Bölüm 6
Tanrı İnsanlığın İmdadına Yetişiyor
1. Tanrı’nın insanlığı kurtarmak üzere harekete geçeceğine dair hangi güvenceye sahibiz?
YEHOVA Tanrı, evrensel egemenliğinin saygınlığı ile uyumlu olarak, görünüşte çözülmesi olanaksız olan sorunları mucizevi şekilde çözebilmektedir. Sonucu gören bizler ise, ‛o kadar eksiksiz, adil ve mükemmel oldu ki başka türlü yapılamazdı’ demekten kendimizi alamayız. (İşaya 55:9’a bakın.) Nitekim, Mukaddes Kitapta yazıldığı gibi, Tanrı, hükümdarlığının haklılığına meydan okunduğu zaman, insanlığı kurtarmak üzere harekete geçeceğini şu beyanatla açıkladı: “O [zürriyet] senin [Şeytanın] başını ezecek.” (Tekvin 3:15) Tanrı, zaman akışı içinde Kendi amacının gerçekleşmesine insanların şahit olmasını sağlayacaktı.
2, 3. (a) Vaat edilen “zürriyet” olmak üzere Yehova Tanrı tarafından kim görevlendirildi? (b) Hangi nedenlerden dolayı seçilmesi en akla uygun olan oydu?
2 Sonuçta Şeytan’ın başını ezmek üzere Tanrı tarafından “zürriyet” olarak özellikle kim tayin edilecekti? Bu kişi, Yehova’nın yegâne tevlit edilmiş Oğlundan başkası olamazdı! Yehova’nın hükümdarlığı veya egemenliğinin meşruluğu ve doğruluğu hakkındaki en önemli davanın çözümlenmesi işini yürütmek üzere O seçilmişti. Acaba neden Yehova’nın yüreğine o kadar yakın olan bu büyük Kişi seçildi? Çünkü Şeytan’ın meydan okuma şekli, Tanrı’nın Oğlu da dahil evrendeki tüm şahısların Tanrı’ya karşı sadakatleri konusunda şüphe uyandırdı. Hatta, bu sadakat davası, Tanrı’nın herhangi bir yaratığından daha çok Tanrı’nın Oğlunu ilgilendiriyordu; zira o, evrende daima Yehova’nın yanında yer alan Başoğul idi. Evrenin yaratılışında Tanrı’nın iş arkadaşı olarak çalışmıştı. (Koloseliler 1:15-17) Bunun için, Tanrı’ya meydan okuyan kişi şunları söyleyebilirdi: ‛Yaratıkları içinde Tanrı’ya sadık kalması beklenenler arasında o başta geliyor.’ Şeytan’ın bu şekilde meydan okuması, tüm dikkatleri Tanrı’nın bu kudretli Oğlunun üzerine çekti.
3 Bundan başka, Süleymanın Meselleri 8. bapta hikmet olarak simgelenen bu Oğul, Tanrı’nın yaratma işleri hakkında şöyle söylüyor: “Sevincim âdem oğulları ile idi.” (31. ayet) O, insanlığı yürekten sevdi. İlk planda Babasına karşı sadık kalma arzusundan dolayı O’nu yüceltmek için ve ikinci olarak da insanlığa karşı beslediği sevgiden dolayı bu görevi memnuniyetle üstlendi.
4. Tanrı, neden günaha göz yumup onu cezasız bırakamazdı?
4 Şimdi acaba Yehova Tanrı, insanlığa olan sevgisinden dolayı, Şeytan’ın Âdem ile birlikte evrene soktuğu kötülüğe göz yumabilir miydi? Günah işleyen herhangi bir ferde, acaba Tanrı, ‛bak, ben seni çok seviyorum ve bu nedenle sana merhamet göstermek istiyorum, bunun için de günahını görmezlikten geleceğim’ diyebilir miydi? Tanrı, adaleti ve doğruluğu gereği, günaha göz yumup cezasız bırakamazdı. Böyle yapmış olsaydı, kendi hükümetinin dayanağını baltalamış olurdu.—Mezmur 89:14.
5. Kanunsuzluğa göz yumulması veya kanunu çiğneyenlerin bundan cezasız sıyrılmasına izin verilmesinin sonucu ne olur?
5 Bugün, yeryüzündeki bazı ülkelerde, kanunsuzluğa karşı “yumuşak” davranmanın, yani bir anlamda göz yummanın sonuçlarına ilişkin örnekler her gün yaşanmaktadır. Bu milletler, suç işliyenlere karşı harekete geçmekte gevşek ve ihmalci davranmışlardır. Suçlular çok defa serbest bırakılmışlardır. Bu, insanların hükümete karşı güvenlerini yitirmelerine ve her şeyin bozulmasına yol açmıştır. Diğer yandan, Evrensel Hükümdar, Kendi kanunları ile ilgili böyle bir şeyin olmasına asla izin vermez.
6. Peygamber Habakkuk ile Resul Pavlus, Tanrı’nın günahı görmezlikten gelmeyeceğini nasıl dile getirdiler?
6 Bu nedenle Evrensel Egemen Yehova, evrendeki kanun ve düzeni korumak sorumluluğu altında olduğundan, günahı görmezlikten gelmez. “Allah istihza edilmez (aldatılacak biri olamaz)” (Galatyalılar 6:7) Habakkuk 1:13’te, peygamber, Yehova’ya şöyle sesleniyor: “Ey sen, kötülüğü görmekten gözleri temiz olan, ve sapıklığa bakamıyan, hainlik edenlere niçin bakıyorsun . . . .?” Tanrı, insanların günah işlemesine, iyi bir amaçla ve nisbeten kısa bir süre için izin verdi. Aslında, Tanrı’nın seçtiği çözüm yolu, O’nun insanlığa gerçekten yardım edebileceği tek yoldur.
ADLİ BİR SORUN
7. (a) Âdem, insanlığı nasıl günah ve ölüme esir olarak “sattı”? (b) Mezmur 49:6-9, insanın kendisini bu durumdan kurtarmaktaki acizliğini nasıl dile getiriyor?
7 Âdem, gelecekte doğacak olan çocuklarını, onların rızası olmaksızın, günah ve ölümün eline köle olarak satmıştı. Bu “satıştan” elde ettiği bedel, kendi istediğini bencilce yapabilmesiydi; bu bedeli, Tanrı’ya karşı başkaldırarak elde etti. (Romalılar 7:14) İnsanın, ölümün esirliğinden kurtulmaktaki acizliği Mezmur 49:6-9’da şöyle ifade ediliyor: “Zenginliklerine güvenenlerden, ve servetlerinin çokluğu ile övünenlerden hiçbiri, kardeşini fidye ile kurtaramaz, Allaha kefaretini veremez (çünkü canlarının fidyesi pahalıdır, ve ondan ebediyen vazgeçmeli), ta ki, o artık daima yaşasın, ve çürümeyi görmesin.” Bu bedel o kadar yüksek ve o kadar paha biçilmezdi ki, hiçbir insan buna sahip olamazdı. Kurtuluş, nakâmil insanın yeteneğine kalsaydı, o kadar uzak olurdu ki, ona “ebediyen” erişilemez ve hatta ümit bile edilemezdi. Bu nedenle insan gerçekten kurtarılacaksa, kurtuluşu sağlamak üzere Tanrı’nın harekete geçmesi şarttı.—Mezmur 79:9 ile karşılaştır.
8, 9. Hükümetinin itibar ve adilliğini yitirmeksizin insanlığa yardım edebilmesi için Yehova’nın ne yapması gerekiyordu?
8 Her ne kadar kendi hataları sonucu bu duruma düşmedilerse de, Tanrı, günahkâr doğanlarla kuracağı ilişkiyi adli bir zemine oturtmak zorundaydı. (Mezmur 51:5; Romalılar 5:12) Yoksa, Tanrı’nın kanunu, günahkârların evrenden yok edilmelerini gerektirdiğinden, tüm insanların ebediyen ölmesi kaçınılmazdı. Ancak ve ancak başka bir adamın, kâmil birinin, “paha biçilmez” bir bedel olarak kurban edilmesi, Âdem’in yitirdiğini tekrar satın alabilirdi.—I. Timoteos 2:5, 6.
9 Bu nedenle, Yehova, kurbanlığı ile adli bir zemin oluşturabilecek ve sayesinde insanlıkla ilişki kurabileceği birine gerek duydu. Tıpkı bir insan hükümetinin canilerle doğrudan doğruya görüşmesinin uygun olmadığı gibi, Yehova Tanrı da, günahkâr insanlarla doğrudan doğruya ilişki kurduğunda kendi hükümetinin itibarını ve adilliğini koruyamazdı.
10, 11. Tanrı, günahları bağışlarkan ve insanları adil beyan ederken, (a) kendi doğruluk ve adaletini (b) günahın kötülüğünü ve kendi merhametini nasıl ispat etti?
10 Yehova, böyle bir adli zemin kurmakla, hem Kendi evrensel hükümdarlığının haklılığını, hem de günahın aşırı derecede kötü olduğunu ispat edebilecekti. Aynı zamanda insanlara merhamet de gösterebilecekti. Resul Pavlus bunu şöyle ifade ediyor:
11 “Zira hepsi günah işlediler, ve Allahın izzetinden mahrum kaldılar; İsa Mesihte olan fidye vasıtası ile, onun inayetile bedelsiz salih (adil) sayılırlar; Allahın sabrında evelce işlenmiş günahlardan sarfı nazar dolayısı ile [günahları bağışlaması sayesinde] adaletinin izharı için, yani şimdiki zamanda adaletinin izharı için, onun kanında iman vasıtası ile, kefaret olarak Allah onu arzetti, ta ki kendisi adil olsun, ve İsaya iman edeni salih (adil) saysın.”—Romalılar 3:23-26.
12. “İstenmeyen” birini, ailesinin bir üyesi yapmak üzere merhametle evine getiren bir adam hangi sorunlarla yüz yüze gelir? (Romalılar 5:8)
12 Tanrı’nın işlerinin makullüğünü ve adalete uygunluğunu günlük hayattan alınma bir örnekle gösterebiliriz. Aile reisi olan bir adamın doğru, temiz ve itaatli bir ailesi olduğunu düşünelim. Yapmış olduğu bir hata yüzünden ağır bir ceza ile hapishanede yatmakta olan genç bir adamı tanıdığını da varsayalım. Bu genç adam, kötü arkadaşlar edinmiş ve kötü yollara düşmüş olsun. Fakat adam, bu mahkûma yardım edebileceğine ve sonunda onu iyi yola getireceğine inanıyor. Ne var ki, hem kendisine, hem de temiz ve saygıdeğer ailesine karşı beslediği adalet duygusu, bu genç adamı bu durumdayken hemen evine getirip ailesi ile görüştürmesine engel oluyor. Acaba bu durumda ona yardım etmek için ne yapabilir?
13. Genç adamı ailesine yakışır ve adalete uygun şekilde ailesine kabul edebilmek için bir adam ne gibi adımlar atmalıdır?
13 Adam, bir arkadaşına ceza bedelini ödeterek makkûm aleyhindeki davanın düşmesini ve mahkemenin arkadaşına mahkûm üzerinde vesayet hakkı vermesini sağlayabilir. Adamın arkadaşı, uygun bir eğitim ve disiplinden geçirdikten sonra genç adamı doğru yola gelmiş olarak aile reisine teslim edebilir, böylece genç adam artık temiz ve saygıdeğer bir üye olarak aileye kabul edilebilir. Böylelikle tüm adli şartlar karşılanmış olur. Sonuçta hem aile reisi bu işte adil ve doğru davranmış, hem de genç adama merhamet gösterilmiş olur.
14. Tanrı, kendisini hangi vasıta ile insan ailesiyle barıştırmıştır?
14 Tanrı ile insan ailesi arasındaki durum da aslında bundan farklı değildir. Tanrı, bu konuda kendisini temsil eden Oğlu İsa Mesih vasıtasıyla insanlıkla ilgilenmektedir. Tanrı’nın bu düzenine tabi olanlar, O’nun önünde adil bir duruma gelmektedirler. Onlar fidye ile kurtarılmış ve Tanrı ile barıştırılmış veya O’nunla uyum içine getirilmişlerdir. (Koloseliler 1:13, 14, 20) Yehova ile kişisel bir ilişki kurup O’nu “Baba” diye çağırabilmektedirler.—Matta 6:9.
TANRI’NIN OĞLU YERYÜZÜNE GELİYOR
15. Tanrı’nın Oğlu, neden yeryüzüne gönderilmeliydi?
15 Tanrı’nın Oğlu, bu amaçla bir kadından doğup, bir insan olarak yeryüzüne gönderildi. Böylece hem bütünlük davasına burada, davanın ilk ortaya atıldığı yer olan yeryüzünde hizmet edebilir, hem de insanlık için gereken fidye bedeli olabilirdi. Bakire Meryem vasıtası ile gerçekleştirilen mucizevi doğum sayesinde Tanrı’nın Oğlu bir insan olarak dünyaya geldi.—Galatyalılar 4:5.
16. (a) Nakâmil bir anneden olduğu halde, İsa, nasıl kâmil bir bebek olarak doğdu? (b) İsa, bebek iken ve daha sonraları neden özel olarak korunmalıydı?
16 Bu Oğul, nakâmil bir kadından doğmasına rağmen, kâmil ve lekesizdi. Onun kâmil hayatı, gökteki ruhlar âleminden Meryem’in rahmine nakledilmişti. Cebrail isimli melek Meryem’e şunları bildirdi: “Ruhülkudüs (mukaddes ruh) senin üzerine gelecek, Yüce Olanın kudreti üstüne gölge salacak; bunun için de doğacak olan mukaddese Allahın Oğlu denecektir.” (Luka 1:35) İsa Mesih’in kâmil bir bebek olarak doğmasını sağlamak için, Tanrı’nın mukaddes ruhu, Meryem’in etrafını görünmez bir kudret duvarı ile çevreledi. İblis Şeytan, bu Oğlu, daha henüz doğmadan önce yok etmek veya bu düzenlemeyi bozmak için muhakkak fırsat arıyordu. Nitekim, Matta 2:7-16 ve Luka 4:28-30’da açıklandığı gibi, daha sonra da İsa’yı öldürmek için girişimlerde bulundu.
17. İsa’nın öldürülene kadar kâmilliğini koruduğunu Mukaddes Yazılar nasıl gösteriyor?
17 İsa, yeryüzündeki hayatı boyunca kâmil durumunu korudu. O, “mukaddes, suçsuz, lekesiz, günahkârlardan ayrılmış” idi. (İbraniler 7:26) İsa’nın yeryüzündeki yaşam tarzı, Tanrı’ya karşı bütünlük davasını, şüpheye yer bırakmayacak şekilde tamamen ve bütünüyle çözümledi. Kurban olarak öldürülmeden önce şöyle dedi: “Bu dünyanın reisi geliyor; ve bende onun hiç bir şeyi yoktur” ve “bu dünyanın hükmü şimdidir; bu dünyanın reisi [İblis] şimdi dışarı atılacaktır.” (Yuhanna 14:30; 12:31; II. Korintoslular 4:4) Şeytan, İsa Mesih’in baskı altında teslim olmasını sağlayamadığı için, İsa’da büyütebileceği bir hata, onun üzerine atabileceği geçerli bir suç bulamadı. İsa, dünya ile birlikte günaha düşmeyi reddetmekle “dünyayı yendi”.—Yuhanna 16:33; 8:46.
18. (a) İsa’nın yeryüzündeyken sahip olduğu adillik, neden bir hediye değildi? (b) Diğer yandan, insanlardan birinin adil beyan edilmesi neden bir hediyedir?
18 Resul Pavlus, İsa hakkında şunları bildirdi: “Çektiği elemlerden itaat öğrendi; ve kemale erdirilmiş olarak, . . . . kendisine itaat edenlerin hepsi için ebedi kurtuluş sebebi (sorumlusu) oldu.” (İbraniler 5:8-10) Böylece Tanrı, Mesih’in kendi işleri sayesinde yeryüzündeki yaşamının sonunda onu adil beyan etti. Mesih, ruh olarak diriltilmekle “ruhta adil beyan edildi.” (I. Timoteos 3:16) Böylece, insanlığın namına kâmil Başkâhin olmaya hak kazanarak gökteki yerine yerleştirildi. Tanrı, Mesih’e adilliği bir hediye olarak vermedi; buna gerek yoktu, zira günahsız bir insan olan İsa, Tanrı önünde zaten adil bir duruma sahipti ve bu durumunu baştan sona korudu. İsa’nın kurbanlığı işte bu nedenle kâmildi ve başka insanların da adil beyan edilebilmeleri için bir temel oluşturabildi. Buna göre, başkalarının adil beyan edilmesi, kendi adilliklerinden dolayı değil, İsa Mesih’in günahlara kefaret eden kurbanlığı sayesinde mümkün olmaktadır. Onlar için, adil beyan edilmek gerçekten bir hediyedir.—Romalılar 5:17-18.
19. İsa, Tanrı’ya hizmet etmek isteyenler açısından hangi mevkide bulunmaktadır?
19 Sadık bir yaşam tarzı sayesinde, İsa, Tanrı’ya hizmet etmeyi arzulayan tüm insanların bir nevi avukatı olmaya hak kazandı. Resul Yuhanna, bununla ilgili olarak şunları yazdı: “Eğer biri günah işlerse, Babanın nezdinde Şefaatçimiz [veya avukatımız], salih İsa Mesih, vardır; ve kendisi günahlarımıza, . . . . kefarettir.” (I. Yuhanna 2:1, 2) Aynı zamanda, İsa, “Allah ile insanlar arasında bir meyancı” olarak da nitelenmektedir. (I. Timoteos 2:5) İblis, Âdem’in oğlu Habil’in zamanından beri Tanrı’nın hizmetçilerinde hata bulmaya çalışmıştır. Bu nedenle İblis Şeytan, “kardeşlerimizin ithamcısı, onları Allahımızın önünde gündüz ve gece itham eden” olarak adlandırılmaktadır.—Vahiy 12:10.
20. İsa, avukat ve arabulucu sıfatıyla Tanrı’nın hizmetçileri uğrunda neler yapmıştır?
20 Böylece İsa Mesih, bu adli mücadelede Tanrı’nın önünde bir avukat olarak hizmet etmiştir. Tanrı’nın vefakâr hizmetçileri ne zaman bir hata yaptı veya günah işlediyse, İsa, onların aslında ölümü hak etmediklerine, kendisinin kefaret niteliğindeki kurbanlığının, onların hata ve günahlarını örttüğüne dair Hâkim sıfatındaki Tanrı’ya deliller sunmuştur. Nakâmil oldukları halde, saiklerinin doğru olanı yapmak olduğunu göstermiştir. (Romalılar 7:15-19) İsa, onların gösterdiği iman işlerine ve günah işledikleri zaman gerçek tövbe göstererek Tanrı’nın merhametine başvurduklarına dikkat çekmiştir. (İbraniler 6:10) Onlar bunu İsa’nın kurbanlığına dayanarak yapmaktadırlar. (Yuhanna 16:23) Tanrı da İsa’nın onlar için yaptığı şefaatçiliği kabul eder.
İSA NASIL “ÇOCUKLAR” SAHİBİ OLUYOR
21. (a) Tek bir kişi olan İsa, nasıl “bir çokları için canını fidye” olarak verdi? (b) O, neden “son Âdem” olarak tanınıyor?
21 İsa, bir erkek olarak yeryüzünde bulunduğu sırada, diğer insanlar gibi çocuklar meydana getirerek kendisi için bir aile oluşturma gücüne sahipti. Fakat bunu yapmadı ve sahip olduğu bu gücü kurbanlığıyla birlikte feda etti. Kendisinin de ifade ettiği gibi: “İnsanoğlu kendisine hizmet edilmeğe değil, ancak hizmet etmeğe ve bir çokları için canını fidye vermeğe geldi.” (Matta 20:28) Bu nedenle İsa “son Âdem” oldu. Âdem, kötü nitelikli nakâmil bir aile oluşturdu. İsa Mesih ise, adilleşen bir aile oluşturmaktadır. Fertler, Âdem’in ailesinden çıkıp, yeni girdikleri ailenin reisi olan İsa Mesih’in adilliği vasıtasıyla yenilenirler ve yeni şahsiyeti giyinmekle onun ‛suretini’ taşıyabilirler. “Son Âdem”in oğulları olmak üzere temizlenebilirler.—I. Korintoslular 15:45, 49.
22. (a) İşaya 53:10 ayeti, Mesih’in çocuk sahibi olmasını nasıl anlatıyor? (b) Bu çocuklar, ebediyen Mesih’in mi olacaklar? Ya ne olacak?
22 Peygamber İşaya, ilham altında, Mesih’in çektiği bazı elemleri tanımladıktan sonra Yehova’ya seslenip şöyle dedi: “Onun canı günah (suç) takdimesi edilince, zürriyetini görecek.” (İşaya 53:10) Mesih, doğal yöntemle zürriyet meydana getirmiyor. Ancak İşaya’nın tanımladığı gibi, Yehova ‛onun canını’ insanlık için ‛suç takdimesi’ olarak verdiğinden, “Ebediyet Babası” sıfatıyla kendi özelliklerini taşıyan bir aile oluşturuyor. (İşaya 9:6) Bununla birlikte, İsa Mesih’in, satın alınan ve ıslah edilip kemale erdirilen insanlığı sonunda, “göklerde ve yeryüzünde her ailenin kendisinden isim aldıkları Baba” olan Yehova Tanrı’ya teslim edeceğini de unutmamak gerekir.—Efesoslular 3:14, 15; I. Korintoslular 15:26, 28.
FİDYE GÜNAHIN ETKİSİNİ SİLİYOR
23. İsa Mesih vasıtasıyla sağlanan fidyenin günahın etkilerini sildiği nasıl söylenebilir?
23 Kısaca, Tanrı’nın, Oğlu vasıtasıyla sağladığı fidyenin Âdem’in günahının etkisini sildiği söylenebilir. Âdem’in günahı herkesin kâmillikten düşmesine neden oldu. Bununla birlikte fidye, muhakkak ki her insan canını kurtarmıyor fakat sadece doğuştan gelen günahın bizdeki etkilerini siliyor. Acaba nasıl? Kâmillikten düşmüş olup günah ve nakâmillikten kurtulmak isteyen her canın bunlardan silkinerek tamamen temizlenmesi mümkündür. Diriltilecek olan ölüler bile, fidyeden yararlanma fırsatına sahip olacaklardır. (Resullerin İşleri 24:15) Ne var ki, Yehova’nın hükümdarlığını istemeyenler hayat almayacaklardır. Onlar adil olmaktan hoşlanmayan ve kanunsuzluktan nefret etmeyen kişilerdir. Onlar, miras aldıkları günaha bilerek işledikleri kendi günahlarını da katarak kendi kendilerini mahkûm edenlerdir.—Yuhanna 3:17-21, 36.
24. (a) Sonunda, Âdem’in isyankâr davranışından geriye “somut” bir şey kalacak mı? (b) İblis’in çabaları evrende kalıcı bir iz bırakacak mı?
24 Böylece Âdem’in sebep olduğu her şey, Mesih’in Krallık yönetimi tarafından, onun kefaret eden kurbanlığının etkisinin uygulanmasıyla tamamen ortadan kaldırılacaktır. Âdem’in günahı yüzünden insanlığın başına musallat olan son düşman ölümdür ve bu da ortadan kaldırılacaktır. Ölümün yeryüzünden silinmesiyle, Âdem’in yaptığı, insanlığın başına belâ ettiği her şey kesinlikle yok olacaktır. Âdem’in günahından geriye hiçbir iz kalmayacaktır. (I. Korintoslular 15:26, 55-57) Geride, İblis’in günahından da hiçbir şey kalmayacaktır, çünkü Mukaddes Kitabın da belirttiği gibi “Allahın Oğlu, İblisin işlerini çözsün (durdursun) diye, izhar olundu (ortaya çıktı).” (I. Yuhanna 3:8) Evet, Şeytan boşu boşuna çabalamış ve hayatını yitirmiş olacak. Tanrı’nın ismi ebediyen yüceltilecek ve O’nun egemenliğini isteyenler de O’na hamt etmek üzere ebediyen yaşayacaklardır.—Mezmur 150.
25. Tanrı’nın insanlığı kurtarmak için yaptıklarını gördüğümüzde yüreklerimiz nasıl bir tepki göstermeli?
25 Tanrı’nın sevgi dolu inayeti gerçekten ne muazzam! Rab İsa Mesih’in sevgisi ne mükemmel! Resul Pavlus’un şu haykırışına katılmamak elde değil: “Ey Allahın zenginlik ve hikmet ve bilgisinin derinliği! ne derece onun hükümlerine akıl ermez, ve yolları keşfolunmaz!” (Romalılar 11:33) Dünya, hakikatten şüphe etmemize yol açmak ve imanımızı baltalamak için ne yaparsa yapsın, biz, Tanrı’nın sağladığı bu şeylere karşı gerçek bir takdire sahip olduğumuzdan, ‛Böyle bir Tanrı bütün bir yürekle bağlılık gösterilmeye ve hizmet edilmeye lâyıktır!’ diye haykırmaktan kendimizi alamıyoruz.—Filipililer 3:8, 9’a bakın.
[Sayfa 69’daki resim]
Bir aile reisi, yanlış yola saptırılmış bir genci ev halkının bir üyesi olarak kabul etmeden önce, onun sorunlarının halledilmesini isteyecektir.
[Sayfa 74’teki resim]
Sizin babanız günahkâr Âdem idi . . .
[Sayfa 75’teki resim]
. . . fakat İsa’yı “Ebediyet Babası” olarak seçebilirsiniz.