Hayatı Kan ile Kurtarmak—Nasıl?
‘Tanrı’nın sesini dinlemekle hayatı seç, çünkü senin hayatın, ve günlerinin uzunluğu odur.’—TESNİYE 30:19, 20.
1. İsa’nın hakiki takipçileri hayata saygı göstermede nasıl eşsizdirler?
BİRÇOK insan hayata saygı duyduğunu söyler ve delil olarak da idam cezası, kürtaj veya avlanmakla ilgili görüşlerini ileri sürer. Böyle olmakla birlikte İsa’nın hakiki takipçileri, hayata karşı saygılarını özel bir yolla gösterirler. Mezmur 36:9 şöyle der: “Hayatın kaynağı sendedir [Tanrı’dadır].” Hayat, Tanrı’nın bir hediyesi olduğuna göre, İsa’nın takipçileri, hayat kanıyla ilgili O’nun görüşünü benimser.
2, 3. Kan konusunda neden Tanrı’yı göz önünde tutmalıyız? (Resullerin İşleri 17:25, 28)
2 Hayatımız kana bağlıdır. Kan, vücudun her tarafına oksijen taşır; karbondioksidi ise vücuttan atar. Isı derecesindeki değişiklikleri ayarlar ve hastalığa karşı savaşmamıza yardım eder. Bize hayatı veren Kişi, aynı zamanda kan denilen ve hayatı sürdüren harikulade bir sıvı dokuyu da yarattı. Bu ise, O’nun insan hayatını korumakla ilgili devamlı ilgisini gösterir.—Tekvin 45:5; Tesniye 28:66; 30:15, 16.
3 Hem İsa’nın takipçileri, hem de genel olarak insanlar, kendilerine şunu sormalıdırlar: ‘Acaba kan, hayatımı sadece doğal işleviyle mi sürdürebilir, yoksa daha derin anlam taşıyan hayat kurtaran etkisi olabilir mi?’ Çoğunlukla insanlar kanın doğal işlevleriyle hayat arasındaki bağlantının farkındadır, ama aslında daha çok şey söz konusudur. Hıristiyan, Müslüman ve Yahudilerin ahlak ilkeleri, hep hayat ve kan hakkında görüşünü ifade eden bir Hayat Vericisi üzerinde odaklanır. Evet, Yaratıcımızın, kan hakkında söyleyeceği çok şey vardır.
Tanrı’nın Kan Konusundaki Kesin Tutumu
4. İnsanlık tarihinin ilk zamanlarında Tanrı kan hakkında neler dedi?
4 Tanrı’nın Sözü olan Mukaddes Kitapta kandan, 400’den fazla kez söz edilmektedir. Yehova’nın ilk emirlerinden biri şuydu: “Yaşayan ve hareket eden her şey sizin için yiyecek olacak . . . . Fakat hayat kanının henüz içinde bulunduğu eti yememelisiniz.” Şunu da ekledi: “Hayat kanınız için muhakkak hesap soracağım.” (Tekvin 9:3-5, New International Version) Yehova, bu sözleri, insan ailesinin eski atası Nuh’a söyledi. Böylece tüm insanlık, Yaratıcımızın görüşüne göre, kanın hayatla eşanlamlı olduğu hususunda bilgi sahibi oldu. O halde Tanrı’yı Hayat Veren olarak tanıdığını iddia eden herkes, O’nun hayat ve kanın kullanımıyla ilgili kesin bir tutumu olduğunu kabul etmelidir.
5. İsraillilerin kan almamasının esas nedeni neydi?
5 Tanrı İsrail’e Kanununu verdiği zaman, tekrar kan hakkında konuştu. Levililer 17:10, 11 Yahudi Tanakh tercümesinde şöyle der: “İsrail evinden veya aralarında sakin olan gariplerden biri, herhangi bir kan alırsa, kan alana karşı Yüzümü çevireceğim ve onu akrabalarının arasından kesip atacağım. Çünkü etin hayatı kandadır.” Bu kanunu tutmak sağlık yönünde yarar sağlayabilirdi, fakat daha çok şey de söz konusuydu. İsrailliler, kanı özel bir şey olarak benimsemekle hayat için Tanrı’ya bağımlılıklarını göstereceklerdi. (Tesniye 30: 19, 20) Evet, onların kan almaktan kaçınmasının başlıca nedeni, sağlık değil, Tanrı için kanın özel bir anlam taşımasıydı.
6. İsa’nın, Tanrı’nın kanla ilgili tutumunu savunduğundan neden emin olabiliriz?
6 Acaba Hıristiyanlığın, insan hayatını kanla kurtarmakla ilgili tutumu nedir? İsa, kanın kullanımı konusunda Babasının ne söylediğini biliyordu. İsa, “günah işlemedi, ve onun ağzında hile bulunmadı.” Bu, onun kanla ilgili yasa dahil, Musa Kanunu tam bir şekilde tuttuğu anlamına gelmektedir. (I. Petrus 2:21, 22) İsa böylelikle hayat ve kana karşı saygı göstermekte de, takipçileri için bir örnek bıraktı.
7, 8. Tanrı’nın kanla ilgili kanununun İsa’nın takipçileri için geçerli olduğu nasıl belli oldu?
7 Tarih daha sonra bize, ilk Hıristiyanların Yönetim Kurulunun, bir oturumunda İsa’nın takipçilerinin İsrail’e verilen tüm kanunları tutmak zorunda olup olmadığı konusunda karar verdiği zaman, neler olduğuna dair bilgi verir. Onlar, Tanrısal rehberlik altında, İsa’nın takipçilerinin Musa kanununu tutmak zorunda olmadığını, ancak “putlara kurban edilen şeylerden, kandan ve boğulmuş olanlardan [kanı akıtılmamış etten], ve zinadan çekin”mesi “icap” ettiğini söylediler. (Resullerin İşleri 15:22-29) Böylece onlar, kandan çekinmenin, putperestlikten ve ağır ahlaksızlıktan kaçınmak kadar önemli olduğunu belirttiler.a
8 İlk Hıristiyanlar bu Tanrısal yasağa uydular. Bunun üzerinde bir açıklamada bulunan İngiliz bilim adamı Joseph Benson şöyle dedi: “Nuh ile tüm soyuna verilen ve İsraillilere tekrarlanan bu kan yemekle ilgili yasak . . . . hiçbir zaman geri alınmadı, aksine Yeni Ahit altında, Resullerin İşleri xv. bapta, teyit edildi; ve böylece sürekli geçerli olan bir yükümlülük haline getirildi.” Böyle olmakla birlikte, Mukaddes Kitabın kan hakkında söylediği şeyler, Nuh’un günlerinde veya resullerin zamanında hiç kullanılmayan kan nakli gibi çağdaş tıbbi uygulamaları acaba yasaklar mı?
İlaç İçinde veya İlaç Olarak Kan
9. Kan, eski zamanlarda tıbbi yönden nasıl kullanılırdı? Bu, İsa’nın takipçilerinin hangi tutumuna zıttır?
9 Kanın tıbbi kullanımı hiç de çağımıza özgü bir yöntem değildir. Reay Tannahill, Flesh and Blood (Et ve Kan) adlı kitabında, Mısır’da ve başka yerlerde, hemen hemen iki bin yıl boyunca “kanın cüzam için en iyi çare sayıldığını” belirtti. Romalılar, insan kanının sara hastalığını tedavi edebildiğine inandılar. Tertullian, kanın “tıbbi” kullanılışı hakkında şunları yazdı: “Arenadaki gösteri sırasında öldürülen canilerin taze kanını açgözlü bir susamışlıkla alıp . . . . sara tedavisi için içmeye götüren insanları bir düşünün.” Bu, İsa’nın takipçilerinin yaptıklarına taban tabana zıttı: “Hıristiyanlar yemeklerinde hayvan kanı bile yemiyorlar . . . . Hıristiyanları denemek için onlara kan sosisleri ikram ediyorsunuz. Tabii kan yemenin onlar için bir suç olduğundan eminsiniz.” O halde ilk Hıristiyanlar, hayatı temsil eden kanı yemektense, ölmeye hazırdılar.—II. Samuel 23:15-17 ile karşılaştır.
10, 11. Tanrı’nın kanla ilgili standardının kan naklini kabul etmeye izin vermediği neden söylenebilir?
10 Tabii, o zamanlarda kan nakli söz konusu değildi. Bu husustaki denemeler, ancak 16. yüzyıla doğru başladı. 17. yüzyılda Kopenhag Üniversitesinden bir anatomi profesörü şöyle bir itirazda bulundu: ‘Hastalıkların dahili tedavisi için insan kanının kullanılması üzerinde ısrarla duranlar herhalde kanı kötüye kullanıyor ve ciddi bir günah işliyorlar. Yamyamların davranışlarını kınıyoruz da, gırtlaklarını insan kanı ile lekeleyenleri neden iğrenç bulmuyoruz? Bir başkasının kanının kesilen bir damardan ağız yoluyla ya da bazı alet ve gereçlerle alınması da aynı şeydir. Böyle bir operasyonun sorumluları kan yemeyi yasaklayan Tanrısal kanun önünde suçludurlar.’
11 Evet, geçmiş yüzyıllarda bile, bazıları, damar veya ağız yoluyla kan almanın Tanrı’nın kanununa aykırı olduğunu anlamışlardı. Bugün bunun bilincinde olanlar, Yehova’nın Şahitlerinin tutumunun Tanrı’nınkiyle bağdaştığını herhalde anlayabilir. Her ne kadar hayata çok değer veriyor ve tıbbi yardımı takdir ediyorlarsa da, İsa’nın hakiki takipçileri, Tanrı’nın verdiği bir hediye olarak hayata karşı saygı gösterirler; dolayısıyla kan alarak hayatı sürdürmeye çalışmazlar.
Tıbbi Yönden Hayat Kurtarır Mı?
12. Düşünen kişiler akla yakın olarak, kan nakliyle ilgili neyi hesaba katabilirler?
12 Yıllardan beri, uzmanlar, kanın hayat kurtardığını iddia etmektedirler. Doktorlar, büyük kan kaybına uğrayan bir kimsenin kan nakliyle iyileştiğini anlatabilirler. Bu nedenle, insanlar, ‘İsa’nın takipçilerinin kanla ilgili kesin tutumları, tıbben hikmetli mi, yoksa değil mi?’ diye merak edebilirler. Düşünen bir insan, ciddi tıbbi bir yöntemin kendisine uygulanmasından önce, bu yöntemin olası yarar ve risklerini öğrenmek ister. O halde kan nakli için ne denilebilir? Gerçekte, kan nakli ile tedavi yönteminin riskleri çoktur, hatta ölümle sonuçlanabilir.
13, 14. (a) Kan nakli hangi yönden risklidir? (b) Papanın başından geçen olay, kanın sağlık açısından taşıdığı riski nasıl örnekler?
13 Geçenlerde Dr. L. T. Goodnough ve Dr. J. M. Shuck şöyle dediler: “Tıp dünyası çoktandır biliyor ki, her ne kadar bildiğimiz en emin yolla kan stokları yapıyorsak da kan nakilleri daima risklidir. Kan naklinin en sık görülen komplikasyonu non-A non-B hepatit (NANB) olmaya devam ediyor; olası başka komplikasyonlar arasında hepatit B, alloimünizasyon, transfüzyon reaksiyonu, bağışıklık sisteminin zarar görmesi ve demir fazlalığı bulunmaktadırlar.” Bu ciddi tehlikelerden sadece biri hakkında ‘tutucu’ bir tahmin yapan rapor, buna şunu ekledi: “[Sadece Amerika Birleşik Devletlerinde] yılda takriben 40.000 kişinin NANB’ye yakalandığı ve bunların yüzde 10’unun ise, siroz ve/veya hepatoma [karaciğer kanseri] olacağı beklenilmektedir.”—The American Journal of Surgery, Haziran 1990.
14 Kan naklinden hastalık bulaşması riski artık daha geniş çapta bilinince, birçokları kan nakliyle ilgili görüşlerini gözden geçiriyorlar. Örneğin, Papa, 1981 yılında kurşunlandıktan sonra, bir hastanede tedavi edilip taburcu oldu. Daha sonra iki ay için yeniden hastaneye yatırıldı. Durumu o kadar ağırdı ki, sakat olup görevini bırakmak zorunda kalacağından söz edildi. Acaba neden? Kendisine verilen kan yoluyla sitomegalovirüs enfeksiyonuna yakalanmıştı. Bazıları şunu merak edebilirler: ‘Eğer papaya verilen kan dahi sağlıklı değilse, genel olarak halka verilen kan acaba ne durumdadır?’
15, 16. Kan, hastalıklar için testten geçirilmiş olsa da, kan nakilleri neden risksiz değildir?
15 Bazıları, ‘kan, hastalıklar için teste tabi tutulamaz mı?’ diye merak edebilir. Örnek olarak kanın hepatit B için testten geçirilmesini düşün. Patient Care (28 Şubat, 1990) dergisi şunları belirtti: “Kan nakli yapıldıktan sonra görülen hepatit vakaları, bunun için genelde kanın testten geçirilmesinden sonra azaldı, fakat hâlâ kan nakli sonrası hepatit vakalarının yüzde 5-10’una, hepatit B neden olmaktadır.”
16 Böyle testlerin yanılabilirliği kanla aktarılan başka bir hastalıkta da görülebilir—AIDS. AIDS salgını insanları kandan ileri gelen enfeksiyon hastalıklarının tehlikelerine karşı şiddetle uyardı. Gerçi bugün kanda bu virüsün var olup olmadığını tespit etmek için bazı testler vardır. Fakat kan testi her yerde yapılmıyor. Ve görüldüğü gibi, bazı insanlar, şimdi uygulanan testlerle bunun varlığı saptanamadan, AIDS virüsünü yıllarca kanlarında taşıyabilirler. Bu nedenle hastalar, testten geçirilmiş ve iyi sayılan kandan bile AIDS virüsünü alabilir—ve aldılar da!
17. Kan nakli, kişiye, nasıl hemen belli olmayabilen zararlar verebilir?
17 Doktor Goodnough ve Dr. Shuck “bağışıklık sisteminin zarar görmesi”nden de söz ettiler. Evet, uygunlukla eşleştirilen kanların bile, bir hastanın bağışıklık sistemine zarar verebileceği yönündeki deliller artmaktadır. Bunun sonucu, kanser ve ölüm olabilir. Böylece Kanada’da “baş ve boyun kanseri olan hastalar”la ilgili yapılan bir araştırma, bir “tümörün alınışı sırasında kan alanların bağışıklık sistemlerinde daha sonra önemli zararlar meydana gelmiş olduğunu gösterdi.” (The Medical Post, 10 Temmuz, 1990) Güney California Üniversitesindeki doktorlar şunu rapor ettiler: “Gırtlak kanserinin nüksetme oranı, kan verilmeyen hastalarda %14, kan verilenlerde ise %65 olarak gerçekleşti. Ağız içi, yutak ve burun veya sinüs kanserleri, kan verilmeyen hastalarda %31, kan verilenlerde ise %71 oranında nüksetti.” (Annals of Otology, Rhinology & Laryngology, Mart 1989) Ameliyat sırasında kan verilenlerin enfeksiyonlara daha çok eğilimli olması gerçeğinin nedeninin de bağışıklık sistemine verilen zarar olduğu anlaşılıyor.—Sayfa 10’daki çerçeve içindeki yazıya bak.
Kan Naklinden Başka Seçenekler Var Mı?
18. (a) Kan naklindeki riskler, doktorları ne yapmaya sevk ediyor? (b) Kan yerine geçen seçeneklerle ilgili doktoruna neler sunabilirsin?
18 Bazıları, evet ‘kan nakli risklidir, fakat onun yerine geçecek başka seçenekler var mı?’ diye sorabilirler. Biz, muhakkak yüksek kaliteli, etkili bir tıbbi bakım isteriz. Böylece, kan kullanmadan, ciddi tıbbi sorunları halletmek için geçerli ve etkili yollar var mıdır? İyi ki, evet. The New England Journal of Medicine (7 Haziran, 1990) şunu rapor etti: “Kan nakliyle aktarılan AIDS ve başka enfeksiyonların risklerinin giderek daha çok farkında olan doktorlar, kan naklinin risk ve yararlarını yeniden gözden geçiriyor ve bundan başka seçeneklere başvuruyorlar. Buna, kan naklinden tamamıyla vazgeçmek dahildir.”b
19. Kan naklini reddettiğin halde, tıbbi yönden başarılı bir tedavi göreceğinden neden güven duyabilirsin?
19 Yehova’nın Şahitleri çoktan beri kan naklini reddetmektedirler. Bunun başlıca nedeni sağlıkla ilgili tehlikeler değildir, Tanrı’nın kanla ilgili kanununa itaattir. (Resullerin İşleri 15:28, 29) Bununla beraber maharetli doktorlar, hasta olan Şahitleri kan kullanmaksızın başarıyla tedavi etmişlerdir. Tıp yayınlarında rapor edilen birçok örnekten sadece biri olarak, Archives of Surgery (Kasım 1990), vicdanları kan kullanılmadan kalp nakline izin veren Şahitler üzerinde yapılan bu ameliyatı ele aldı. Raporda şöyle denildi: “Yehova’nın Şahitleri üzerinde yaptığı kalp ameliyatlarındaki 25 yılı aşan tecrübesinin sonucu, kan ürünleri verilmeden başarılı kalp nakilleri yapma doruğuna ulaşıldı . . . . Ameliyat sırasında ölen olmadı ve hemen sonra yapılan incelemeler, bu hastaların kendilerine aşılanan dokuların daha güçlü bir reddetme tepkisine maruz kalmadıklarını göstermiştir.”
En Değerli Kan
20, 21. İsa’nın takipçileri neden “kan kötü bir ilaçtır” tutumunu geliştirmekten sakınmalıdırlar?
20 Böyle olmakla birlikte kan naklini reddetme kararı vermiş olan hepimiz, kendimize şu vicdani soruyu sormalıyız: ‘Neden? Dürüstçe başta gelen ve esas nedenim ne olduğunu söyleyebilirim?’
21 Kandan başka, kan nakliyle gelen birçok tehlikeyi taşımayan etkili seçeneklerin bulunduğunu gördük. Hepatit veya AIDS gibi tehlikeler, birçok kişiyi, dinsel olmayan nedenlerle kanı reddetmeye sevk etmiştir. Bazıları, seslerini yükseltip sanki: “Kan kötü bir ilaçtır” diye bayrak açmaktadır. İsa’nın bir takipçisi onlara katılması için ayartılabilir. Oysa bu, sonunda bir çıkmaza götürür. Nasıl?
22. Hayatla ölüm hakkında, hangi gerçekçi tutumu göstermeliyiz? (Vaiz 7:2)
22 İsa’nın hakiki takipçileri, en mükemmel hastanelerde, en iyi tıbbi bakıma rağmen, belirli bir noktada tüm insanların öldüğünün farkındadırlar. Kan nakli yapılarak veya yapılmadan, insanlar ölüyor. Bunu söylemek kadercilik değildir. Gerçekçiliktir. Bugün ölüm bir gerçektir. Tanrı’nın kanla ilgili kanununu görmezlikten gelen insanların, çoğu kez, ya hemen ya da daha sonra olumsuz etkilendikleri kanıtlanmıştır; bazıları, kan nakli yüzünden ölüyorlar. Oysa hepimizin fark etmesi gerektiği gibi, kan naklinde sağ kalanlar da, bununla sonsuz hayat kazanamıyorlar. Böylece kan nakli, sürekli olarak insanın hayatını kurtaramaz. Öte yandan, dinsel ve/veya tıbbi nedenlerden dolayı kanı reddeden, fakat kanın yerine geçecek tıbbi tedaviyi kabul edenlerin çoğunun durumu tıbbi yönden çok iyidir. Onlar, bu şekilde hayatlarını yıllarca uzatabilir—fakat sonsuza kadar değil.
23. Tanrı’nın kanla ilgili kanunları, günahkâr olup fidyeye muhtaç oluşumuzla nasıl ilişkilidir?
23 Bugün yaşayan tüm insanların nakâmil olması ve zamanla ölmesi, bizi, Mukaddes Kitabın kanla ilgili söylediklerinin esas noktasına götürür. Tanrı tüm insanlığa kan yememesini söyledi. Neden? Çünkü kan hayatı temsil etmektedir. (Tekvin 9:3-6) Musa kanununda, tüm insanların günahkâr olduğu gerçeğini hesaba katarak kanunlar veren Tanrı, İsraillilere, hayvan kurbanlarını arz etmekle günahlarının örtülme ihtiyacını gösterebileceklerini söyledi. (Levililer 4:4-7, 13-18, 22-30) Tanrı, bunu bugün bizden istemiyorsa da, bunun şimdi önemli bir anlamı var. Tanrı, tüm iman edenlerin günahlarına tamamıyla kefaret edecek olan bir kurban—fidye—sağlamayı amaçladı. (Matta 20:28) Bu nedenle, Tanrı’nın kanla ilgili görüşünü benimsemeliyiz.
24. (a) Kanla ilgili sağlık açısından olan riskleri odak noktası haline getirmek neden hata olur? (b) Kanın kullanımıyla ilgili görüşümüzün temelinde gerçekten neler yatmalıdır?
24 İlk başta, kanla ilgili tedavi yönteminin sağlık açısından risklerini odak noktası yapmak bir hata olur, çünkü Tanrı bunu yapmadı. İsrailliler, domuz eti veya leş yiyen hayvanların etini yemeyerek sağlık açısından bazı yararlar edindikleri gibi, kan yemeyerek de bazı yararlar elde etmiş olabilirler. (Tesniye 12:15, 16; 14:7, 8, 11, 12) Fakat Yehova, Nuh’a, hayvan eti yeme iznini verdiği zaman, bu tür hayvanların etinin yenmesine karşı bir şey söylemediğini zihnimizde tutalım. Fakat O insanların kan yememelerini emretti. Tanrı bununla başta sağlıkla ilgili olası riskler üzerinde durmuyordu. Bu, O’nun, kanla ilgili emrinde en önemli nokta değildi. O’nun tapıcıları, sağlıksız olduğundan değil, kutsal olmayan bir davranış olduğundan, kanla beslenerek hayatlarını sürdürmeyi reddetmeliydiler. Kirli olduğundan değil, Tanrı’nın gözünde değerli olduğundan kan reddedilmeliydi. Onlar sadece kurban edilen kanla bağışlanmayı elde edebilirlerdi.
25. Kan nasıl kalıcı şekilde hayatı kurtarabilir?
25 Durum, bizim için de aynıdır. Resul Pavlus Efesoslular 1:7, 8’de şu açıklamayı yapar: “Bize çoğalttığı kendi (hak edilmemiş) inayetinin zenginliğine göre, onda [Mesih’te] kendi kanı ile kurtuluşa, suçlarımızın affine, malikiz.” Eğer Tanrı birinin günahlarını bağışlar ve onu adil sayarsa, o kişi ebediyen yaşamayı ümit edebilir. Böylece ancak İsa’nın fidye kanı hayat kurtarabilir—kalıcı olarak, gerçekte ebediyen.
[Dipnotlar]
a Karar şu sözlerle sona ermekteydi: “Bunlardan sakınırsanız, iyi edersiniz. Selâmette olun (Sağlıkta olun).” (Resullerin İşleri 15:29) “Selâmette olun” veya “sağlıkta olun” (“esen kalın”, Müjde tercümesi) sözü, ‘Eğer kandan veya zinadan sakınırsanız, sağlığınız daha iyi olacak’ gibi bir vaat değildir. Sadece mektubun kapanışıdır; ‘Hoşça kalın’ gibi.
b Kan naklinden başka birçok etkili seçenek, Kule Kitapları tarafından 1990’da yayımlanan Kan Hayatınızı Nasıl Kurtarabilir? başlıklı kitapçıkta ele alınmaktadır.
Açıklayabilir misin?
◻ Yehova’nın Şahitlerinin kan naklini reddetmesinin başlıca nedeni nedir?
◻ Mukaddes Kitabın kanla ilgili tutumunun tıbbi yönden makul olduğunu gösteren ne gibi deliller var?
◻ Fidye, Mukaddes Kitabın kanla ilgili kanunuyla nasıl sıkı bir şekilde bağlantılıdır?
◻ Kanın, kalıcı olarak hayat kurtarabileceği tek yol nedir?
[Sayfa 10’daki çerçeve]
KAN NAKLİ VE ENFEKSİYON
Kan naklinin hastayı enfeksiyona karşı daha savunmasız yapıp yapmadığı konusunu geniş çapta gözden geçirdikten sonra, Dr. Neil Blumberg, şu sonuca vardı: “[Bu konuyla ilgili] 12 klinik incelemeden 10’u kan naklinin önemli ölçüde ve başlı başına bakterilere enfeksiyonun artan riskiyle bağlantılı olduğunu gösterdi . . . . Ayrıca, ameliyattan belli bir zaman önce verilen kanın bunun bağışıklık etkileri, bazı araştırmacıların önerdiği kadar uzun süreli ise, hastanın enfeksiyona karşı direncini azaltabilir . . . . Eğer bu veriler çoğaltılabilir ve doğrulanabilirse, ameliyat sonrası akut enfeksiyonlar, homolog kan nakliyle ilgili en yaygın tek önemli komplikasyon olabilir.”—Transfusion Medicine Reviews, Ekim 1990.