Rahme Açılan Bir Pencere
BUGÜN geliştirilmiş doğum öncesi testler doktorların doğmamış bir çocuktaki birçok olası fiziksel veya zihinsel özrü gittikçe daha doğru teşhis etmelerini mümkün kılıyor. Ultrasonografi ve amniyosentez, kullanılan yaygın araçlardan bazılarıdır.
Ultrasonografi, duyulamayan yüksek frekanslı ses dalgalarını kullanarak rahimdeki bebeğin bilgisayar görüntüsünü oluşturan, harici bir yöntemdir. Amniyosentez, bebeği rahimde saran amniyon sıvısından bir numunenin şırıngayla alınıp, Down sendromu gibi ceninde görülebilen bozuklukların kimyasal göstergelerini saptamak amacıyla test edilmesini kapsıyor.
Topluma, suya atılan bir kaya gibi düşen bu tür tıp teknolojisi ve beraberinde getirdiği seçmeli çocuk aldırma, tıp ahlakı sularında büyük dalgalanmalara neden oluyor.a Ne yazık ki bu dünyanın değer sistemi, ahlaksal ve töresel meselelerin çözülebileceği sağlam bir temel değildir; daha ziyade çarpışan dalgalarla sürüklenen yolunu şaşırmış bir sala benzer.
Teknolojinin desteğini gören seçmeli çocuk aldırma, bazı ülkelerin yasalarında henüz tanımlanmamıştır. Amerika Birleşik Devletlerinde 15 yıllık bir süre boyunca yapılan 13 ankette, katılanların yüzde 75-78’inden oluşan sabit bir yüzde, hamile bir kadının ciddi olarak özürlü olacağı anlaşılan bir bebeği aldırmak üzere yasal hakka sahip olması gerektiğine inanıyordu. “Önceden belirlenen özür” bazı ülkelerde çocuk aldırmaya izin verilmesi için yeterlidir.
Yakın zamanda Avustralya’da bir anne, hamileliğinin ilk evresinde kızamıkçık teşhisi koyamadığı için doktoruna açtığı tazminat davasını kazandı. Bu hastalık hamileliğin başlangıcında meydana gelirse, doğmamış çocukta ciddi şekil bozukluklarına neden olabilir. Annenin iddia ettiğine göre, doktorun eksikliği onu bebeğini aldırma fırsatından etmişti.
Hukuk araştırmacısı Jennifer Fitzgerald, Queensland Law Society Journal’ın Nisan 1995 sayısındaki bir makalede bu davanın hukuksal ve ahlaksal sonuçları hakkında şöyle dedi: “[Hamile kadının] yalnızca ‘Çocuk istiyor muyum?’ sorusuna değil, ‘Ne gibi bir çocuk istiyorum?’ sorusuna da yanıt vermesi gerekiyor.” Fakat Fitzgerald’ın sorduğu gibi, yasal bir çocuk aldırma için yeterli zemini sağlayan özür hangisidir? “Tavşan dudağı, yarık damak, şaşı göz, Down sendromu veya spina bifida mı?” Dünyanın bazı kısımlarında, çocuğun cinsiyeti bile neden olarak gösterilebilir, özellikle de kız ise!
Rahimdeki “Paryalar” mı?
Bilim adamları insan genomunu çözdükçe ve rahme açılan pencere adeta rahme açılan bir mikroskoba dönüştükçe, doğmamış çocukların geleceği ne olacak? Ciddi özrü olmayanlar da yok edilmek üzere ayıklanacak mı? Gerçekten, son yıllarda görülen eğilim, daha az değil, daha çok çocuk aldırma yönündedir. Bu muazzam artışla ve daha önce sözü edilen davada olduğu gibi, beraberinde gelen adli davalar seliyle karşı karşıya kalan doktorlar endişelidir. Doğal olarak, bu onların, anne ve bebekten çok kendilerini korumak için bazı testler talep etmek gibi, tıbbi konulara daha bir savunma güdüsüyle yaklaşmalarına neden olabilir. Fitzgerald’ın yazdığı gibi, sonuç olarak “doğum öncesi testlerde ve dolayısıyla seçmeli çocuk aldırmada büyük olasılıkla artış görülecektir.” İlaveten söylediği gibi, bu, “‘paryaları’ ‘harcanabilecekler’ sınıfına sokan kast sistemine benzer bir olgu”nun ortaya çıkmasına neden olur.
Oysa bir anne, aldırmak için her türlü fırsata sahip olmasına ve hatta bunu yapmaya belki teşvik edilmesine rağmen özürlü bir çocuk doğurursa ne olacak? Fitzgerald şöyle diyor: “Belki ilerde, onu aldırabilecek fırsata sahip olduğu halde çocuğu dünyaya getirmeyi seçtikleri için ana-babalara özürlü çocuklarının gereksinimlerini sağlamak üzere destek alamayacakları söylenecek.”
Seçmeli çocuk aldırmanın toplumumuzdaki özürlü insanlara ilettiği mesaj da göz ardı edilmemeli. Bir toplum doğmamış çocukları özürlerinden dolayı yok ediyorsa, bu, özürlü insanların kendilerini başkaları üzerinde bir yük olarak hissetmelerine neden olacak mı? Kendileri hakkında belki zaten sahip oldukları olumsuz izlenimle başa çıkmaları zorlaşacak mı?
Çağdaş toplumun, doğmamış çocukları tıpkı işçilerin bir üretim sistemindeki bozuk parçalar gibi atmaları, Mukaddes Kitabın bu kötü dünyanın ‘son günlerinde’ yaşayan insanlarla ilgili tarif ettiği kişilik profiline uyuyor. Mukaddes Kitabın önceden bildirdiği gibi insanlarda geniş çapta ‘doğal sevgi’ noksanlığı olacaktı. (II. Timoteos 3:1-5) ‘Doğal sevgiden yoksun’ olarak çevrilen Yunanca astorgoi sözcüğü, bir annenin çocuklarına karşı duyduğu sevgi gibi, aile bireylerinin birbirine karşı duydukları doğal bağı kastediyor.
“Öğretişin her yeli ile çalkanan ve öteye beriye sürüklenen” bu dünyanın ‘dümensiz’ insanları, Tanrı’nın değişmez Sözünü izleyenlerle kuşku yok ki kesin bir tezat oluşturuyorlar. (Efesoslular 4:14) Tıpkı ‘can için bir çapa’ gibi, Mukaddes Kitap bizi fırtınalı denizlerde ahlaken sabit ve sarsılmaz biçimde tutuyor. (İbraniler 6:19 ile karşılaştırın.) Öyleyse, İsa’nın takipçileri bir kadının ciddi şekil bozuklukları olan bir embriyo veya cenini kendiliğinden düşürebileceğini kabul etmekle birlikte, bebek yeterince sağlıklı değilse aldırmak amacıyla rahme bakma düşüncesi onlara son derece iğrenç gelir.b—Çıkış 21:22, 23 ile karşılaştırın.
Tanrı’nın “orada oturan: Hastayım, demiyecek” şeklindeki vaadi İsa’nın bir takipçisinin bütünlüğünü korumak üzere kararlılığını pekiştirir. (İşaya 33:24; 35:5, 6) Evet, özürlülerin şu anda çektikleri zorluklara ve onlara bakanların fedakârlıklarına rağmen, sonuçta “Allahtan korkanlara . . . . iyilik olacaktır.”—Vaiz 8:12.
[Dipnotlar]
a Seçmeli çocuk aldırma, bir bebeğin, ana-babasının (veya onlardan birinin) istediği özelliklere sahip olmadığı için aldırılmasıdır.
b Tabii ki bu, İsa’nın bir takipçisinin doğmamış bebeğin sağlık durumunu saptamak üzere bazı testler yaptırmasının uygun olmadığı anlamına gelmez. Kutsal Yazılara uygun olarak birtakım tıbbi nedenlerden dolayı bir hekim bunu önerebilir. Yine de, bazı testler bebek için tehlikeler taşıyabildiğinden bu konuda doktorla konuşmak iyi olur. Böyle testlerden sonra çocukta ciddi bir özür olduğu anlaşılırsa, bazı ülkelerde yaşayan İsa’nın takipçisi ana-babalara bebeği aldırmak üzere baskı yapılabilir. Mukaddes Kitap ilkelerinden yana tavır almaya hazır olmak akıllıca bir davranış olur.