu.
İnsani Açıklama Yok
“Ruanda’nın aniden başgösteren korkunç kana susamışlığı herhangi bir şekilde açıklanabilir mi?” diye soran Londra çıkışlı The Economist dergisi şöyle devam ediyor: “Bu acımasız katliam eskiye dayanan [etnik] düşmanlıklarla bile açıklanamaz.” Tutsiler ve Hutular birbirlerinden biraz farklı görünebilirse de, yüzyıllar boyunca yan yana yaşayıp ortak bir dili ve kültürü paylaştılar. Makale, kabileler arasındaki farkı İngilizlerle İskoçyalılar arasındaki farka benzetti. “Böyle olmakla birlikte, şimdi onlar birbirine girdiler, kişi ayrımı yapmayan havan ve uzun menzilli tüfeklerle değil, pala, çapa, sopa ve çıplak ellerle. İnsanlar komşularını, hatta eski çocukluk arkadaşlarını öldürdü. Erkek, kadın ve çocuklar, ayrım gözetilmeksizin boğazlandı. Neden mi? Göründüğü kadarıyla, hiç kimse bir açıklama getirmiyor.”
Yılanın Çatallı Dili
Yılanın çatallı dili ne işe yarar? International Herald Tribune’de çıkan bir rapora göre, sesin geldiği yönü fark etmek için bizim iki kulağımız nasıl birlikte iş görürse yılanın dili de kokunun geldiği yönü keşfetmesine yardım eder. Kurbanının veya bir eşin peşindeyken, yılan dilini sık sık dışarıya çıkarıp uçlarını birbirinden mümkün olduğu kadar ayırır. Bu şekilde yılan kokunun yoğunluğunu iki noktada denetler ve bu sayede aradığı hayvanın yönünü keşfedebilir.
Ölüm Saçan Tabancalar
1992 yılında kaç kişi tabanca ile öldürüldü? Kısa zaman önce yayımlanan istatistiklere göre, Avustralya’da 13, Britanya’da 33, Kanada’da 128, Japonya’da 60, İsveç’te 36, İsviçre’de 97 ve Amerika Birleşik Devletlerinde akıl durdurucu bir sayı olan 13.220 kişi. International Herald Tribune’de yazılanlara göre, 1991 yılında Birleşik Devletlerde cinayet, intihar ve kazalarda tabanca ile 38.317 kişi öldürüldü—bu, günde 100’den fazla ölü demektir. ABD başkanı Bill Clinton, ateşli silahtan atılan kurşunla yaralanmış hastalarının sayısı sadece beş yılda 449’dan 1.220’ye fırlayan bir hastaneden söz etti. Katliama rağmen, yapımcılar her 20 saniyede yeni bir tabanca üretiyor.
Sağırların Yardımcısı Bilgisayar
Yeni geliştirilmiş bir bilgisayar sistemi yakında sağır kişilerin normal konuşmayı öğrenmesine yardımcı olabilir. Sağırlar için konuşmayı öğrenmek, hemen hemen yabancı bir dil öğrenmekle aynıdır. Bu gerçek, Edinburgh (İskoçya) Üniversitesinin Dil Teknolojileri Araştırma Merkezinde bu bilgisayar programının geliştirilmesine neden oldu. Agence France-Presse haber servisince yayınlanan bir rapora göre, sistemin bilgisayarı öğrencinin konuşmasını analiz ederek doğru telaffuz için düzeltme veya ayarlama gerektiren yerleri anında belirtir. Ayrıca program, sağırların ses tonunu ve konuşma ritmini giderek iyileştirmesine yardımcı olmak için tasarlanan bir ders dizisini de içerecek. Sistem aynı zamanda sağır öğrencilere yabancı dil öğretmek için de uyarlanacak.
Mültecilere Hiçbir Yerde Rahat Yok
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin komiseri olan Sadako Ogata’ya göre, 1993’te mülteci sayısı büyük küresel bir artış kaydederek 20 milyonu aştı. Ogata’nın göreve başladığı 1991 yılında sadece 15 milyon mülteci vardı. Alman Süddeutsche Zeitung gazetesinin bildirdiği gibi, mülteci sayısındaki büyük artışının başlıca nedenleri siyasal istikrarsızlık ve etnik çatışmalardır. Ancak, görünen o ki, mültecilere hiçbir yerde rahat yok. Neden? Çünkü, adı geçen komiserin sözlerine eklediği gibi, kendilerini kabul eden ülkelerde giderek daha çok şiddet eylemlerine hedef oluyorlar; ırksal nefret ve yabancı düşmanlığı yaygınlaşıyor.